Ukrayna’nın doğusunda çember daralıyor: Chasiv Yar ve Ocheretyne ateş altında
Ukrayna savaşı nedeniyle Batı'nın ağır yaptırımına uğrayan Rus oligarklar, yönlerini yıllardır paralarını sakladıkları Avrupa'dan başka bir yere çevirmek zorunda. Bu yeni yer, uluslararası anlaşmalara bağlı olmayan Kuzey Kıbrıs oldu.
Hub emlak yatırım şirketinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki ofisinde müşterileri karşılayan Kazak genç Ruslan Ibrayev, “Rusça konuşanlar burada yaşamayı seviyor, bir topluluk içinde olmayı seviyorlar ve burası da her geçen gün biraz daha büyüyor” diyor. Ibrayev’e göre bölge, Sovyet Birliği’nin eski üyelerinden alıcılar için adeta mıknatıs haline gelmiş, öyle ki alıcılar topluluklar halinde bölgeye taşınmış. Emlak acentesinin rekor hızda sattığı evlerden övgüyle bahseden Ruslan, “İşler iyi, hem de çok iyi” diyor.
Müteahhitler de aynı fikirde. Adadaki inşaat işlerinde patlama yaşanıyor. Nakit akışının artmasına ve banka varlığının yaklaşık yüzde 80’inin döviz rezervlerinden oluşmasına yol açan ruble ve İran riyali sayesinde gelişen emlak sektörüyle bölgede apartman kuleleri yükseliyor.
Ukrayna savaşının patlak vermesiyle aralarında Roman Abromoviç’in de bulunduğu Rus oligarklar ve kurumlara hem Avrupa hem de ABD tarafından ağır yaptırımlar uygulandı. Bu da paralarını güvenceye almak isteyen Rusları, Avrupa dışındaki bir yere yönlerini çevirmeye zorladı. Ve bu yeni güvenli bölgelerden biri de yıllardır ikiye ayrılmış durumdaki ada ülkesi Kıbrıs’ın kuzey tarafı gibi görünüyor.
Bir zamanlar sıradan bir Kuzey Kıbrıs kasabası olan İskele, betonla kaplı bir yere dönüşmüş durumda. Kıbrıs Türkleri, İskele’yi Kıbrıs’a “Akdeniz’in Moskovası” lakabını kazandırmakta gayet büyük bir rolü olan Güney Kıbrıs’taki sahil kenti Limasol’un yenisi olarak tanımlamaya başladı.
Sovyetler Birliği çöktüğünde oligarkların Limasol’a akın ettiği zamanlarda olduğu gibi İskele’nin yolları da Kiril alfabesiyle yazılmış dükkan tabelaları, “rüya gibi bir hayat” vaat eden reklam panoları, lüks araba galerileri ve kripto para satış yerleriyle dolu. The Guardian’a “Kuzey Kıbrıs de facto bir devlet. Uluslararası anlaşmalara bağlı değil, kurumları zayıf ve sadece Türkiye tarafından tanınıyor” diyen siyaset bilimci Sertaç Sonan, “Burası gri bir alan, karanlık işler yapmak isteyen herkes için ideal” diyor.
Adanın güney kesimindeki Rumların binlerce Rus hesabının kapatılması ve uygulanan yaptırımlar nedeniyle giderek artan endişesi nedeniyle güneyde Rus sermayesinin yasa dışı dolaşımının “büyük ölçüde durdurulduğu” iddia ediliyor. Batı, göreve gelmesinden bu yana dokuz ay içinde 120’den fazla şüpheli banka hesabını ve 40 binden fazla paravan şirketi kapatan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Christodoulides’i takdir ediyor. Ne var ki kara para aklama sorunu artık kuzeyde de en büyük endişelerden biri haline geldi. Zira güneydeki yasal eksiklikler, Rusların son zamanlarda kuzeye fonlarını aktarmasına çok yaradı.
Kıbrıs Avrupa Üniversitesi’nde ekonomi araştırmacısı olan ve Kıbrıs hükümetine de danışmanlık yapan Dr. Alexander Apostolides, “Büyük bir değişim gerekiyor. Bir yaptırım ofisi ve tek bir kara para aklama gözlemcisinin oluşturulması önerilerinin ciddi şekilde değerlendirilmesine yönelik bir reform yapılmazsa ileride başka bir skandalın patlak vereceğini görmemek zor” diyor. Güney Kıbrıs yönetimi yaptırım ihlallerine “sıfır tolerans” gösterme sözü verdi ve önümüzdeki yıl yaptırım uygulama birimi kurmak için de İngiliz hükümetinden teknik yardım alıyor.
Resmi veriler sadece bu yıl 39 binden fazla Rus’un kuzeye yerleştiğini gösteriyor. Ancak analistler uzun yıllar boyunca güneyde Ruslara çalışan avukat ve muhasebeci ağına “temiz” raporu vermekte hâlâ tereddütlü. The Guardian’da yer alan bir söylentiye göre güneydeki Rum avukatlar, kuzeyli Türk meslektaşlarının Rus müşterilerin portföylerini devralmalarına yardımcı oluyor.
Kıbrıslı Türk öğretmenler sendikası KTÖS’ün başkanlığını yürüten Şener Elcil, “Güneyden para dolu bavullarla gelen Rusları duyuyoruz. Tüm bu insanların buraya yerleşmesini tetikleyen bu yeni trend pek çok soruna neden oluyor. Yeni Limasol olan İskele’de, öğrencilerin yüzde 69’u ya Rusya’dan ya da İran’dan geliyor. Aradaki dil engeli öğretmenlerin en büyük şikayetlerinden biri” diyor.
Guardian’a göre bir NATO üyesi olan Türkiye’nin Moskova’ya yaptırım uygulamayı reddetmesi de Rusya’dan Kuzey Kıbrıs’a nakit akışında belirleyici oldu. Doğu Akdeniz Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Besim, “Kuzey Kıbrıs, Moskova’ya karşı yaptırım uygulamama konusunda Türkiye’nin yolundan gitti. Buradaki 22 bankadan herhangi birine kolayca para yatırabiliyorlar” diye belirtiyor. Besim, Kuzey Kıbrıs’ta Rusların gerçekten de kara para aklama yapıp yapmadığı konusunda ise, “Bu biraz rüzgara benziyor. Görmüyorsunuz ama hissediyorsunuz” diyor.
Ekonomist Mertkan Hamit ise “Kıbrıslı Rumların güneyde Ruslara hizmet veren ticari hizmet ağı, Kıbrıslı Türk avukatların menkul satın aldığı yeni bir ağa evrildi. Menkuller tamamen anonim, varlıkları gizlemek için mükemmel bir yol, soru sorulmuyor, kara para aklamanın güzelliği de bu ya. Asıl amaçları Kıbrıs’ta kalmak değil. Varlıklarını satmak, parayı temizlemek ve Londra’ya, Dubai’ye, Manhattan’a gitmek” diyor.
Menkul sistemi altında yatırımcılar istedikleri kadar gayrimenkul satın alabiliyor ve yabancıların en fazla üç gayrimenkula sahip olmasını öngören yasaları atlatabiliyorlar. Kıbrıslı Türk yetkililer bu işin üzerine gitme sözü verdi. Hem hükümet hem de muhalefet yeni kara para aklama karşıtı mevzuat üzerinde ortak çalışma sözü verdi. Ancak hükümet içinden kişilerin iddiasına göre inşaat izinleri, transfer vergileri ve komisyonlardan kazanılacak çok fazla para olduğu için buna göz yumuşmuş.