‘Ellerimizde kan var’: Tel Aviv’de savaş karşıtı protesto
Down sendromlu ve otizmli Filistinli Muhammed evi basan İsrailli askerlerin köpeğinin saldırısına uğradı. Askerler "Tedavi edeceğiz" diye aileyle Muhammed'i birbirinden ayırdı. Aile eve döndüğünde Muhammed'in cesedini buldu
Gazze’deki savaş tüm Filistinliler için zor. Ama özellikle de kadın, çocuk ve hasta bireyler için. Çünkü İsrail’in saldırıları asker-sivil ayrımı yapmıyor. Dokuz aydır devam eden savaşta 38 bin Filistinli hayatını kaybetti. Bunlardan sayı olarak bahsedildiğinde arada bir fark yokmuş gibi görünüyor ancak her ölüm ayrı bir hayatın son bulması demek. Bugün savaş öncesinde bile zorlu bir hayat yaşayan 24 yaşındaki Muhammed Bhar’ın hikayesine odaklanacağız. Zira hem Down sendromlu hem de otizmli olan Muhammed, aylarca savaşın dehşetine uğradıktan sonra İsrailli askerlere ait bir köpeğin saldırısına uğrayarak ölüme terk edildi.
BBC International’ın haberine göre Muhammed savaş öncesinde zamanının büyük kısmını koltukta yatarak geçiriyordu. Bir şeye ihtiyacı varsa yeğeni yardım ediyordu. 70 yaşındaki annesi Nabila Bhar oğlunun durumunu şöyle anlatıyor: Nasıl yemek yiyeceğini, bir şeyler içeceğini bilmiyordu. Kıyafetlerini değiştirmeyi bilmiyordu. Altındaki bezi ben değiştirirdim. Yemeğini yediren bendim. Kendi başına hiçbir şey yapamıyordu.”
Savaş 27 Haziran’da Bhar ailesinin yaşadığı mahalleye girdi. Muhammed’in zaten küçük olan dünyası iyice küçüldü. Gazze’nin kuzeyindeki Şecaiye’nin diğer sakinleriyle birlikte mahalleyi boşaltmaları için İsrail ordusundan talimat geldi. Dul bir kadın olan Nabila, yaklaşık 15 kez tahliye edildiklerini anlatıyor. “Cibril’in evine gidiyorduk, orası da bombalanıyordu, Haydar Meydanı’na gidiyorduk orası da bombalanıyordu” diyen Nabila bir noktada yorulduklarını belirtiyor.
Çatışmalar iyice şiddetlenirken evini terk edemeyen aile, evin muhtelif yerlerine saklanıyordu. Evin en çok saklandıkları kısmı da banyoydu. “Yedi gün boyunca kuşatma altındaydık. Tanklar ve askerler evin her yerindeydi” diye anlatan Nabila “Muhammed de koltuğunda oturuyordu. Oradan başka yere kıpırdamak istemezdi” diye devam ediyor. Down sendromlu ve otizmli Muhammed için savaş yüksek perdeden şiddetli sesler demekti. Dışarıda neden savaşın devam ettiğini ona açıklamak mümkün değildi. Oğlunun paniğe kapılıp “Korkuyorum, korkuyorum” diye haykırdığını söyleyen Nabila “Otizmi her şeyi çok daha zorlaştırıyordu” diyor.
Ailenin anlattığına göre İsrailli askerler 3 Temmuz’da evlerine baskın düzenledi. Evlerine giren askerlerin yanında bir de özel eğitimli arama köpeği vardı. Bundan sonrasını direkt Nabila’nın ağzından dinleyelim:
“Askerlere Muhammed’in engelli olduğunu, merhamet etmelerini ve köpeği ondan uzaklaştırmalarını söyledim. Ama köpek ona saldırdı, önce göğsünü sonra da elini ısırdı. Muhammed konuşmuyordu, sadece mırıldanıyordu. Oğlumun yanına gitmek istiyordum ama yapamadım. Kimse yaklaşamadı yanına. ‘Yeter canım, yeter’ deyip köpeğin başını okşuyordu. Sonunda elini serbest bıraktı, köpek ise zaten kanayan kolunu parçalamaya başladı. O sırada askerler Muhammed’i başka bir odaya götürerek köpekten uzaklaştırdı.”
Nabila’ya göre askerler Muhammed’i götürdükleri odanın kapısını kilitlemişti. Bu yüzden annesi oğlunu göremiyordu. “Bize sessiz olmamızı söyleyip silahlarını üstümüze doğrulttular” diyen Nabila, askerlerin Muhammed’i tedavi etmesi için tabip subay getireceklerini söylediğini aktardı. Nabila doktorun gerçekten de geldiğini söylüyor. Askerler bu sırada aileye Muhammed’in iyi olduğunu söyleyip duruyordu.
Kaç saat olduğunu bilmiyorlar ama askerler bir süre sonra onlardan evi terk etmelerini istedi. Yanlarına Muhammed’i almalarına izin vermemişlerdi. Aile pes etmek istemedi. Muhammed’in iki erkek kardeşi, askerlere karşı çıktıktan sonra tutuklandı. Hâlâ hapisteler. Ailenin geri kalanıysa bombalanmış bir binaya sığınmış, savaşın bitmesini bekliyor.
Bir hafta sonra Muhammed’in kardeşi Cibril eve ailenin görmek istemeyeceği bir videoyla çıkageldi: Muhammed yerde kanlar içinde yatıyordu, koluna da muhtemelen kanın akmasını durdurmak için turnike yapılmıştı: “Kanamaya durdurmaya çalışmışlar. Ama hiç dikiş yapmadan, bakım yapmadan olduğu gibi bırakmışlar. En basit ilk yardım önlemlerini bile almamışlar. Biz Muhammed’i götürdüler sanıyorduk ama ordu meğer evde bırakmışlar ve kanamasıyla olduğu yerde kalmış.”
Muhammed’in ölümüne tam olarak neyin sebep olduğu belli değil. Bunu öğrenmek belki de hiç mümkün olmayacak. Cesedi morga ya da mezarlığa taşımak tehlikeli olduğundan aile onu evlerinin arkasındaki sokağa gömdüğünü söylüyor. Dolayısıyla ne otopsi yapıldı ne de ölüm belgesi verildi.
Aile şimdi soruşturma açılmasını talep ediyor. Ancak çatışmalar devam ediyor ve ölü sayıları giderek artıyor. İsrail ordusundan yetkililer, BBC International’ın sorusuna verdikleri yanıtta konuyu soruşturduklarını söyledi. Ancak olan oldu. Nabila “Gördüklerimi unutamayacağım. Her zaman gözümün önünde, bir an bile peşimi bırakmıyor. Muhammed’i ne İsrailli askerlerden ne de köpekten kurtarabildik” dedi.