Rusya’nın nüfuz hattında Ermenistan çatlağı
Rusya Savunma Bakanlığı Baltık Denizi'ndeki sınırların revize edilmesini gündemine aldı. İsveç ve Finlandiya sert çıktı: "Rusya tek taraflı karar alamaz." İsve-Finlandiya'nın NATO'ya katılması sonrası Rusya kendini Baltık'ta çok sıkışmış hissediyor.
Rusya ve Ukrayna arasında 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan savaş Baltık Denizi’nin bir NATO gölüne dönüşmesine yol açmıştı. Uzun yıllardır tarafsızlık politikası uygulamalarıyla bilinen Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın olası saldırısı için yaşadıkları tedirginlikle NATO’nun kapısını çalmıştı. Macaristan ve Türkiye’nin vetosu nedeniyle süreç uzasa da iki ülkenin resmen NATO üyesi olması ardından Baltık Denizi de bir çeşit NATO gölü oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ülkesinin uzun bir sınırı paylaştığı Finlandiya için “Bizim onlarla bir sorunumuz yoktu; ama artık var” demişti. Ardından Rusya da Baltık politikalarını değiştirmeye başladı. Bu yöndeki son adım Rusya Savunma Bakanlığı’nın deniz sınırlarının ‘revize edilmesi’ teklifiyle gündeme geldi.
Reuters’ın haberine göre Rusya Savunma Bakanlığı’nın Rusya’nın Baltık Denizi’nin doğusundaki deniz sınırlarının ‘revize edilmesi’ teklifi bölgedeki NATO ülkeleri Finlandiya, İsveç, Litvanya ve Estonya’da endişe yarattı.
Reuters’ın aktardığına göre 21 Mayıs tarihli Savunma Bakanlığı teklif taslağı Rusya’da bir resmi portalda yayınlandı. Taslakta Finlandiya Körfezi’nin doğu kısmındaki Rus adaları ile Kaliningrad çevresindeki sınırın ‘düzeltilmesi’ öngörülüyor. Rusya basınına yansıyan haberlerde ismi verilmeyen bir Rus kaynak Rusya’nın sınırı değiştirme gibi bir planı olmadığını savundu.
Kremlin ise teklifte ‘siyasi hiçbir yön olmadığını, ama Rusya’nın güvenliğini sağladığından emin olması gerektiğini’ söyledi.
Rusya Savunma Bakanlığı resmi sunumunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde 1985 yılındaki ölçümün, 20’nci yüzyılın ortalarına ait deniz haritalarının kullanıldığını, bunların doğru kartografik koordinatlar göstermediği belirtildi.
Taslakta sınırın tam olarak nasıl düzenlenmesinin teklif edildiğine dair detay yer almadı. Ayrıca Baltık Denizi’ne kıyısı olan ülkelerle bir müzakere sürecinin düşünülüp düşünülmediği de henüz net değil.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da bununla ilgili açıklama yaptı. Peskov basın mensuplarına “Siyasi durum o zamandan bu yana ciddi şekilde değişmiş olsa da burada siyasi hiçbir şey yok” dedi. Kremlin Sözcüsü özellikle Baltık bölgesindeki karşılıklı cepheleşme seviyesinin görülebildiğini ifade ederek konuyla ilgili bakanlığa ulaşılmasını önerdi. Ancak Reuters’a göre bakanlık yorum yapmaktan kaçındı.
Rusya Savunma Bakanlığı’nın gündemine aldığı bu teklifin basına yansımasının ardından çiçeği burnunda NATO üyeleri İsveç ve Finlandiya ile eski SSCB üyesi olan NATO ülkesi Litvanya ile Estonya tepki gösterdi. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson İsveç’in TT haber ajansına “Rusya yeni sınırlara tek taraflı olarak karar veremez” dedi. Kristersson’un tepkisini Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb’un açıklamaları takip etti. Stubb da Rusya’nın kendileriyle konu hakkında iletişim içinde olunmadığına işaret etti: “Finlandiya her zaman yaptığı gibi hareket ediyor: Sakin ve gerçeklere dayanarak…”
Bölge ülkelerinden Litvayna’nın Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis teklifi NATO ve Avrupa Birliği’ne (AB) karşı ‘açık bir el yükseltme’ olarak nitelendirdi, teklife “uygun şekilde sert bir yanıtla karşılık vermek gerektiğini” söyledi. Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna ise “İlk bakışta absürt bir kavram olarak görünüyor” dedi. Tsahkna, Reuters’a mail yoluyla “Söz konusu raporun kafa karışıklığı yaratma teşebbüsü olduğu da yadsınamaz” açıklaması yaptı.
Rusya’ya sınırları olan Finlandiya, Norveç ve diğer ülkeler Baltık ve Kuzey Denizleri’nde NATO üyeliğini takiben daha güçlü bir siper oluşturdu. İsveç’in Baltık Denizi’nin girişini kontrol altında tutan Gotland Adası da dahil olmak üzere coğrafyasını göz önünde bulundurursak üyeliğinin NATO’nun savunmasına ve caydırıcılığına katkı sağladığı açık. Finlandiya da Baltık için kritik öneme sahip bir NATO üyesi. O da Finlandiya Körfezi ile öne çıkıyor ki bu körfezin doğusunda Rusya’nın yer aldığından bahsetmek gerek.
Her iki ülkenin de katılımı NATO için önemliydi. Çünkü 1939’da SSCB’ye karşı mücadele eden Finlandiya’ya Batı’nın yardımlarının ulaşmasındaki engellerden biri de tarafsız İsveç’in yarattığı duvardı. O savaş sonucunda Finlandiya topraklarının yaklaşık yüzde 11’ini Moskova’ya bırakmak zorunda kalmıştı. Ama şimdi hem Finlandiya hem de İsveç NATO üyesi, bu sayede Rus donanmasını Baltık Denizi’nde sıkıştırmak ve Kuzey Denizi’ni izlemek çok daha kolay hale geldi. Haliyle Rusya da Baltık sınırlarını her ne kadar “siyasi bir durum” yok dese de güvenlik gerekçesiyle gündemine aldı.
Baltık Denizi’nde artan NATO gücü nedeniyle Rusya’nın Kaliningrad’daki filosu ve nükleer kapasiteli İskender füzeleriyle ilgili birtakım endişeleri var. Kaliningrad, Polonya ve Litvanya arasında, Baltık Denizi’nde bulunuyor. Özellikle Rusya Kaliningrad ve Belarus arasındaki “Suwalki Boşluğu”nu ele geçirirse NATO’nun Baltık ülkelerine destek vermesi zorlaşabilirdi. Ama şimdi İsveç ve Finlandiya’nın Baltık Denizi’ndeki konumu NATO’nun bölgeye takviye göndermesini kolaylaştırabilir. İsveç’in stratejik konumu takviyelerin daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşmesini sağlayabilir. Rusya karada konuşlu füzelerine sahip olmaya devam edecek ama nükleer silahlı denizaltılarının tespit edilmeden açık denizde manevra yapması zor olacak. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmasının en büyük etki alanı şüphesiz Baltık bölgesi oldu. Stockholm’ün katılımı da Baltık Denizi’nin bir NATO gölüne dönüşmesindeki son halkaydı ve bu da Macaristan’ın onayıyla tamamlanmış oldu.
Haritada görülen Rusya ve Rusya’ya bağlı Kaliningrad dışında Baltık kıyısına sahip bütün ülkeler artık NATO üyesi. Bunlardan Litvanya, Estonya ve Letonya’nın da eski SSCB ülkeleri olduğunu eklemekte fayda var. Bu bölge Rusya’nın Avrupa Birliği (AB) ile ortak sınırı olan tek yeri. AB tarafından yaptırım uygulanmış olmasına rağmen, ihraç ettiği tüketim ürünleri, gıdalar vs. bakımından ticari bir öneme sahiptir. Ayrıca Rus gazının Avrupa’ya geçişinde de kritik yerlerden biri Baltık Denizi. Rusya Baltık Denizi’ndeki Kuzey Akım Boru Hatları ile kendi gazını Avrupa ülkelerine taşıyordu. Yani Baltık Denizi Rusya’nın can damarlarından desek abartmış olmayız.