Haluk Levent: Filistin davasını savundum, savunmaya devam edeceğim
İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze'yi işgal planı olarak değerlendirilen sözlerinin tepki çekmesi ardından ton değiştirdi. Başbakan, "Gazze'yi işgal etmek istemediklerini" öne sürdü.
İsrail’in Gazze bombardımanı sürerken uluslararası arenada en çok tartışılan konulardan biri Gazze’nin savaştan sonraki geleceği. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ABD merkezli ABC News’e verdiği röportajla daha da sertleşen tartışmalarda bu kez bir “geri vites” gündeme geldi. Geçenlerde ABC News’e verdiği röportajla Gazze’ye işgal niyeti taşıdığı eleştirilerine neden olan Netanyahu bu kez yine ABD merkezli Fox’a konuştu. ABC’ye verdiği röportajdaki “İsrail belirsiz bir süre için … [Gazze’de] genel güvenlik sorumluluğuna sahip olacak. Çünkü bu güvenlik sorumluluğuna sahip olmadığımızda neler olduğunu gördük” sözlerine açıklık getirmek istercesine farklı bir tonda konuştu.
İsrail Başbakanı Fox News’a “Gazze’yi fethetmeye çalışmıyoruz, Gazze’yi işgal etmeye çalışmıyoruz ve Gazze’yi yönetmeye çalışmıyoruz” dedi. Netanyahu İsrail’in Hamas’la savaştan sonra Gazze’yi fethetmek, işgal etmek ya da yönetmek istemediğini, ancak militan tehditlerin ortaya çıkmasını önlemek için gerekirse Filistin topraklarına girmek için “güvenilir bir güce” ihtiyaç duyulacağını söyledi. Netanyahu hafta başında Gazze’nin güvenliğinden süresiz olarak İsrail’in sorumlu olacağını öne sürmüş, İsrail’in müttefiki ABD’nin dahi tepkisini çekmişti.
Gazze’nin geleceğine yönelik tartışmalar 7 Ekim’den bu yana Tel Aviv’i üç kez ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın son ziyaretinde gündeme gelmişti. Blinken Netanyahu ile görüşmesinin ardından yaptığı basın toplantısında Gazze’de çok taraflı bir güç oluşturulması konusunda “Gazze’de 7 Ekim öncesi statükoya dönülmemeli ve dönülemez. Bu kabul edilemez” yanıtı vermişti. Hamas’ın Gazze yönetiminde olmasının “kabul edilemez” olduğunu vurgulayan Blinken “İsrail’in de Gazze’nin kontrolünü ve sorumluluğunu üstlenemeyeceğini biliyoruz” demişti.
Blinken İsrail’in de böyle bir niyeti olmadığını belirterek “Bu konuda birçok olasılık var, ama detay vermek için henüz çok erken” demişti.
Blinken her ne kadar “İsrail’in böyle bir niyeti yok” dese de Tel Aviv’in Gazze halkını zorunlu göçe tabi tutması başka iddiaların gündeme gelmesine yol açmaya devam ediyor. Gazze Şeridi’nde yaşayan 2.3 milyon kişinin yarısından fazlası 7 Ekim’den bu yana bombardımandan kaçmak için yer değiştirmek zorunda kaldı. İsrail’in ültimatomu nedeniyle Güney’e doğru hareket eden siviller evlerini, yer yurtlarını terk edip Güney’deki Refah Sınır Kapısı’nın yolunu tuttu. Gazze’nin dünya ile tek bağlantısı olan Refah Sınır Kapısı’nda toplanan kalabalıklar Mısır’a geçme umuduyla bekleyişini sürdürüyor. Mısır’da ise İsrail’in bu baskısıyla büyük bir mülteci akını yaşama endişesi hakim. Uzmanlar Filistinlilerin Mısır’a gönderilmesinin ardından İsrail’in Gazze’yi etme niyetinde olduğunu sık sık dile getiriyor.
Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi 28 Ekim’de yaptığı bir açıklamada Filistinlilerin Sina’ya zorla göç ettirilmesini milyonlarca Mısırlının reddedeceğini söylemişti. Sisi böyle bir hareketin Mısır yarımadasını İsrail’e karşı saldırıların üssü haline getireceğini savunmuştu.
ABD Dışişleri Bakanlığı da Netanyahu’nun Gazze’de tüm güvenliği sağlama vaadine “Gazze’nin yeniden işgalini desteklemiyoruz. Gazze Filistin toprağıdır, öyle de kalacaktır” yanıtı vermişti.
İsrail’in önde gelen yayın organlarından The Times of Israel de ülkenin güvenlik yetkililerinin savaştan sonra Gazze’nin işgal edilmeyeceği yönündeki ısrarlarını dile getirirken, şerh düşerek “Ancak Netanyahu’nun genel güvenlik sorumluluğu derken aklında ne yattığı bilinmiyor” diye yazmıştı.
New York Times’ın haberine göre Filistin Yönetimi Biden yönetimine ABD’nin İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirevek iki devletli bir çözümü taahhüt etmesi halinde savaş sona erdikten sonra Gazze’de yönetimi üstlenmeye açık olduğunu söyledi.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail’in “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme” gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken, İsrail ordusu da Gazze Şeridi’ne yoğun hava bombardımanı başlattı. İsrail, 7 Ekim’den bu yana 38’i Gazze Şeridi içindeki çatışmalarda olmak üzere 354’ü asker 1400’den fazla İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin yaralandığını duyurdu.
İsrail’e göre, Kassam Tugayları’nın elinde 239 İsrailli esir bulunuyor. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığına göre, İsrail’in saldırılarında 4 bin 506’sı çocuk, 2 bin 918’i kadın olmak üzere 11 bin Filistinli öldürüldü, 26 bin 905 kişi yaralandı.
Batı Şeria ve Kudüs’te de İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimciler, 182 Filistinliyi öldürdü.
İsrail ordusu, Gazze’de binlerce yaralı ile sivilin bulunduğu en büyük sağlık tesisi olan Şifa Hastanesini, Nasr Çocuk Hastanesini, El-Ehli Baptist ve Türk-Filistin Dostluk hastanelerini, tahliyeye zorladığı Filistin Kızılayına bağlı Kudüs ve Endonezya hastanelerinin çevresini vurdu. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.
İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana yaşanan çatışmalarda 70 Hizbullah mensubu ile 4 İsrail askeri öldü.