Prof. Emre Alkin: Döviz kurlarının yükselmesinin nedeni ekonomik değil sosyopolitik
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 41.5 olarak açıkladı. Enflasyonun eylül ayında 40'lı rakamlara düşmesini beklediğini söyleyen Yılmaz tek haneli rakamları görme hedefinde çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ekonominin seyrine ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye ekonomisinin enflasyonla mücadele sürecine dair ipuçları veren Yılmaz yıl sonu için enflasyon beklentisini yüzde 41.5 olarak açıkladı.
Yılmaz Ankara Sanayi Odası (ASO) Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu’nda yaptığı konuşmada “Eylül ayı itibarıyla enflasyonun 50’nin altına düşmesini ve 40’lı rakamları göreceğimizi tahmin ediyoruz” dedi. Yıl sonu için öngördüğü yüzde 41,5’lik enflasyon oranı Merkez Bankası’nın tahmin aralığının üst bandına yakın bir beklenti olarak dikkat çekiyor.
Orta Vadeli Program’ın (OVP) önemine değinen Yılmaz programın yatırım ortamını güçlendirdiğini ve ekonomik öngörülebilirliği artırdığını vurguladı. OVP’nin önceki yıl ilan edilen programın devamı niteliğinde olduğunu belirten Yılmaz enflasyonu düşürme hedefini yine ön planda tuttuklarını söyledi. “Enflasyonu düşürmek temel hedefimiz” diyen Yılmaz büyümenin ve istihdamın da önemine dikkat çekti.
Yılmaz ‘Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinin başarıyla devam ettiğini’ ve son birkaç ayda enflasyonda önemli bir gerileme yaşandığını belirtti. Yüzde 75’lere kadar çıkan enflasyonun son aylarda 23.5 puan civarında bir düşüş yaşadığını açıkladı. Gelecek yıl için hedeflerinin enflasyonu yüzde 20’nin altına çekmek olduğunu söyleyen Yılmaz 2026 yılı itibariyle de tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşmayı planladıklarını belirtti:
“Sağlam bir zeminde enflasyonumuzu düşürme sürecini başlatmış durumdayız. Yüzde 75’lere kadar yükselmişti geçiş sürecinde enflasyonumuz. Dezenflasyonla birlikte hızlı bir geriye gidiş var. Son birkaç ayda 23.5 puan civarında bir düşüş söz konusu ve son geldiğimiz ağustos ayı enflasyonumuz 52’lere kadar gerilemiş durumda. Eylül ayı enflasyonuyla birlikte 50’nin altını, 40’lı rakamları göreceğimizi tahmin ediyoruz. Yıl sonu itibarıyla da yüzde 41.5 gibi bir beklentimiz var. Bu da Merkez Bankamızın tahmin aralığı bandı içinde kalan, üst banda yakın bir beklenti diye ifade edebilirim. Gelecek yıl ise hedefimiz yüzde 20’nin altına inmek. Bir sonraki yıl olan 2026’da ise tek haneli rakamlarla ülkemizi yeniden buluşturmak. Bunun programını yapmış durumdayız. Adım adım bunu hayata geçiriyoruz.”
Türkiye’nin büyüme oranlarıyla ilgili de bilgi veren Yılmaz ilk altı ayda yüzde 3.8 büyüme kaydedildiğini, bunun dünya ortalamasında oldukça iyi bir performans olduğunu savundu. Cari açığın da önemli bir iyileşme gösterdiğini belirten Yılmaz, geçen yıl cari açığın milli gelire oranının yüzde 6’lara çıktığını, bu yıl sonunda bunu 1.7’ye düşürmeyi hedeflediklerini açıkladı:
“Bütçe açığındaki bu olumlu gelişmenin yanı sıra cari açıkta da çok olumlu bir gelişme gördük. Geçen yıl bu zamanlar cari açığımız yüzde 6’lara yakın seviyedeydi. 60 milyar dolara yakın cari açığımız vardı. Yıl sonu itibarıyla bunu 45 milyar dolara düşürdük. Milli gelirin yüzde 4’üne düştü. Bugün geldiğimiz noktada, 12 aylık baktığınızda geriye dönük olumlu bir gelişme var burada. Yüzde 2’lere gelmiş durumdayız. Yıl sonu itibarıyla cari açığımızın milli gelire oranını 1.7 olarak tahmin ediyoruz.”
Türkiye’nin büyüme hızının tarihsel ortalamaların altında olmasına rağmen dünya ile kıyaslandığında ‘oldukça iyi bir performans sergilendiğini’ dile getiren Yılmaz AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 10’un üzerinde seyrettiğini, sonraki yıllarda AK Parti hükümetlerinin ortalama bütçe açığının ise ortalama yüzde 2.6 olduğunu söyledi.
Yılmaz ayrıca Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında da önemli bir düşüş yaşandığını belirterek bu mevduatların geçen yıl 125 milyar dolar seviyesine kadar yükseldiğini, bugün ise 50 milyar doların altına indiğini, bu gelişmelerin ülkenin risk primine olumlu yansıdığını ve CDS risk priminin geçen yıl 700 seviyelerine ulaştığını, bugün ise 260-270 seviyelerinde seyrettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gerektiğini ve (Avrupa Birliği’ni kastederek) bunun her iki taraf için de faydalı olacağını vurguladı. Ayrıca Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımlarda büyük bir artış sağladığını ve gelecek dönemde bu trendi sürdürmeyi hedeflediğini belirtti.
Yılmaz Türkiye’nin son 20 yılda 262 milyar dolar doğrudan yatırım çektiğini söyledi, bir önceki 20 yılda ise bu rakamın sadece 15 milyar dolar olduğunu savundu.