Trump’tan Gazze açıklaması: İsrail kazanıp bu işi bitirmeli
Kuzey Kore pandemi döneminden bu yana bir ilk imza atarak ülkeye yurtdışından öğrenci kabulüne başladı. İlk olarak Çin'de 80'nin üzerinde öğrenci ülkeye giriş yaptı.
1950’lerden bu yana izolasyon polisitkasını sürdüren Kuzey Kore 2019’da başlayarak dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinden bu yana bir ilke imza attı.
O tarihlerden bu yan yurtdışından ilk kez öğrenci alımı başlatan ülkeye Çin’den yeni bir öğrenci kafilesi giriş yaptı. Denizaşırı öğrencilerin ilk kez kabul edilmesiyle Kuzey’de eğitim görmek isteyen 80’den fazla Çinli öğrencinin ülkeye girişi onaylanmış oldu.
Kuzey Kore’deki Çin Büyükelçiliği web sitesinde başkent Pyongyang’a ulaşan 41 devlet burslu öğrencinin fotoğrafını yayınladı.
N. Korea approves 1st post-pandemic entry of Chinese students https://t.co/b0RtLFSoeL
— Yonhap News Agency (@YonhapNews) May 3, 2024
Büyükelçilik, öğrencilerin gelişinin “Çin ve Kuzey Kore arasındaki yurtdışı eğitim değişim programlarının yeniden başladığına” işaret ettiğini söyledi ve kendi kendini finanse eden 45 Çinli öğrencinin de yakın zamanda Kuzey’e giriş yaptığını ekledi.
Kuzey Kore, üç yıl altı aydan fazla bir süre kapalı kaldıktan sonra geçen yıl Ağustos ayında sınırını kısmen açtıktan sonra, uzun süredir müttefiki ve en büyük ekonomik destekçisi olan Çin ile değişim programlarını sınırlı bir şekilde yeniden uygulamaya başladı.
Pyongyang, sınırın kısmen açılmasından bu yana Çin ve Rusya’dan hükümet heyetlerinin yanı sıra Rusya’dan gelen turist gruplarının girişine de onay verdi.
Kuzey Kore, dünyanın en izole ülkelerinden biridir. Bu izolasyon politikası, ülkenin kurucusu Kim Il-sung tarafından başlatılmış ve halefi Kim Jong-il tarafından devam ettirilmiştir. Politikalar, ülkeyi dış etkilere karşı korumayı ve hükümetin kontrolünü sağlamayı amaçlamakta.
Yakın yıllarda, Kuzey Kore’nin izolasyon politikasında bazı değişiklikler oldu. Ülke, Çin ve Rusya gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirdi. Ayrıca Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ülkenin ekonomisini geliştirmeyi hedeflemekte. Ancak yönetimin izolasyon politikasının tamamen sona erip ermeyeceği henüz belli değil.
Pyongyang’a yaptırım uygulayan ülkelerin başında ise ABD geliyor. Zira Washington ülkenin varlığını Asya-Pasifik bölgesinde bir tehdit olarak görüyor.
Bu sebeple ikili ilişkilerde de zaman zaman tansiyon yükselirken, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, nükleer programı nedeniyle Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımların uygulanmasını izleyen Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlar panelinin Rusya’nın vetosu üzerine dağıtılmasının ardından açıklamalarda bulundu.
Kirby, Rusya’nın Kuzey Kore’ye sadece mart ayında 165 bin varilden fazla rafine petrol gönderdiğini savunarak, iki ülkenin ticari limanlarının yakınlığı sayesinde Rusya’nın bu sevkiyatları süresiz devam ettirebileceğini söyledi.
ABD’nin petrol sevkiyatına ilişkin yaptırımlar için Avrupa Birliği, Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore ve İngiltere ile çalışacağını bildiren Kirby, Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesine atıfta bulunarak, “Rusya’nın, BMGK’nın (BM Güvenlik Konseyi) nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarını desteklemek için uzun süredir devam ettirdiği tutarlı çabalarını bozma yönündeki eylemlerini bir P5 (daimi 5) üyesi için eşi benzeri görülmemiş bir davranış” olarak değerlendirdi.
Nükleer programını sürdürdüğü gerekçesiyle Kuzey Kore’nin rafine petrol ve petrol ürünleri ithalatına 2017’de yıllık 500 bin varil sınırlaması getiren BMGK’nın Kuzey Kore Yaptırım Komitesinin Eylül 2023’teki raporunda, bu sınırın Kuzey Kore tarafından aşıldığı kaydedilmişti.
İki ülke arasında ABD’nin her yıl rutin olarak yayımladığı İnsan Hakları Raporu da gerilim yaratmıştı. Nisan ayında yayımlanan rapora Pyongyang’dan tepki gelmişti.
ABD’nin raporunda Kuzey Korelilerin geçen sene çeşitli insan hakları ihlallerine maruz kaldığı savunulmuştu.
Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı’nın (KCNA) aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ABD (Kuzey Kore’nin) “iç işlerine” karışmakla suçlanırken raporun “kesinlikle kabul edilemez olduğu ve kınandığı” ifade edilmişti.
Açıklamada “Raporun insan haklarının içtenlikle korunmasıyla hiçbir ilgisi yoktur ve yalnızca devlet işlerimize müdahale planını haklı çıkarmak için bir gerekçedir” denmişti.