Pakistan’ı gergin günler bekliyor: Sürgündeki eski lider Navaz Şerif ülkesine döndü
İran'ın Erbil ve Suriye'nin kuzeyine düzenlediği saldırının üzerinden bir gün geçmeden bu sefer Pakistan ile sınır bölgesi olan Belucistan'daki Sünni militan grubun üssü hedef alındı. Saldırıda iki çocuk öldü, üç kişi de yaralandı.
Gazze savaşının Ortadoğu’da daha geniş çevrelere yayılacağı endişesi devam ederken Irak ve Suriye’den sonra İran bu sefer de Pakistan’daki “Sünni militan grupları” hedef aldı. İran basını Sünni militan grubu Jaish al-Adl’ın üslerini hedef aldığını söylese de haber kısa süre sonra silindi. Jaish al-Adl’ın en azından 2013’ten beri İran’ın sınır muhafızlarına saldırılar düzenlediği biliniyor.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı “yasa dışı” olarak nitelendirdiği hava saldırısında biri altı yaşında bir çocuk, biri de 11 aylık bebek olmak üzere iki çocuğun öldüğünü ve ikisi yetişkin kadın ve biri genç kız olmak üzere üç kişinin de yaralandığını açıkladı. İran’ın İslamabad’daki büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı ve “hava sahasının sebepsiz yere ihlal edildiği” söylendi. Bakanlık saldırılarla ilgili başka ayrıntı vermese de füze ve insansız hava aracı saldırılarında iki ülke arasındaki 1000 kilometrelik sınır hattı boyunca uzanan Belucistan eyaletinin hedef alındığı belirtiliyor.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda salı günü Pakistan’ın geçici Başbakanı Enverülhak Kakar ile bir araya geldi, ama görüşmede ne konuşulduğu açıklanmadı.
Belucistan’daki ayrılıkçıların ve diğer militan grupların sınır bölgesindeki faaliyetleri nedeniyle İran ve Pakistan arasında uzun zamandır gerginlik hakim. Milliyetçi Beluciler Belucistan’da 20 yılı aşkın süredir bağımsızlık istiyor. İran ise Pakistan’ın isyancılara barınma sağladığından ve Suudi Arabistan ile işbirliği yaparak İran’ın güneydoğu sınırında istikrarsızlığı körüklediğinden yakınıyor. İran ve Suudi Arabistan geçen mart ayında Çin’in arabuluculuğuyla ilişkilerde normalleşmeye gitse de Nisan 2023’te yine sınırda çıkan bir silahlı çatışmada dört Pakistan askeri öldürülmüştü.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning saldırının ardından Pakistan ve İran’a seslenerek “tarafları tansiyonun yükselmesine neden olabilecek davranışlardan kaçınmaya ve barış ve istikrarı korumak için birlikte çalışmaya çağırıyoruz” dedi. Mao Beijing’in iki ülkeyi “yakın komşu” olarak gördüklerini sözlerine ekledi.
Son saldırı nükleer silaha sahip iki ülke arasındaki tansiyonun yükseleceği anlamına geliyor. Bu arada Pakistan’daki saldırılar İran’ın Suriye ve Irak’taki füze saldırılarının üzerinden daha bir gün geçmeden yaşandı. İran pazartesi günü Suriye’nin kuzeyinde ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) başkenti Erbil’deki ABD Konsolosluğu’nun bulunduğu yerleşkenin yakınlarına “İsrail’in casusluk merkezi” ve “terörist gruplara ev sahipliği yaptıkları” iddiasıyla füze fırlattı. Irak bu saldırıları “egemenlik hakkının ihlali” olarak nitelendirerek Tahran’daki büyükelçisini geri çekti ve İran’ı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikayet etti. IKBY Başbakanı Masrur Barzani de Davos’ta Abdullahiyan ile yapılması planlanan görüşmesini saldırıya tepki olarak iptal etti.
Saldırı İran’da 3 Ocak’ta çok sayıda insanın öldüğü, pek çoğunun da yaralandığı bombalı saldırılara misilleme olarak düzenlenmişti. 3 Ocak’ta İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nün önde gelen komutanlarından Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümü sebebiyle Kirman’daki anma törenine düzenlenen intihar saldırısında 80’den fazla İranlı ölmüştü. Saldırının sorumluluğunu IŞİD üstlenmişti.
İran’ın Kirman’a misilleme olarak düzenlediği saldırıların Gazze’deki işgalle doğrudan bağlantısı yok gibi görünüyor, ancak bütün olarak bakıldığında bölgede zaten istikrarsızlığın yayıldığı bir döneme denk gelmesi Ortadoğu’da krizin daha da derinleşebileceği korkusu yaratıyor.
Zira Gazze’deki Filistinlilere destek olma amacıyla İsrail’le bağlantılı olduğunu düşündükleri gemileri Kızıldeniz’de vuran Husiler’in kontrolü altındaki Yemen bölgeleri de ABD ve İngiltere’nin ateşi altında. Geçen hafta Yemen’e iki saldırı düzenlenmiş, amacın küresel ticaretin yüzde 12’sini oluşturan Kızıldeniz’in tekrar güvenli hale getirilmesi için Husilere “gözdağı vermek” olduğu belirtilmişti.
Ancak gözdağı pek işe yaramadı. Husiler saldırıların hemen ardından pazar günü Kızıldeniz’deki USS Laboon destroyerini vurdu. Husiler Kızıldeniz’de kasım ayında başlattıkları saldırılarda şimdiye kadar hiç ABD savaş gemisi hedef almıştı. Bu bir ilk oldu. Husiler saldırıdan önce “ABD ve İngiliz gemilerinin de artık meşru hedef haline geldiğini” söylemişti. ABD ise Husilere karşı yeni bir saldırı başlattığını duyurarak Husilerin gemisavar füzeleri vurdu.
Ortadoğu’da gerginlik bununla da sınırlı değil. Lübnan Hizbullahı İsrail’in Gazze’ye savaş ilan etmesinin ikinci gününden itibaren İsrail’in kuzeyine roketli saldırılar yapıyor. İsrail ordusu da bu saldırılara yanıt veriyor. Karşılıklı ateş teatisi devam ederken İsrail tarafı “Lübnan’la kriz diplomatik yollarla çözülmezse çözmenin yolunu kendimiz buluruz” minvalinde açıklama yaptı ve kısa süre sonra da Beyrut’taki Hamas ofisini hedef alan bir saldırı yapıldı. Saldırıyı üstlenen çıkmadı.