Sudan ordusu, 17 aydır süren iç savaşın ardından Sudan’ın başkentine bugüne dek en yoğun saldırıyı düzenledi. Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (RSF) düzenlenen hava saldırısı, Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah Abdurrahman el Burhan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) hitabından hemen önce geldi.
Sudan ordusu, başkente yakın bölgelerin çoğundan RSF’ye karşı güçsüz durumdaydı. Tanıklar ordunun Hartum, Omdurman ve Bahri’yi birbirine bağlayan Nil Nehri üzerinde bir köprüden geçmeye çalışırken bölgenin yoğun bombardımana sahne olduğunu aktardı. Reuters’a konuşan bölge sakini Ahmed Abdalla “Ordu, Halfaya ve Şambat’ta ağır silahlar ve hava saldırılarıyla saldırdı. Patlamaların sesi çok yüksekti” dedi. Ordu, operasyonun ardından Hartum ve Bahri’ye geçebildiklerini aktardı fakat bağımsız kaynaklar tarafından henüz doğrulama gelmedi.
Ordu ve RSF: Sudan’da ne oluyor?
Sudan’da süren iç savaş Gazze ve Rusya-Ukrayna gündemleri yüzünden yeterince yer bulamıyor ama ülkede çok büyük bir insani kriz var. Sudan iç savaşı 150 bini aşkın insanın hayatına mal oldu, 10 milyon kişi yerinden edildi. The Economist Sudan iç savaşını dünyanın en büyük insani krizi ve jeopolitik bir saatli bomba olarak niteledi.
Savaşın belirleyicileri RSF ve Sudan Ordusu. Bu gruplar bildiğimiz diğer örnekler gibi ideolojik amaç uğruna ya da etnik kimlik sebebiyle savaşmıyor. Savaş devletin kontrolünü elde tutmak isteyen bir takım “para babaları” tarafından fonlanıyor.
RSF ve ordu darbeyle geldikten sonra yaklaşık 30 yıl iktidarda kalan eski cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in 2019’da devrilmesinin ardından iktidarı sivillerle paylaşmış, 2021’de sivil hükümete karşı birlikte darbe düzenlemişlerdi. Ordu ve RSF, RSF’nin orduya entegrasyonuna direnmesinin ardından iç savaş patlak vermişti. Tarafların dolaylı barış müzakerelerinde kabul edilmesi mümkün görünmeyen ön şartlar ileri sürmesi, taviz vermeye yanaşmamaları ve zıt pozisyonlarda olmaları nedeniyle tansiyon iyice yükselmişti.
Çatışmalar sürüyor
Sudan ordusu, bu yılın başlarında Omdurman kentinin bazı bölgelerini geri aldı. Ordu çoğunlukla topçu ateşi ve hava saldırılarıyla nispeten ilerlese de başkentin diğer bölgelerinde konuşlanmış RSF’yi tamamen püskürtmeyi başaramadı.
Son aylarda RSF Sudan’ın diğer bölgelerinde ilerlemeye devam etti ve bu çatışmalar sonucunda 10 milyondan fazla insan yerinden edildi, açlık ve kıtlık gibi sorunlar bir insani krizi tetikledi. Bu insani kriz dünya güçlerinin de odağına girdi ama çabalar karşılıksız kaldı. Ordu geçen ay İsviçre’de yapılması planlanan görüşmelere katılmayı reddetti. Bunu üzerine Batı Sudan’ın Kuzey Darfur eyaletinin başkenti El Fasher’in kontrolü için RSF ve ordu “birbirine girdi.” El Fasher, Darfur bölgesinde ordunun kontrolündeki “son kale” olarak biliniyor. Birleşmiş Milletler El Fasher’de yargısız infazlar, cinsel şiddet ve sivil kayıpların arttığını bildirdi. BM Güvenlik Konseyi ve 1.8 milyondan fazla kişinin yaşadığı El Fasher’deki kuşatmanın son bulmasını talep etti.
İnsani krizin boyutları
The Economist’in analizine göre ülkedeki çiftliklerin ve tarlaların çoğu yangınlar sebebiyle kullanılamaz hale geldi. Gıda krizi, insanları ağaçları ve yaprakları yemeye zorluyor, hastalıklar artıyor. Ülke temiz su, gıda, ilaç ve yakıt konusunda eş benzeri görülmemiş bir kıtlıkla baş etmeye çalışıyor. Kriz bu düzeyde sürerse 2027’ye kadar 6 ila 10 milyon insan açlık sebebiyle ölebilir.
İnsani krizden en çok etkilenenler dünyanın her yerinde olduğu gibi kadınlar ve çocuklar. Sudan’ın eğitim kurumları senelerdir işlevsiz. Neredeyse 19 milyon çocuk okullarına devam edemiyor. Paramiliter gruplar ve ordu, kontrol altına aldığı bölgelerde çok yaygın bir cinsel şiddet politikası güdüyor. İç savaş sırasında tecavüze ve cinsel istismara uğrayan kadınların sayısı on binleri aşmış durumda. BM temsilcisi Mona Rishmawi, cinsel saldırıların bir “savaş silahı” olarak kullanıldığını söylüyor. Savaş sebebiyle eşlerini kaybeden kadınlar göç etmeye zorlanıyor, göç yollarında saldırıya maruz bırakılıyor.
Sudan’daki çatışmalar sürerken bölgeye insani yardım ulaşması da oldukça zor. İnsanı yardım kuruluşları bölgeye insani yardım sağlamaya çalışsa da silahlı gruplar çoğu zaman su, gıda, kıyafet ya da ilaç gibi temel ihtyaçların bölgeye erişimini engelliyor, kimi zaman insani yardım envanterlerine el koyuyor.