Kadınlar Dünya Kupası’nda şok: Brezilya ve İtalya grup aşamasını geçemedi
Son iki yılda peynir fiyatlarında dört kata varan artışların tüketicinin alım gücünü azalttığını söyleyen TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar 'Alım gücünün azalması da merdiven altı tabir edilen tağşişli peynir üretimini tetikliyor' dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar artan peynir çeşitlerine ve düşen alım gücüne bağlı olarak taklit ve tağşişin boyutlarının da arttığına dikkat çekti. “Bu kadar fazla ürünün takibi ve denetlenmesi zor olurken son iki yılda peynir fiyatlarında dört kata varan artışlar görülmesi tüketicinin alım gücünü azaltıyor. Alım gücünün azalması da merdiven altı tabir edilen tağşişli peynir üretimini tetikliyor” diyen Bayraktar şöyle konuştu: “Haksız kazanç sağlamak ve birim maliyetleri düşürmek için peynir yapımında süt yağı haricinde yağ kullanımı, koyun ve keçi peynirine inek sütü karıştırılması, ürün yapısını sertleştirmek için nişasta kullanımı, küf ve maya oluşumunu engellemek amacıyla izin verilen miktardan fazla natamisin kullanımı gibi değişik yöntemlere başvuruluyor.”
Özellikle piyasada tost peyniri, üçgen peynir ve kahvaltılık peynir gibi eritme peynirlerin sorunu çok daha önemli hale getirdiğini söyleyen Bayraktar “Bu peynirler birçok peynir çeşidinin süt tozu ve tereyağı bazlı süt ürünlerinin ve homojenlik sağlayıcı kimyasal maddelerin karıştırılması ile yüksek sıcaklıklarda işlenerek elde edildiği için tağşişe en açık ürünler. Ne yazık ki tüketicimizin bütün tağşiş ve taklitleri fark etmesi de mümkün değil. Halk sağlığını tehdit eden bu konuda kontrol ve denetimlerin sıkılaştırılarak taklit ve tağşişe yeltenenlere müsaade edilmemesi gerekiyor. Tüketicilerimizin de ürünleri ambalajlı ve etiketli, güvendikleri markalardan alması yararlarına olacaktır” diye konuştu.
Dünyada yaklaşık 22 milyon ton peynir üretildiğini ve 39,3 milyar dolarlık ihracat yapıldığını belirten Bayraktar “Ülkemiz 723 bin ton üretimle dünyanın dokuzuncu, Avrupa Birliği ülkeleri arasında altıncı sırada yer alıyor. Dünya peynir üretiminde ABD 6,4 milyon ton ile ilk sırayı alırken onu 2,5 milyon tonla Almanya, 1,7 milyon tonla Fransa, 1,2 milyon tonla İtalya, 1,1 milyon tonla Rusya takip ediyor. Türkiye gerçekleştirdiği üretimle dünyanın en büyük peynir üreticilerindendir. Ülkemizin yöresel zenginliği peynirde çeşit sayısını artırıyor. Üretimi yapılan peynir çeşidinin 200’e ulaştığı biliniyor” dedi.
Türkiye’de tüketimi en yaygın peynirlerin beyaz peynir, deri peyniri ve kaşar peyniri olmakla birlikte yöresel peynir yönünden de ciddi bir çeşitlilik bulunduğunu söyleyen Bayraktar “Peynir ihracatımız 2022 yılında 203 milyon dolar olarak gerçekleşti. Fakat ülkemiz dünya peynir ihracatında hak ettiği konumda değil. Ülkemiz dünya peynir üretiminde dokuzuncu sırada yer almasına rağmen ihracatta 25. sırada. 2022 yılında ürettiğimiz toplam peynirin sadece yüzde 6,2’si ihraç edildi. 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde ise peynir ihracatımız 156 milyon dolar oldu. Bu rakamlar oldukça düşük” diye konuştu.
“Almanya 6,2, Hollanda 5,4, İtalya 4,6 milyar dolar ile dünyanın en büyük peynir ihracatçıları. Peynir ihracatının hak ettiğimiz değeri alması ve ihracatta daha iyi seviyelere ulaşmamız gerekiyor” diyen Bayraktar “Türkiye yaklaşık 133 ülkeye peynir ihraç ediyor. Ancak ihracatın yüzde 76,5’i sadece 10 ülkeye, yüzde 23,5’i ise 123 ülkeye yapılıyor. Peynir ihracatında birim fiyatları diğer ülkelere göre düşük. Türkiye bir kilo peyniri 4,18 dolara ihraç ederken İtalya iki kat, Fransa 1,4 kat, Hollanda ise 1,3 kat daha pahalı satıyor. Bu durum hedef pazarlara girmek kadar mevcut pazarlardaki payımızın da artırılması çalışmalarına yönelmek gerektiğini gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin çeşitli yörelerinde zengin bir peynir kültürü bulunduğunu belirten Bayraktar “Her çeşit peynirimizin kendine özgü üretim yöntemi, benzersiz bir lezzet profili var. Bu peynirlerden 40’ı coğrafi işaret alarak tescillenmiş, 18’i için de tescil başvurusu yapılmıştır. Ezine peynirimiz Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alan ilk Türk peyniri olmuştur. Ancak ülkemiz tüm bu zenginliğe rağmen dünya peynir ihracatından binde 5 oranında pay alıyor. Bu durum markalaşmanın ve tanıtımın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Ülkemizdeki peynir çeşitlerinin her biri AB tescili alabilecek kalitede. Amacımız bu lezzetleri dünya tüketicisiyle buluşturmak, Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçası olan bu peynirleri marka haline getirerek sınırlarımızın dışına çıkarmak olmalı” dedi.