Gülen’in cenazesine maskeli akını: Yüzlerini gizlediler
Türkiye'den rüşvet almakla suçlanan New York Belediye Başkanı Eric Adams davasında sular durulmuyor. Savcılar bu sefer de davanın kanıtları arasında ulusal güvenliğe zarar verecek gizli bilgiler olduğunu söyleyerek gizli oturum talep etti.
New York Belediye Başkanı Eric Adams davasıyla ilgili gündem durulmuyor. Adams için hazırlanan iddianamede Türk şirketlerinin ve iş insanlarının adı geçtiği için çıkan haberler Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Yıllarca Türk Hava Yolları ile lüks uçuşlar yapan Adams, İstanbul ziyaretlerini de lüks otellerle taçlandırmıştı. Minimum harcamayla elde ettiği bu lüks hayatın üstüne Türkevi’nin açılışını hızlandıracak hamlelerde bulununca hakkında yolsuzluk davası açıldı. Adams “Ben suçsuzum, istifa etmeyeceğim, savaşacağım” naraları atsa da savcılar konunun çok daha ciddi olabileceğine işaret ediyor.
Davayı açan federal savcılar dün yargıca davanın, ifşa edilirse ulusal güvenliğe zarar verebilecek gizli kanıtlar içerdiğini söyledi. Bu gizli bilgileri yargıçla paylaşmak için avukatların katılmayacağı gizli bir mahkeme oturumu düzenleme talebinde bulundular. Gizli oturumda paylaşılacak bilginin ne olduğu belli değil ama bu tür toplantılar, davanın ciddiyetinin artması anlamına geliyor olabilir.
Hukuk alanında uzman kişiler, savcıların bu bilgileri mahkemede açıklamayıp gizlice aktarmak istemesinin “Gizli Bilgi Prosedürleri Yasası” olarak bilinen yasaya uyma amacı taşıdığını söylüyor. Zamanında Türkiye’ye F-16 satılmasına şiddetle karşı çıkan Demokrat Senatör Bob Menendez’in Mısır’dan rüşvet almasının görüldüğü davada da aynı prosedür uygulanmıştı.
Columbia Üniversitesi’nde ders veren eski federal savcı Daniel Richman, Amerikan istihbarat kurumlarının, özellikle de Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) yabancı ülke vatandaşlarının irtibatlarını düzenli olarak izlediğini söylüyor. Richman Adams’ın uçak ve otel ayarlamaları dijital cihazlardan yapıldığı için NSA gibi kurumların topladığı istihbaratların davayla bağlantılı olmasının çok tuhaf olmadığını söylüyor. Dolayısıyla hukukçu, savcıların yaptığı vurgunun, davada yabancı aktörlerin de adının geçmesi ve izlendiği gerçeğinin ötesinde bir anlam taşımasını beklemiyor.
Adams’ın avukatlarından Alex Spiro ise çarşamba günkü duruşmada savcıların gizli veya değil, mahkemede sunacakları hiçbir kanıttan endişe duymadıklarını söyledi. Çünkü savcıların Adams’a yöneltilen suçlamaları kanıtlayacak herhangi bir delile sahip olduklarına inanmıyorlar.
Şimdiye kadar Adams’a yöneltilen suçlamalar rüşvet, dolandırıcılık ve yabancıların seçim kampanyasına bağış yapmasına izin vermek. Avukatları davanın düşürülmesi için mahkemeye başvuru yapmıştı. Bu süreçte Spiro savcıları davayla ilgili bilgileri yasalara aykırı bir şekilde gazetecilere sızdırarak yetkilerini kötüye kullandıklarını savundu. Adams için hazırlanan 57 sayfalık iddianame başta açıklanmamışsa da kısa süre sonra tüm detayları kamuya açık bir şekilde paylaşılmış, biz de bu sayede iddianamede kimlerin isminin geçtiğini görebilmiştik.
Öte yandan Adams’ın belediye başkanı olarak sahip olduğu istihbaratın azalıp azalmadığı da söz konusu. Dün yaptığımız haberde ele almıştık bu konuyu. Gazze’deki savaşın başladığı 7 Ekim’in yıldönümü yaklaşırken birçok yerde olduğu gibi New York’ta da şiddet eylemlerinin artmasından endişe ediliyor. Adams önceki günlerde kamera karşısına geçip her şey kontrolümüz altında dedi ama devlet kurumlarından ne kadar istihbarat alabildiği tartışmalı.
İç Güvenlik Bakanlığı’nın (DHS) eski İstihbarat Başkanı Joseph Maher, Politico’ya “İddiaların niteliği ve federal yetkililerin güvenlik izinlerini nasıl belirlediklerini düşünürsek, izninin iptal edilmesi ya da askıya alınması olasılık dahilinde. Asıl bu konuda hiçbir şey yapılmamış olması benim için şaşırtıcı olurdu” dedi. DHS eyalet ve yerel yetkililere güvenlik izni vermekten sorumlu federal kurumlardan biri. Yetkililer izni verirken kişinin borç durumunu, sabıka kaydını, madde bağımlılığı ya da yabancı hükümetlerle ilişkisi olup olmadığını ele alıyor.
Ne var ki DHS’de baş hukuk müşaviri olarak görev yapan Nixon Peabody hukuk bürosu avukatı John Sandweg “Eric Adams hâlâ belediye başkanı olarak çok önemli bir rol oynadığı için yetkisini ellerinden alıp almayacakları belli değil. Ancak esas sorun bu iddianamenin yetkilileri en çok endişelendiren bir konuyla ilgili olması: Yabancı aktörlerin söz konusu olduğu güvenlik açığı yaratması” diyor.
Adams da konuya açıklık getirmeyi reddediyor. Salı günü bir muhabirin konuyla ilgili sorusuna “Federal hükümetin güvenlik izni konusunda kendi kıstasları var. Dolayısıyla onlara ulaşsanız daha iyi olur” cevabını verdi. Belediye sözcüsü konuya cevap vermekten kaçınırken, iletişimden sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Fabien Levy, “Açık olmak gerekirse belediye başkanı kent açısından önemli konularda hâlâ bilgilendiriyor. Mesela kısa süre önce NYPD’nin istihbarat ekibi Ortadoğu’daki gelişmelerin New York’u nasıl etkileyebileceği konusunda valiyle birlikte bilgilendirildi” dedi.
Levy şehri tehdit edecek bir durumun olması halinde yerel ve federal yetkililerin belediye başkanını bilgilendireceğini sözlerine ekledi. Ancak bu bilgilendirmenin ne kadar ayrıntılı olduğu Adams’ın sahip olduğu yetki seviyesine bağlı olarak değişebilir.