Refah’ta can, Kahire’de sınır pazarlığı: İsrail tankları batı sınırında, müzakerede sonuç yok
İsrail, İran'ın düzenlediği hava saldırılarının yüzde 99'unu durdurduğunu açıkladı. İran'ın verdiği hasar çok büyük olmasa da savaş kabinesi nasıl bir yanıt verileceğini görüşmek için toplandı. Siyasetçiler mevcut durumda anlaşmaya varmış sayılmaz.
İran’ın İsrail’e 1 Nisan’daki konsolosluk saldırısına misilleme olarak fırlattığı dron ve füzelerin akıbeti İsrail ordusu tarafından açıklandı. Buna göre İsrail’e gönderilen 300 kadar İran dron ve füzesinin yüzde 99’u İsrail hava sahası dışında etkisiz hale getirildi. Ancak yeni bir sorun ortaya çıktı. Saldırıların etkisi o kadar büyük olmasa da İsrail’in nasıl tepki vereceği tartışılmaya başladı. İran tarafı saldırılara devam etmeyeceğini, yalnızca konsolosluğuna yapılan saldırının öcünü aldığını söyledi. Ama İsrail’den gelecek yeni bir saldırıya da sessiz kalmayacağının açık mesajını verdi.
İsrailli siyasetçiler ise nasıl bir cevap verileceği konusunda anlaşmazlığa düştü. Bir taraf hemen saldırılması gerektiğini savunurken, diğer taraf temkinli davranılması gerektiğini savundu. Reuters’a konuşan İsrailli yetkililer, savaş kabinesinin İran’a misilleme yapılmasından yana olduğunu ama böyle bir yanıtın zamanlaması ve ölçeği konusunda bölündüklerini söyledi.
İlk gece neler yaşandığını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
İsrail ordu sözcüsü Avichavy Adraee “İran’ın fırlattığı 170 drondan hiçbiri İsrail topraklarına düşmedi, çünkü hava kuvvetleri uçaklarımız ve müttefiklerimizin hava savunma sistemleri onlarcasını imha etti. 30’dan fazla seyir füzesi de yine İsrail topraklarına giremedi. Savaş uçaklarımız 25 füzeyi ülke sınırları dışında durdurdu. 120’den fazla balistik füzenin çok küçük bir kısmı sınırdan içeri girmiş, geri kalanı engellenmiştir. İsrail’e giren nadir füzeler Nafatim’deki hava kuvvetleri üssüne düşerek altyapımızda küçük çaplı hasara neden olmuştur” dedi.
Saldırının başından bu yana ilk açıklamasını yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “Durdurduk. Püskürttük. Birlikte zafer kazanacağız” dedi. İran’ın saldırılarının yalnızca İsrail’in savunma sistemleriyle değil Ürdün, ABD ve İngiltere’nin de yardımlarıyla durdurduğu biliniyor.
יירטנו. בלמנו.
יחד ננצח 🇮🇱— Benjamin Netanyahu – בנימין נתניהו (@netanyahu) April 14, 2024
İsrailli yetkililere göre savaş kabinesi bugün öğleden sonra İran’ın saldırısına nasıl karşılık verileceğini görüşmek için toplandı. Yetkililere göre İran’a verilecek karşılığın daha sert olması planlanıyordu. Ama ABD Başkanı Joe Biden’ın Netanyahu’ya telefon görüşmesinde ABD’nin olası bir karşı saldırıya destek vermeyeceğini söylemesinin ardından New York Times’ta yer alan iddiaya göre hem saldırıların etkisinin küçük olması, hem de Biden’ın sözleri nedeniyle misilleme ihtimali daha temkinli konuşulan bir konu haline geldi. Haberin detaylarını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Savaş kabinesinden henüz resmi açıklama gelmese de kabinenin üyelerinden Bakan Benny Gantz, İsrail’in dünkü saldırıyı atlatmasını sağlayan stratejik ittifakın ve bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Gantz, “İran küresel bir sorun, bölgesel bir zorluk ve İsrail için tehlike teşkil ediyor. Dün dünya bu tehlike karşısında İsrail’in yanında yer aldı. İsrail İran’a karşı, dünya ise İran’a karşı. İşte sonuç budur. Bu, İsrail’in güvenliğini sağlamak için kullanmamız gereken stratejik bir başarıdır” dedi.
“Konu henüz kapanmadı” diyen Gantz, “İran tehlikesi karşısında bölgesel koalisyon kuracağız ve İran’a bedelini, doğru zamanda ve bize uyacak şekilde ödeteceğiz. En önemlisi de düşmanlarımızın bize zarar verme arzusu karşısında birleşecek ve daha da güçleneceğiz” diye ekledi. Bu da Gantz’ın İran’a hemen karşılık verilmesini desteklemediğini gösteriyor.
Ancak gece saatlerinde gelen bilgilere göre Gantz ve savaş kabinesinde gözlemci olarak bulunan Gadi Eisenkot, İran saldırısı çok yeniyken İran’a karşılık verilmesini istemiş. Channel 12’nin haberine göre bu öneriye Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin ortalığın böyle bir saldırıyla daha gerileceğini söyleyerek şiddetle karşı çıkmış. Netanyahu’nun ofisi, Channel 12’nin haberini yalanlayarak tam tersinin yaşandığını söylese de haber kuruluşu haberini dört farklı kaynaktan teyit ettiğini söyleyerek haberinin arkasında durdu.
Halbuki Netanyahu hükümetinin aşırı sağcı bakanları ve milletvekilleri sosyal medyadaki paylaşımlarıyla bir an önce sert bir yanıt verilmesi için baskı yapmaya başladı. Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir, İsrail’in savunma kabiliyetini överek “Şimdi ezici bir saldırıya ihtiyacımız var” dedi.
Netanyahu’nun partisi Likud’dan milletvekili olan Tally Gotliv de Ben Gvir gibi düşündüğünü “Eğer ki bu hükümet caydırıcılık unsurunu yeniden tesis etme ve İran’a saldırıyla karşılık verme sorumluluğunu idrak edemiyorsa İsrail devletinin geleceği tehlikeye atılıyor demektir. İran’a saldırmadan geçecek her bir dakika, bitmek bilmeyen bir trajedidir” sözleriyle belirtti.
Saldırıya karşı çıkan bazı milletvekilleri ise İsrail’in dikkatini Gazze’deki savaşa odaklaması gerektiğini söyledi. Muhalif milletvekili Gideon Saar, “stratejik olarak sabır göstermelerinin” elzem olduğunu belirterek, İsrail’in esas öncülüğünün Hamas ve diğer direniş gruplarının 7 Ekim’de Gazze’ye götürdüğü İsrailli rehineler olduğunu belirtti.
Fransız haber ajansı AFP, İran’ın dün geceki saldırısı hakkında İsrailli Filistinlilerin nasıl hissettiğini öğrenmek için bazılarına mikrofon uzattı. İşgal altındaki Kudüs’te yaşayan 48 yaşındaki Ayala Salant, “Durum gerçekten ürkütücü çünkü olacaklardan, bombalanmaktan ve savaş uçaklarından korkuyoruz. Ama bize yardım eden ülkelerden çok memnunuz. Bu sayede dronların ve füzelerin çoğu İsrail’e ulaşamadı. Bölgede yükselmeye devam eden gerilimin yakında duracağını umuyoruz” dedi.
67 yaşındaki Yishai Levi ise İsrail’in teknolojik üstünlüğünün bir kez daha kanıtlandığını söyledi. 31 yaşındaki Şarin Avraham ise “Bir devlete karşı savaşmak farklı bir şey” diyerek İsrail’in misilleme yapması gerektiğini söyledi. Avraham “İran’ın saldırısı geçiştirilmemeli. Karşılık vermek zorundayız çünkü İran bir ülke. İsrail devletinin güçlü olduğunu ve bunun basitçe geçiştirilebilecek bir şey olmadığını göstermemiz gerekiyor. Biz dünyanın kum torbası değiliz” diye belirtti.
Emekli bir hemşire olan 68 yaşındaki Waheb Khalayla ise savaşın çıkmasından korktuğunu söyleyerek, bunun günlük yaşama ve dolayısıyla geçim kaynaklarına zararının dokunacağını söyledi.
Peki ya altı aydır İsrail’in hava saldırılarına maruz kalan Gazzeli Filistinliler ne düşünüyordu? Ebu Abdullah İsrail’i kast ederek, “İlk defa bizim bölgemize düşmeyen roketler gördük. Bu roketler işgal altındaki Filistin’e gidiyordu. İran ya da başka bir ülke daha savaşa girerse Gazze’deki olayların çözümünün çok daha yakın olacağını umuyoruz. Amerikalılar sorunun köküne inmek gerekeceğinden Gazze’deki sorunu çözmek zorunda kalabilir” diyor.
Yedi çocuk babası 52 yaşındaki Mecid Ebu Hamza ise, “Kim İsrail’e saldırmaya karar verirse, ideolojileri ne olursa olsun Filistin’in gözünde kahraman olacaklar. Altı aydan uzun süredir katlediliyoruz ve kimse bir şey yapmaya cesaret edemedi. Şimdi İran konsolosluğu vurulduğu için İsrail’e karşılık verdi. Kalplerimiz sevinçle doldu” diye konuştu.
Batı’dan tepkiler yükselirken Hamas İran’ın İsrail’e saldırısının “haklı bir yanıt” olduğunu söyledi. Hamas devletlerin “Siyonist saldırılara” karşı kendilerini savunmasının “doğal bir hak” olduğunu söyledi. 7 Ekim saldırılarına katılan bir diğer direniş grubu Filistin Halk Direniş Komitesi (FHKC) ise İran’ın savaşa dahil olmasının Filistin davasını güçlendirebileceğini belirterek bunun “İsrail’in tabutuna çakılacak son çivi” olduğunu söyledi.
Ancak İran’ın saldırısını bütün Filistinliler desteklemiyordu. Örneğin Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın partisi El Fetih’te yetkili olan Münir el Yakub, Facebook paylaşımında “Yüz kurtarma tiyatrosunda perdeler kapanıyor… Bedelini etleri ve kanlarıyla ödeyecek olanlar ise sadece Filistinliler” dedi.