Fransa’dan Çin’e dev konteyner gemileri için 3.2 milyar dolarlık imza
Fransa'da baskın erken seçimin ilk turu yapıldı. Marinne Le Pen'in partisi ve aşırı sağ oyların yüzde 33,5'unu alıp birinci parti oldu. Macron'un partisi seçimden ancak üçüncülükle çıkabildi. Seçimin ikinci turu bu pazar yapılacak.
Avrupa’da geçen ayın başlarında düzenlenen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişi Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u erken meclis seçimlerine götürdü. Kritik bir kumar oynayan Macron ilk turu dün yapılan seçimde oynadığı kumarı fena halde kaybetmiş gibi duruyor. Marine Le Pen’in aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) ilk sandık çıkışlarına göre liderliği ele geçirirken Macron’un partisi Rönesans üçüncü sıraya geriledi.
IPSOS’un ilk tahminlerine göre RN bloğu oyların yüzde 33,5’ini alarak birinci olurken kısa süre önce tüm farklılıklarını bir kenara koyarak birleşen sol ittifak Yeni Halk Cephesi (NFP) yüzde 28,5 ile ikinci ve Macron’un merkez sağcı koalisyonu Ensemble yüzde 22,1 ile üçüncü parti oldu.
Bu pazar yapılacak ikinci turun ardından 577 sandalyeli mecliste RN’in 230 ila 280 arasında sandalye kazanacağı düşünülüyor. Mutlak çoğunluk için gereken milletvekili sayısı 289 ve analistler RN’in bu sayının altında kalacağını tahmin ediyor. NFP’nin ise 125 ila 165 arasında sandalyeye sahip olması bekleniyor. Ensemble’ın ise 70 ila 100 milletvekili çıkaracağı düşünülüyor.
Tahminlerin açıklanmasının hemen ardından konuşan Macron “Ulusal Birlik karşısında ikinci turda açık bir şekilde demokratik ve cumhuriyetçi ittifak kurmanın zamanı geldi” dedi. Ne var ki RN’in arkasına aldığı rüzgarla bunun ne kadar başarılı olacağı tartışmalı.
Öte yandan sonuçlar açıklanır açıklanmaz kuzeydeki Henin Beaumont kasabasında RN’in kutlamaları başladı. Le Pen neşeli destekçilerine “Demokrasi konuştu ve Fransız halkı Ulusal Birlik ve müttefiklerini zirveye çıkararak Macron’un bloğunu fiilen sildi” dedi. Bununla birlikte asıl önemli olanın ikinci tur olduğuna vurgu yapan Le Pen “Hiçbir şeyi kazanmış sayılmayız, her şeyi ikinci tur belirleyecek” dedi.
RN’in mecliste çoğunluğu kazanamayacağı düşünüldüğü için Fransa kendini siyasi belirsizlik içinde bulabilir. RN’in 28 yaşındaki genç lideri ve başbakan adayı Jordan Bardella seçimden önceki konuşmalarında partisinin azınlık hükümeti kurmayı reddedeceğini söyledi. Merkez ve sol partiler bu bir hafta boyunca RN’in çoğunluğu elde etmesini engellemek için sandalye pazarlığına oturacak.
Ulusal Birlik’in yükselişi istikrarlı ve amansız oldu. Özellikle de babası Jean-Marie Le Pen’in kurduğu Ulusal Cephe’nin hükümete girmesinin önüne demirden engeller konduğu düşünülürse. Bu demirlerin konmasının sebebi İkinci Dünya Savaşı’nda yatıyordu. Ulusal Cephe’nin kurucularından biri savaş sırasında Waffen-SS’in Fransız kolunun üyesi olan Pierre Bosquet’ydi. Savaş döneminde Almanya’yla işbirliği yapan Vichy hükümeti 72 binden fazla Yahudi’yi ölüme göndermiş, özgürlükleri için direnen Fransızlar ağır yaptırımlara uğramıştı. Fransa benzer bir aşırı sağcı hükümet kurulmasını istemiyordu.
Oysa Le Pen’in babası Nazilerin kurduğu gaz odalarının “tarihin önemsiz bir parçası” olduğunu düşünüyordu. Babası partide olduğu müddetçe ilerleme kaydedemeyeceklerini düşünen Marine Le Pen 2015’te babasını partiden ihraç etti, geçmiş anıların üstüne çizgi çekmek istercesine partinin adını değiştirdi ve şimdi de sert mizaçlı ama tatlı dilli Bardella’yı veliaht olarak seçti. Ayrıca Nazilerin yaptıklarını hafifletmeye çalışan aşırı sağcı Alman partisi AfD ile de arasına mesafe koydu.
1997’den beri ilk kez Fransa’da erken seçime gitme kararı alındı. Macron’un bu seçimi sadece Fransa’yı değil yakın müttefiklerini de şaşırttı. Başbakanı Gabriel Attal bile erken seçim kararından haberdar değildi. Ama birçok analist Macron’un aldığı kararın aslında bir gereklilik olduğunu vurguladı. Avrupa seçimlerinden günler önce D-Day için halkın önüne çıkan Macron Fransızların eleştirileriyle karşılaştı. Bunu Avrupa Parlamentosu seçimlerinde RN’in ezici galibiyeti izledi.
Analistler Macron erken seçime gitmeseydi bunun “halkın eleştirilerine kulak tıkamak” olarak algılanacağını söyledi. Kulak tıkamak üç yıl boyunca ülkeyi yönetmeye devam edip iki dönemini tamamladığı için aday da olamayacak Macron için sorun teşkil etmeyebilirdi ama bu durumda partisi kan kaybedecek ve 2027 seçimlerinde aşırı sağa karşı hiç şansı kalmayacaktı.
Bu demek değil ki Macron’un kararı eleştirilmiyor. Paris Olimpiyatları’ndan haftalar öncesinde Başbakan Attal’a bile haber vermeden seçim kararı alması Macron’un tepeden inme yönetim tarzını daha da benimsediğine işaret ediyordu. Ayrıca çoğu kişiye göre seçim yapılması gerekse bile bu kadar aceleye getirilmesine gerek yoktu. Ancak Macron’un buna karşı da argümanı var: Ekim ayında zaten bütçe açığı konusunda anlaşmaya varılamayacağı için meclis feshedilecekti. Macron’a göre seçimi ekime ertelemek RN’in daha da güçlenmesi anlamına geliyordu. Bu durumda yapılacak seçimlerde RN’in mutlak çoğunluğa ulaşması mümkün olacaktı.
Seçim öncesinde tek başına bırakılan Macron’un kampanyası halkı korkutmak üstüne kuruldu. Göçmenleri ikinci sınıf olarak gören RN’ye ve “antisemit” olduğunu iddia ettiği Boyun Eğmeyen Fransa’ya oy verilmemesini isteyen Macron bu iki partiye oy verilirse “iç savaş” çıkacağını savundu. Emeklilerin beş parasız kalacağını iddia eden Macron RN başa gelirse yatırımcıların ülkeden kaçacağını, sol gelirse de ülkenin elektriğinin yüzde 70’ini karşılayan nükleer enerji santrallerinin kapatılacağını söyledi. Ama tüm söylemleri başarısız oldu.
Hem ülke genelinde hem de denizaşırı topraklarda seçimlere katılım yüksekti. Ipsos’un tahminlerine göre katılım oranı yüzde 65,5’i görerek 1997’den bu yana parlamento seçimlerindeki en yüksek ilk tur katılım oranına ulaştı. Katılımın bu kadar yüksek olmasında aşırı sağa karşı duyulan korkunun etkisi aşikâr. Seçim kararı alındığından beri yüz binlerce kişi sokağa dökülerek aşırı sağı iktidarda görmek istemediklerini söyledi.
Sonuçlar açıklandıktan hemen sonra partiler aşırı sağa karşı tavır alınması gerektiğini vurgulamaya başladı. Eski Başbakan Edouard Philippe Fransızları özgürlüğe ve hukukun üstünlüğüne inanan partilere oy vermeye çağırdı. Philippe’e göre ne RN’e ne de Jean-Luc Mélenchon’un sol partisi Boyun Eğmeyen Fransa’ya oy verilmeli.
Sosyalist Parti’den Olivier Faure ise “İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez aşırı sağın ülkeyi yönetebileceğini” söyleyerek ikinci turda RN’in engellenmesi gerektiğini vurguladı.
Seçim sonuçları açıklandıktan sonra binlerce kişi Paris’in kalbindeki Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. Bazıları Filistin ve LGBTİ+ bayrakları taşıyan protestocular “Herkes faşistlerden nefret eder” sloganları attı. 23 yaşındaki Alban Fransız Yeşiller Partisi’nin genel merkezi önüne gelen sol görüşlü küçük kalabalığın bir parçasıydı. Boyun Eğmeyen Fransa’nın kazanmasını umut eden genç “Aşırı sağın iktidara gelmesinden gerçekten endişeliyim. Bu seçimde her şey tarihi. Bir haftamız kaldı, mücadelemize devam etmeliyiz” dedi.
🚨🗳️🇫🇷 EN DIRECT – “Eh, la jeunesse emmerde le Front National”, scandent, unis, les manifestants anti-RN sur la place de la République à Paris. (via @IlanGabet) pic.twitter.com/RMxIjkQ4Ii
— AlertesInfos (@AlertesInfos) June 30, 2024
Paris’in sakin mahallelerinden Batignolles’de ise seçmenler hiç panikte değildi. Politico’nun konuştuğu bazı kişiler aşırı sağın başarısının sürpriz olmadığını söyledi. 74 yaşındaki emekli Patrick oyunu sağcı Les Républicains’den yana kullanmış. RN’in ekonomi programını beğenmediğini söyleyen Patrick aşırı sağcı adayların ülkeyi yönetme becerisi olduğuna da inanmadığını belirtiyor. Ancak aşırı sağda görmeyi sevdiği bir şey var: Göç konusundaki katı tavırları ve güvenliği artırma vaatleri.
58 yaşındaki insan kaynakları müdürü Natalie ise oyunu NFP’den yana kullanmış. RN hükümetinin bürokrasiyi daha da beter hale getireceğinden endişe duyan Natalie yabancıların Fransa’da yaşamının daha da zorlaşmasından üzüntü duyduğunu söylüyor.