WSJ: Şi, Putin’in yeni durağının Kuzey Kore olma ihtimalinden rahatsız
Rusya-Ukrayna savaşı bugün 3. yılına girdi. Rusya, yardımlardan mahrum kalan Ukrayna karşısında elini güçlendirirken, Ukrayna zaferden gittikçe uzaklaşıyor. Peki her alanında savaş dünyayı nasıl etkiledi. 10Haber'in konuyla ilgili dosyalar hazırladı
24 Şubat 2022, tüm dünyanın ekranlara kilitlendiği, bütün televizyonların son dakika kırmızısına büründüğü, “yok canım Rusya savaş açmaz” diyen uzmanların kendilerine yanılma payı bırakmadıkları için pişman olduğu “o gün” olarak tarihe geçti. Ukrayna ve Rusya Savaşı, medyada ilk zamanlarda “iki kardeşin kavgası” gibi lanse edilse de asıl olan sömürgeci bir gücün, bağımsızlığını kabul edemediği eski “uydusunu” sopa göstererek, renkli devrimlere girişerek kendi saflarında tutmaya çalışmasıydı. Bu etki yaratma çabası şiddetle yoğrulunca, kaçınılmaz olarak nefretle boyanmış bir tepkiye de neden oldu.
Ukrayna’nın bu tepkisi, Rusya’nın her alandan izole edilmeye çalışıldığı bir dünya çıkardı karşımıza. 10Haber olarak spordan (Sporda Rusya’nın adı yok!) kültür sanata (Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde sanata sansür), diplomasiden ekonomiye (Rus ekonomisi savaşa ve ambargolara rağmen parmak ısırtıyor) savaşın üçüncü yılını mercek altına aldık.
Savaşın ilk zamanlarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kremlin tarafından servis edilen bir fotoğrafı gündem olmuştu. Çarlık Rusya’sına hayranlığı ayyuka çıkan Putin, 17’nci yüzyıl haritasıyla poz verirken aynı zamanda bir mesaj iletiyordu: Onun nezdinde Ukrayna yoktu, orası “Rusya’ydı.”
Hatta Putin, Büyük Petro’nun 350’inci doğum gününü kutlarken St. Petersburg’daki bir grup genç girişimciye, “İsveç’le savaşarak bir yerler fethettiği izlenimini ediniyorsunuz. Oysa hiçbir şey fethetmedi, hali hazırda bize ait olanı geri alıyordu” demişti. Bu sözlerinin devamında da tabii ki Ukrayna’yı gündeme getirip cümlelerine şöyle devam etti: “Görünüşe göre, Rusya’nın olanı iade etmek ve ülkeyi güçlendirmek de bize düştü. Varlığımızın temelini bu temel değerlerin oluşturduğu gerçeğinden hareket edersek, karşı karşıya olduğumuz meseleleri çözmeyi kesinlikle başaracağız.”
Peki savaşın tek nedeni bu muydu; hayır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) etki alanın genişlemesinden çekinen Batılı devletlerin bir araya gelerek kurduğu NATO bugün hala varlığını sürdürüyor. NATO varlığını sürdürürken aslında eski düşmanının hayaletine karşı savaşmaya devam ediyor. Günümüz Rusya’sının yönetiminin sosyalizmle hiçbir alakası olmamasına karşın Moskova yine de Putin’in iktidarıyla iki kutuplu dünyanın belirleyici aktörü olmaya çalışıyor. Bu da NATO’nun Rusya’ya doğru yayılması inadında itici güç oldu. Rusya’dan kurtulup yüzünü Batı’ya dönmek isteyen ve hatta NATO üyesi olma talebiyle ittifakı Rusya sınırlarına getireceğinin sinyalini veren Ukrayna, aslında bugün gördüğümüz haritanın öncelikli nedenlerinden.
Bir de Nazi konumuz var.
İster Rusya’nın bahanesi deyin, ister birçok kişi gibi “Naziler Alman değil mi ya ne işleri var Ukrayna’da?” deyin. Siz ne dersiniz bilmiyorum ama izin verin ben biraz açıklayayım: Savaş 24 Şubat 2022 Moskova saatiyle 06:00 civarında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ukrayna’nın askerden ve Nazizm’den arındırılması” amacıyla “özel bir askerî operasyon” ilan etmesiyle başlamıştı. Rusya, İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB’ye karşı Nazilerle işbirliği yapanları ima ederek günümüzdeki Azov taburunu ve onları kahraman ilan eden siyasileri gösteriyordu.
Öyle ya da böyle savaş 24 Şubat 2022’de başladı. Bugün ise 24 Şubat 2024 ve neler olacağını, ne zaman biteceğini asla kestiremediğimiz bir hikayenin ortasındayız. Ukrayna’nın Batı’nın sonsuz desteği ile savaşı kısa zamanda kazanıp Rusya’yı mağlup edeceğini düşünenler de Rusya’nın çok hızlı bir şekilde Ukrayna’yı tamamen işgal edeceğini düşünenler de yanıldı diyebiliriz. Rusya, geçtiğimiz hafta Wagner’in Bahmut’u ele geçirmesinden tam 9 ay sonra Avdiyivka’yı ele geçirdi. Avdiyivka’nın ele geçirilmesi Ukrayna’nın doğudaki kalesini kaybetmesi anlamına geliyor ki bu da kritik. Çünkü savaşın başında Batı’nın sonsuz desteğiyle adeta “şımaran” Ukrayna bugün İsrail’in Gazze işgali nedeniyle dikkatlerin farklı bölgeye çekilmesinden olduğu kadar kendisine vaat edilen yardımların “koklatılmasından” da mustarip.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Başkan Joe Biden ve onun Demokrat yönetimi her ne kadar bugün detaylarını açıkladığı yaptırımlarla Ukrayna’nın yanında olduğunu göstermeye çalışsa da aslında Cumhuriyetçilerin önünü tıkadığı yardımların eleştirisini omuzlarından atmaya çalışıyor. ABD Ukrayna’ya vaat ettiği yardımı sağlayamazken, Ukrayna cephede de yönetimde de güç kaybediyor. Ne askerini finanse edebiliyor ne de cepheye silah tedarik edebiliyor. Ayrıca Kiev’in tek derdi Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’ndeki engeli de değil. ABD kasım ayında tarihinin en çekişmeli seçimlerinden birine sahne olacak. Anketler de Putin ile iyi ilişkisiyle bilinen ve ülkesinin kaynaklarının Ukrayna’dan ziyade göçmen akını nedeniyle güvenlik önlemlerine harcanmasını isteyen eski Başkanı Donald Trump’ın zaferini öngörüyor.
Avrupa Birliği’nin Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ı ikna etmesiyle göndereceği 50 milyar euroluk yardım da Kiev’in yarasını sarmaya yetmiyor. Çünkü cepheyi hesaba katmazsak sadece yeniden inşa süreci için bile Ukrayna’nın 486 milyar dolara ihtiyacı var. Ancak ne para ne motivasyon ne de inanç kalmış durumda. En büyük destekçisi olan Batı ülkelerinde Ukrayna’nın savaşı kazabileceğine inanan kişilerin oranı yalnızca yüzde 10.
Rusya tarafında da işler çok parlak mı diyecek olursanız, orası biraz muamma. Avdiyivka küçük bir kasaba ve Rusya’nın Bahmut “zaferinden” sonra yeni bir bölgeyi kontrol alması tam tamına 4 ayını aldı. Geçtiğimiz günlerde bu “zaferin” bilançosunu açıklayan blog yazarı ve Rus askeri, kendisini vurarak öldürdü. Zira zayiat açıklamaktan hoşlanmayan Rusya Savunma Bakanlığını kızdırmıştı. Andrey Morozov Avdiyivka zaferinin 16 bin Rus askerinin ölümüne neden olduğunu açıklamıştı. Bu sayılar doğrulanmadı, doğrulanacağa da benzemiyor.
Savaşın güncel haritası bize bir “kazanan” ya da “kaybeden” vermiyor. Ancak Rusya’nın 2014’teki savaştan sonra Ukrayna’nın doğusunda güçlü bir hat çizdiği aşikar. Kaldı ki Kremlin en başından beri savaş hedefini de Ukrayna’nın doğusuyla sınırlı tutuyordu. Savaş ekonomisi içinde olduğu açıklansa da yaptırımlardan dahi çok etkilenmeyen Rusya her ne kadar “müzakereye açığız” dese de bu savaşı daha uzatabilir gibi görünüyor.