Rusya’da diplomasi trafiği: Hamas Moskova’da, Abbas yolda
İsrail'in Gazze işgali 100'üncü gününü geride bırakırken İsrail gözlerini Salahaddin Koridoru'na çevirdi. 14 kilometre uzunluğundaki koridor Gazze'nin Mısır ile bağlantısını oluşturuyor. Koridorun kapanması Gazze'nin bağımsızlığına darbe olacak.
İki tarafta İsrail’e sınırı olan Gazze’nin Akdeniz kıyıları ve hava sahası da İsrail’in sıkı ablukası altında. Mısır’la Gazze arasında sınır kapısı olan Refah, Tel Aviv’in kontrol etmediği tek geçiş noktası. Ama İsrail’in buraya pek müdahale etmemesinin nedeni Mısır’ın kendi bürokratik ve güvenlik süreçlerinin devreye girmesi. Mısır’da Muhammed Mursi’nin devrilmesiyle Abdülfettah es-Sisi kontrolündeki güvenlik güçleri ile Filistin tarafındaki silahlı güçler arasında yaşanan çatışmalar ve Hamas’ın Mısır’a açılan gizli tünelleri nedeniyle Mısır Refah’taki güvenliği sıkı tutuyor. Ancak İsrail bu kez gözlerini Salahaddin Koridoru’na (Philadelphia Koridoru) dikti.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu cumartesi günkü Mısır ve Gazze arasındaki Salahaddin Koridoru’nun “kapatılması gerektiğini söyledi. Böyle bir şey yaşanırsa İsrail Gazze’nin dünyaya açılan kapısı üzerinde tam kontrole sahip olacak.
Basın toplantısında konuşan Netanyahu İsrail’in Mısır ve Gazze sınırında tampon bölge görevi gören 14 kilometre uzunluğundaki dar Salahaddin Koridoru kapatılmadan savaşın bitmiş sayılmayacağını söyledi. “Hamas’ı yok edeceğiz ve Gazze’yi askerden arındıracağız” diye cümlesine başlayan Netanyahu “Buraya askeri teçhizat ve diğer silahlar girecek, bu yüzden elbette koridorun kapanması gerekiyor” diye devam etti.
Mısır’da yayın yapan Ahram Online’a göre Mısır daha önce İsrail’i bu koridor çevresinde askeri operasyon yapmaması konusunda uyarmıştı. Mısırlı yetkililer daha önceki açıklamalarında da İsrail’in Salahaddin Koridoru’na yapacağı herhangi bir saldırının 1979 tarihli Mısır-İsrail barış anlaşmasının ihlali olarak görüleceğini söylemişti. Salahaddin Koridoru 1979 yılında, İsrail’in Sina Yarımadası’ndaki işgalinin sona ermesi ve Süveyş Kanalı’nın yeniden açılmasıyla Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşmasının bir parçası olarak kuruldu.
İsrail 2005’te Gazze’den çekilene kadar bu koridorda silahlı kuvvetlerini bulundurdu. Amaç, Gazze’deki direnişçilerin silah alışverişini engellemekti. İsrail’in bölgeden çekilmesiyle Mısır, kendi tarafını kontrol altında tutmak için 750 askerini buraya konuşlandırdı. Koridorun Gazze tarafındaki sorumluluk ise Filistin Yönetimi’ne devredildi. Ancak daha sonra Hamas yönetime gelince koridorun Filistin tarafındaki kontrolü Hamas’a geçti.
Sada Al Balad kanalına konuşan Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd, “Mısır sınırlarını tamamen kontrol altında tutmaktadır. Bu konu, ilgili ülkeler arasındaki yasal ve güvenlik anlaşmalarına tabidir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili yapılan herhangi bir konuşma incelemelerimize tabi tutulur ve beyan edilen tutumlara uygun yanıt verilir” dedi.
Netanyahu’ya göre İsrailli yetkililer Gazze’nin Mısır ile olan sınırını kapatma konusunda nasıl bir yol izleneceğine tam olarak karar vermiş sayılmaz. Ancak böyle bir adım Gazze’de yıllardır görülmeyen bir İsrail kontrolünün yeniden ortaya çıkması ve Filistinlilerin Gazze’deki sınırlı bağımsızlığına darbe indirilmesi anlamına gelecek.
İsrail 2005 yılına kadar Gazze’yi işgal altında tutmuştu ancak bu tarihte askerlerini ve yerleşimcileri geri çekmeye başladı. Bundan bir yıl sonra, 2006’da, Hamas Gazze’de yapılan son parlamento seçimlerinde sürpriz bir şekilde zafer kazandı. O zamandan bu yana da bölge Hamas’ın kontrolü altında.
Ne var ki İsrail işgali dursa da bu Ümraniye kadar bir alanı kaplayan şeridi yıllar boyu abluka altında tutmaya devam etti. Gazze, yaklaşık 17 yıldır dünyanın geri kalanıyla bağlantısı neredeyse tamamen kesik halde ve nüfusun hareketliliğine ciddi kısıtlamalar getirildi. Öyle ki burada yaşayan 2.3 milyon insan Gazze Şeridi’ni “açık hava hapishanesi” olarak tanımlıyor. Kaçakçılar bölgeye dışarıdan ticari mal, insan ve silah sokmak için yeraltı tünel ağına yöneldi. Zaten İsrail’in Gazze’yi Mısır’dan tamamen koparmak istemesinin en önemli sebeplerinden birini bu tünel ağları oluşturuyor.
İsrail’in süregelen ablukası uluslararası kuruluşlar tarafından uzun zamandır kınanıyor. Hatta Birleşmiş Milletler’in 2022 tarihli raporunda, kısıtlamaların Gazze’deki yaşam koşulları üzerinde “derin bir etkisi” olduğu ve “Gazze’nin ekonomisini zayıflatarak işsizliğin, gıda güvencesizliğinin va yardıma bağımlılığının armasıyla sonuçlandığını” belirtiliyor.
Ne var ki İsrail ablukanın kendi vatandaşlarını Hamas’tan korumak için “hayati önem taşıdığını” savunuyor. Özellikle 7 Ekim’deki sürpriz Hamas saldırısından sonra Tel Aviv hükümeti bu savunmasına daha da sığınır oldu. 100’üncü gününü geride bırakan savaşta 23 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesi, 2 milyondan fazla insanın evsiz kalması, bölgedeki sağlık sisteminin çökmesi ve açlık nedeniyle dünyada artık İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı sözleri yankılanıyor.
Son zamanlarda baskıların artmasıyla birlikte İsrail, Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye bir miktar yardım girmesine izin verdi. Ancak yardım kuruluşları bunun yetersiz kaldığını söylüyor. İsrail’in ithalat üzerindeki kısıtlamalarının devam etmesi halinde Gazze’deki izole edilmiş nüfusun artan bir kıtlıkla karşı karşıya olduğunu vurguluyorlar.