İspanya’da bu kez de casus krizi: İki ABD elçilik çalışanı sınırdışı edildi
İspanya'da hükümet, Podemos'un koalisyona desteğini çekmesiyle sarsıldı. Filistin konusunda tartışan iki grup arasındaki "güç krizi" bölünmeyi getirdi. Sumar'dan ayrılan Podemos, meclis çalışmalarına Karma grupta devam edecek.
7 Ekim’de Hamas’ın Aksa Operasyonu ile başlayan, İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki savaş devam ediyor. Bölgedeki yıkıcılığı gözler önünde olan savaş, dünya ülkelerini adeta ikiye bölmüş durumda. Hatta bir ülke var ki Filistin için dahil olduğu bloğa kafa tutarken kendi içinde ise “samimi” bulunmamasıyla mücadele ediyor.
Bahsettiğimiz ülke, geçtiğimiz günlerde sol koalisyonun güven oyu alarak hükümeti kurduğu İspanya.
Avrupa’da İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama yönelik tartışmalar sürerken, İspanya’da hükümet sarsıldı. Her ne kadar İspanya yaptığı sert çıkışlarla Filistin tutumunu her seferinde dile getirse de bunu kabul etmeyen, ve sırf Filistin konusunda İsrail’e yönelik sert çıkışları nedeniyle kendilerine bakanlık verilmediğini iddia eden Podemos, koalisyondan desteğini çektiğini açıkladı. Bakanlık tartışmaları sonrasında bu seferki kriz ise “söz hakkı” tartışmasından çıktı. Podemos partisi, Meclis’te İsrail ve Filistin ile ilgili bir oturumda söz hakkı verilmediği için hükümetten desteğini çektiğini duyurdu.
Koalisyon hükümetinin küçük ortağı olan ve sol partilerin ittifakından oluşan “Sumar Hareketi” içindeki Podemos, bundan sonra Meclis’te alınacak siyasi kararlarda Sumar ile hareket etmeyeceğini, Karma Gruba geçtiğini duyurdu. Podemos Meclis Sözcüsü Javier Sanchez Serna, Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares’in İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalarla ilgili Meclisi bilgilendirmesi için genel kurulda yapılan oturumda kendilerine söz hakkı verilmemesi nedeniyle Sumar’dan çıkma ve tek başlarına yollarına devam etme kararı aldıklarını açıkladı. Yeni kurulan hükümette kendilerine bakanlık verilmemesini “darbe” olarak nitelendiren ve bunu bir şekilde kabullendiklerini söyleyen Serna, Mecliste bugün yapılan İsrail ve Filistin ile ilgili oturumda Podemos’a söz hakkı verilmemesinin “bardağı taşıran son damla” olduğunu ifade etti. “Podemos milletvekilleri, Sumar’da siyaset yapamaz” diyen Serna bunun gerekçesi olarak da koalisyon ortakları arasında eşit bir zemin olmamasını gösterdi. İspanya’da 350 milletvekilinin olduğu Mecliste Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve Sumar arasındaki kurulan azınlık sol koalisyon hükümeti, 16 Kasım’da 179 oyla güvenoyu almıştı. Mecliste 5 milletvekili bulunan Podemos’un direkt desteğini çekmesi, zaten dışarıdan 6 siyasi partinin desteğiyle ayakta duran yeni hükümetin, bundan sonra alacağı kararları Meclisten geçirme konusunda daha fazla zorlanacağı anlamına geliyor.
Podemos’un kaynağı Diario Red’e verdiği demeçte, “Soykırıma karşı en çok ses çıkaran, Başbakan Pedro Sanchez’den sözlerdense icraate geçmesini isteyen en kararlı sesi kaçırıyorlar” dedi.
Sumar adına konuşan Agustin Santos’u eleştiren Podemos kaynağı, hükümete Filistin Devleti’ni tanıması, İsrail’le olan silah anlaşmalarını gözden geçirmesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hem Hamas’ı hem de Gazze’yi soruşturması çağrısında bulunduğunu tüm bunları söylerken “soykırım” terimini kullanmadığına dikkat çekti.
Sanchez Serna, geçen ay hükümetin kurulmasından bu yana Podemos’un Sumar adına konuşamadığını da sözlerine ekledi.
İspanya’nın önde gelen yayın organlarından El Mundo’da yer alan habere göre, Podemos yetkilileri “Sanchez ve Diazéın siyasi yetenek ve zekadan yoksun olduklarını iddia etti. Aynı haberde Podemos adına konuşan yetkililerin, “Bizim beş oyumuz için artık savaşmak zorunda kalacaklar” dediği de kaydedildi.
Filistin konusunda çarpan kapılar aslında bu krizin görünen yüzü. Çünkü Podemos’un en büyük derdi koalisyon içinde “ciddiye alınmamak.”
Bunu Serna’nın açıklamasında da görmek mümkün: “Politika yapmamıza izin vermedikleri için ayrılıyoruz.”
Ülkenin bir diğer önemli medya platformuna göre ise bu krizin esas testi bütçe görüşmeleri olacak. Çünkü Belarra’nın açıklamasında öne çıkan başlıkları şöyleydi: Akbaba fonları, konut hakkı ve asgari ücret zammı. Belarra, İspanya’daki “tüm zenginliğin” büyük şirketlerin milyarlarca dolar kar elde etmesi için kullanılırken, halkın ekonomik durumunun geri plana itilmesinin de Sanchez yönetimini “çirkinleştirdiği” görüşünde. Podemos lideri “Sumar’dan ayrılma kararı, ülkemizi dönüştürmek için yararlı bir araç olmaya devam etmek ve en iddialı feminist, sosyal ve ekonomik önlemleri cesurca desteklemek için zor ama gerekli” dedi.
Ülkede “açıkça konuşan bir sese” ihtiyaç duyulduğunu belirten Belarra, bu yeni siyasi aşamaya “yenilenmiş bir güçle” girdiklerinin altını çizdi. Podemos kaynakları ayrıca Diario Red’e Podemos’a yönelik “düşmanlığın” bitmediğini de söyledi. Şu ifadelerle hükümeti eleştirdi kaynak: “En büyüğünden en küçüğüne kadar yapmaya çalıştığımız her şeyi engellediler”
Daha önce Filistin konusunda yaptığı çıkışlarla sadece İsrail’i değil, Avrupa Birliği’ni de karşısına alan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Brüksel’e seslendi. Sanchez, başkent Madrid’de yabancı basın mensuplarına verdiği demeçte, İspanya’nın öncülük ettiği uluslararası barış konferansı girişiminin yapılması için öncesinde Filistin devletinin tanınması gerektiğini dile getirdi. Mevcut durumda 130’dan fazla ülkenin zaten Filistin devletini tanıdığını, ABD ve bazı AB ülkelerinin henüz bunu yapmadığını hatırlatan Sanchez, Filistin’in tanınması için AB içinde girişimlerde bulunmanın çabaya değer olduğunu, bunun gerçekleşmemesi halinde İspanya’nın Filistin’i tanımasına yönelik eğilimini de yineledi.
Sanchez, AB’den, Ukrayna savaşında Rusya’ya karşı takındığı tavrı, Gazze’ye yönelik saldırılarında, İsrail’e karşı da göstermesini istedi. Sanchez, AB liderlerine “Çifte standart uygulamayın” çağrısında bulundu. İspanya Başbakanı, İsrail’in insan hakları ihlalleri ve Gazze ile Batı Şeria’daki işgalleri karşısında AB’nin sessiz kalması halinde, uluslararası toplumda izole olma riskiyle karşı karşıya kalacağını ve Avrupa’nın politikalarını gözden geçirmesi gerekeceğini ifade etti.