Amerikan borsalarında kritik hafta: 2001’dekine benzer bir çöküş kapıda mı?
Morris Chang küresel ekonomi için vazgeçilmez olan mikroçip şirketini kurmadan önce onlarca yıllık deneyime sahipti. Yıllar sonra ülkesine döndü ve pek bilinmeyen ancak çok önemli bir şirket kurdu. Diğer orta yaşlı girişimciler ondan ne öğrenebilir?
Dünyanın en değerli teknoloji şirketlerinin çoğu genç girişimciler tarafından yurt odalarında, evlerin garajlarında ve lokantalarda kurulduğu bilinir. Bill Gates Microsoft’u kurduğunda 19 yaşındaydı. Steve Jobs, Apple’ı 21 yaşında kurmuştu. Bugün ABD’nin en büyük piyasa değerine sahip iki şirketi olan Amazon ve Nvidia’nın kurucuları Jeff Bezos ve Jensen Huang girişimlerine başladığında 30 yaşındaydı.
Ancak The Wall Street Journal’ın haberine göre dünyanın en değerli şirketi olabilecek potansiyele sahip Taiwan Semiconductor Manufacturing Company’nin kurucusu Morris Chang şirketini diğer tekno girişimcilere göre çok daha ileri bir yaşta, tam 55 yaşındayken kurdu. Daha önce hiç bu kadar ‘yaşlı’ bir girişimci bu kadar değerli bir iş kurmamıştı.
Kısaca TSMC olarak bilinen Taiwan Semiconductor Manufacturing Company bilgisayar, telefon, arabalar, yapay zeka sistemleri ve günlük hayatımızın parçası haline gelen birçok cihaz için gerekli parçaları üreten bir çip üreticisi. Dünya ekonomisi için son derece kritik önemde bir şirketten söz ediyoruz. Üretimi biraz aksadığında bile bu aksaklık dalga dalga başka sektörlere yayılıyor, mesela otomobiller üretilemiyor vs.
Şirketin kurucusu Chang, çip işinde o kadar uzun bir kariyere sahipti ki 1985’te emekli olup hayatının geri kalanında briç oynasaydı bile alanında efsane olurdu. Bunun yerine kendini yeniden keşfetti. Sonra da sektöründe devrim yaptı.
Ama yaşına rağmen değil yaşı sayesinde başarılı oldu. Görünüşe göre işinde tecrübeli (‘yaşlı’ demekten kaçınmaya çalışıyoruz) girişimciler genç kuruculardan hem daha yaygın hem de daha üretken. Ve orta yaş girişimciliğinin şaşırtıcı faydalarını ABD’de 30 yıl çalıştıktan sonra Taiwan Semiconductor Manufacturing Company’i kurma tutkusuyla Tayvan’a taşınan Chang’den daha iyi kimse gösteremez.
Chang ABD’de yıllarca süren başarılı iş hayatının ardından Tayvan’a taşınma nedenini The Wall Street Journal muhabirine “Harika bir yarı iletken şirketi kurmak istiyordum” sözleriyle anlatmış.
Kurduğu şirket mevcut hiçbir yarı iletken şirketine benzemiyordu. Büyük olasılıkla her gün TSMC’nin ürettiği bir çipe sahip bir cihaz kullanıyoruz. Ancak TSMC bu çipleri tasarlamıyor veya satmıyor.
TSMC’den önce bu kulağa tamamen saçma gelirdi. O zamanlar şirketler ürettikleri çipleri kendileri tasarlıyorlardı. Chang’in büyük bir yarı iletken şirketi için radikal fikri yalnızca müşterilerinin tasarladığı çipleri üretecek bir şirketti.
TSMC kendi çiplerini tasarlamadığı ve satmadığı için müşterileriyle rekabet etmedi. Müşterileri üretim tesislerini ya da devrelerin silikon levhalar üzerine oyulduğu pahalı ve baş döndürücü derecede sofistike fabrikalarını işletmekle uğraşmak zorunda kalmadılar. Onlar için bu işi TSMC yaptı ve yapıyor.
Çip fabrikasının arkasındaki yenilikçi iş modeli sektörü dönüştürecek ve TSMC’yi küresel ekonomi için vazgeçilmez kılacaktı. Şimdi ise TSMC Amerikalıların en çok bağımlı olduğu ama hakkında en az bilgiye sahip bulundukları şirket.
Morris Chang da herkesçe bilinen bir isim değil, ama bilinmeyi hak ediyor. TSMC’nin kurucusu geçen 70 yıl boyunca çip sektörünü şekillendirdi ve bugün hala önemli rol oynuyor. Uzun ömrü onu dünyanın en hayati teknolojisinin geliştirilmesinden en çok sorumlu olan kişiler listesinin başına yerleştiriyor.”Çip Savaşı” kitabının yazarı Chris Miller “Hemen hiç kimse bu alanda bu kadar etkili olmamıştır” diyor.
Çiplere talep arttıkça ve ABD-Çin ilişkileri kötüleştikçe dünya TSMC’ye giderek daha fazla bağımlı hale geliyor ve Chang’in jeopolitik olarak savunmasız bir adada kurduğu bu şirketin geleceği hakkında pek çok soru var.
Bugün 92 yaşında olan Chang 2018 yılında TSMC’nin başkanlığından resmen emekli olmuş. TSMC için hazırladığı planı ancak kendi deneyimine ve uzmanlığına sahip birinin hayata geçirebileceğini belirterek “Bunu daha erken yapamazdım. Kimsenin daha erken yapabileceğini sanmıyorum. Çünkü ben ilktim” diyor.
Chang Çin anakarasında doğmuş ve ailesi savaşın parçaladığı ülkede oradan oraya savrulduğu için gezgin bir çocukluk geçirmiş. 1949’da ABD’ye kaçtığında ülke ona cennet gibi gelmiş ve ardından Amerikan vatandaşı olmuş.
Chang yazar -romancı, belki de gazeteci- olma hayaliyle büyümüş. Harvard Üniversitesi’nde İngiliz edebiyatı okumayı planlamış. Ancak birinci sınıftan sonra asıl istediğinin para kazanacağı bir iş olduğuna karar vermiş. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne (MIT) geçmiş. Makine mühendisliği okuyup yüksek lisans derecesi almış. Yeterlilik sınavında başarılı olamadığından doktora için MIT’de kalmak yerine yarı iletkenler alanında ilk işinde çalışmak üzere 1958’de Texas Instruments’a girmiş.
İlk nesil yarı iletken meraklılarından olduğu için zamanlaması kusursuz. Fabrikalardaki üretim hatlarında mümkün olan her türlü iyileştirmeyi yapabilen inatçı bir yönetici olarak ünlenmiş ve kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlamış.
Dallas’a taşındıktan üç yıl sonra şirket onu elektrik mühendisliği doktorası için Stanford Üniversitesi’ne göndermiş. Bu kez yeterlilik sınavında başarılı olmuş ve Dr. Chang olarak geri dönmüş. 1960’ların sonunda Texas Instruments’in (TI) entegre devre bölümünü yönetiyormuş ve çok geçmeden de tüm yarı iletken grubunun başına geçmiş.
Fazlasıyla işkolik olan Chang balayında bile satış görüşmeleri yapıyormuş ve kendisiyle aynı azmi paylaşmayanlara tahammülü yokmuş. TSMC bugünlerde de Arizona’da 40 milyar dolar yatırımla fabrika kurmak için kolları sıvadı. Ancak proje gecikmeler, aksaklıklar ve işgücü sıkıntısı nedeniyle sekteye uğradı. Chang TSMC’nin ABD’deki bazı genç çalışanlarının işe karşı anlamakta zorlandığı tutumları olduğunu söylüyor.
Gençlerin iş-yaşam dengesi hakkında konuştuklarından yakınıyor ve “Bu benim onların yaşındayken bile bilmediğim bir terim. İş-yaşam dengesi. Ben onların yaşındayken iş yoksa hayat da yoktu” diyor.
Chang, TI’da yönetici kademelerine tırmanmış, ancak üst düzey işlerin tercih edilmediğini görmüş. Yarı iletkenlere odaklanmasını istediği şirketin tüketici ürünleri satmaya devam etmekteki ısrarını görünce rahatsız olmuş.
“Ev bilgisayarları ve diğer şeyleri satmak istiyorlardı. Bu da ciddi bir dikkat dağınıklığı ve şirket kaynaklarının ciddi şekilde boşa harcanmasını getiriyordu” diye anımsıyor o günleri. 1983 yılında terfi ettirilmeyeceğini ve şirketinin gelecekte parlayacağına inandığı bir alana girmeyeceğini görünce de Texas Instruments’tan ayrılmış.
Hemen ardından elektronik üreticisi General Instrument tarafından başkan ve operasyondan sorumlu başkan yardımcısı olarak işe alınmış. Ancak kısa sürede bu tercihiyle büyük hata yaptığını fark edince, yalnızca bir yıl sonra hiç uyuşamadığını düşündüğü General Instrument ile ilişiğini kesmiş.
54 yaşındadır o sırada ve ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktur. Tekrar çalışmak istediğini biliyordur ve Tayvan çağırmasaydı kabul edebileceği girişim sermayesi teklifleri vardır. Ama daha iyi bir fırsat için bekleyebilir de.
Chang mali açıdan güvende olmasaydı Tayvan’a taşınma riskini almayacağını söylüyor. Aslında daha önce benzer bir durumda aynı riski alamamış.
O teklif de kendisine 1982 yılında gelmiş. Chang ülkenin savaş sonrası ekonomik kalkınmasını yönettiği ve ülkenin teknoloji endüstrisini harekete geçirdiği için ‘Tayvan Ekonomik Mucizesi”nin babası olarak tanınan K.T. Li’den cazip bir iş teklifi almış. Tayvan’ın önde gelen teknoloji enstitüsünün başkanı olması ve araştırmaları kâra dönüştürmesi isteniyormuş.
Chang, Texas Instruments’ta uzun süre kalmayacağını bilmesine rağmen hisse senedi opsiyonları henüz hak edilmediğinden Tayvan davetini geri çevirmiş. “Henüz finansal olarak güvende değildim. Hiçbir zaman büyük bir servetin peşinde olmadım. Sadece finansal güvence peşindeydim” diyerek anlatıyor teklifi kabul etmeme nedenini. 1980’lerin ortasında Chang’a göre mali güvence yılda net 200.000 dolara eşitmiş.
Li üç yıl sonra tekrar aradığında Chang’in durumu değişmişti. Birkaç milyon dolarlık hisse senedi opsiyonunu kullanmış ve kendi yaşam standartlarına göre finansal olarak güvende olmasına yetecek kadar faiz ödeyen vergisiz yerel yönetim tahvillerinden satın almıştı. Bu hedefine ulaştığında da başka bir hedefin peşinden gitmeye hazır hale gelmişti. Tayvan’a taşınmasını “kaderle randevusu” olarak tanımlasa da ilk başta TSMC ile ilgili hiçbir şey ne kaderinde ne de kafasında vardı.
Chang “Tayvan’ın bana büyük bir yarı iletken şirketi kurma şansı vereceğine dair hiçbir kesinlik yoktu, ancak bu olasılık vardı ve benim için tek olasılık buydu” diyor ve bu yüzden de Tayvan’a gittiğini söylüyor.
Kariyerinin çoğunu Teksas’ta geçirmiş ve Tayvan’da geçirdiği 15 yılın ardından ABD’de emekli olacağını düşünmüştü. Ancak bu neredeyse 40 yıl önceydi.
Kısa bir süre önce bir grup ekonomist orta yaşlı girişimcilerin gençlere göre daha başarılı olup olmadığını araştırdı. Nüfus Bürosu kayıtlarından ve Vergi İdaresi verilerinden ABD’de 2007-2014 yılları arasında şirket kuran 2,7 milyon girişimci tespit edip ardından da yaşlarına baktılar.
Bu girişimcilerin şirketlerini kurduklarında ortalama yaşları 41,9’du. En hızlı büyüyen şirketler için bu sayı 45’ti. Ekonomistler ayrıca 50 yaşındaki kurucuların 30 yaşındaki kuruculara göre büyük başarı elde etme olasılığının neredeyse iki kat daha fazla olduğunu, başarı şansı en düşük kurucuların ise 20’li yaşların başındakiler olduğunu belirledi. Elde edilen her kanıt onları mantığa aykırı gibi görünen bir sonuca götürdü ve bunun sonucunda da 2020 tarihli makalelerinde “Başarılı girişimcilerin genç değil orta yaşlı olduğunu” yazdılar.
Bu, çoğu insanın aklındaki start up kurucusu imajı değil. Akıllarına daha çok Steve Jobs’un garajda tamirat yapması ya da Mark Zuckerberg’in yurt odasında kod yazması geliyor.
Microsoft, Apple, Nvidia, Alphabet, Amazon ve Meta Platforms’un kurucuları 30 yaşında ya da daha gençti ve Silikon Vadisi’nin risk sermayedarları bir sonraki trilyon dolarlık şirketi kuracakları umuduyla yetenekli genç girişimcileri paraya boğuyordu. Genç girişimciler bol miktarda enerjiye, doymak bilmez bir hırsa ve köşelerden bakıp geleceği görebilecek vizyona sahipler. Genellikle sahip olmadıkları şeyler ise dikkatlerini dağıtacak ya da risk iştahlarını azaltacak konut ipotekleri (mortgage), aile yükümlülükleri ve diğer yetişkin sorumlulukları. Chang bilim ve teknik konular söz konusu olduğunda gençlerin daha yenilikçi olduğunu söylüyor.
Ancak iş dünyasında daha yaşlı olmak daha iyi. Çünkü 40’lı ve 50’li yaşlardaki girişimciler dünyayı değiştireceklerine ilişkin abartılı inanca sahip olmayabilirler, ancak bunu gerçekten nasıl yapabileceklerini bilecek deneyime sahip bulunuyorlar.
Bazılarının bir şirket kurabilmeleri için yıllarca uzmanlık eğitimi almaları gerekir. Örneğin biyoteknoloji alanında, kurucuların üniversite profesörü olma olasılığı üniversite terk olma olasılığından daha yüksektir. Diğerleri ise kariyerleri boyunca biriktirdikleri derslere ve bağlantılara ihtiyaç duyar.
Makalenin yazarlarından MIT Sloan School of Management profesörü Pierre Azoulay “Bazı fikirler vardır ki, ancak bir süre çalıştıktan ve gerçek bir iş sahibi olduktan sonra sahip olabilirsiniz” diyor ve devam ediyor: “Bunlar genellikle yirmili yaşlardaki gençlerin çözebileceği sorunlar değildir, çünkü bir çözüm hayal edebilmek için kurumsal bir müşterinin sorunlarıyla yakından ve kişisel olarak ilgilenmeniz gerekir.”
ABD’li şirketlerle ilgili çalışmada Tayvan’daki bir çip üreticisinin başarısını açıklamaya yardımcı olan bir bulgu daha vardı. Bu bulgu hem genelde hem de belirli bir endüstride daha önce çalışmış olmanın “çok daha yüksek bir başarı olasılığı” öngörmesiydi. Çalışmaya göre “sektör eşleşmesi ne kadar yakınsa başarı oranı da o kadar yüksek” oluyor.
Morris Chang hayatını değiştirip başka bir kıtaya taşınmaya karar verdiğinde sektöründe 30 yıllık deneyime sahipti. Yarı iletkenler hakkında dünyadaki hemen hemen herkesten ve kesinlikle Tayvan’daki herkesten daha fazla bilgi sahibiydi. Endüstriyel Teknoloji Araştırma Enstitüsü’ndeki işine başlar başlamaz Chang, K.T. Li’nin ofisine çağrıldı ve kendisine ikinci bir iş verildi. Chang “K.T. Li Tayvan’da bir yarı iletken şirketi kurmam gerektiğini düşünüyordu. TSMC’nin başlangıcı işte böyle oldu” diyor. TSMC’nin iş modelinin ne olması gerektiğini belirlemek için çalışmaya nasıl bir model olamayacağını anlayarak başladı.
“Bunun Texas Instruments ya da General Instrument’ta kurmak istediğim türden büyük bir şirket olamayacağına hemen karar verdim” diyor.
TI çip üretiminin her bölümüyle ilgileniyordu ama Teksas’ta işe yarayan şeyler Tayvan’da işe yaramıyordu. Yeni evinde harika bir şirket kurabilmesinin tek yolu ülkenin güçlü yönlerinden yararlanacak, güçsüzlüklerini ise önemsizleştirecek iş modeline sahip yeni bir tür şirket kurmaktı.
Kusursuz bir çip fabrikasının tohumları, General Instrument’ta geçirdiği sıkıntılı bir yıl sırasında Chang’i ziyaret eden yarı iletken girişimcisi Gordon Campbell tarafından zihnine ekilmişti. Campbell bir fabrika kurmanın, işletmenin zorluklarına ve verimsizliklerine aşinaydı. Yeni kurulan şirketlerin çip tasarlayıp üretimi dışarıya yaptırmalarının daha iyi olacağını düşünüyordu. İş dünyasındaki bazı kişiler için ise bu, olmayacak bir işti. Onlar “Gerçek adamların fabrikaları vardır” sözüne inanıyorlardı. Bir adam ise geleceğin fabrikasız olduğunu düşünüyordu.
Campbell 1984’ün sonlarında Chang ile konuştuğunda böyle düşünüyordu. Ve bir süre sonra Chang da onu gibi düşünmeye başladı. Fabrikası olmayan her şirketin işlerini yaptıracağı bir fabrika olmalıydı.
Kuruluşta Tayvan devleti yüzde 48 pay almış, sermayenin geri kalanı ise Hollandalı elektronik devi Philips ve Tayvan özel sektöründen gelmişti. Ancak Chang operasyonun arkasındaki itici güçtü. TSMC’yi böylesine alışılmadık bir iş modeli etrafında inşa etme içgörüsü onun deneyiminden, bağlantılarından ve uzmanlığından doğdu. Sektörünü, onu altüst edecek kadar derinden anlıyordu.
“TSMC bir iş modeli inovasyonuydu” diyor Chang. “Bu tür yenilikler için, daha ileri yaştaki insanların belki de daha genç yaştaki insanlardan daha kapasiteli olduğunu düşünüyorum.”
Chang TSMC’nin arkasındaki fikrin de uzun kariyeri boyunca geliştirdiği kişisel felsefenin bir sonucu olduğunu söylüyor: “Müşterilerimiz için bir ortak olmak”. TSMC, başarısının anahtarının her zaman müşterilerinin başarısına katkı sağlamak olduğunu belirtiyor ve 1987’deki bu kuruluş ilkesinin bugün de geçerli olduğunu vurguluyor.
TSMC’nin bugün yüzlerce müşterisi arasında Chang’in kurduğu şirketten daha değerli olan yalnızca Apple ve Nvidia var. TSMC net gelirinin dörtte birini Apple için iPhone’larda, iPad’lerde ve Mac bilgisayarlarda kullanılan çipin üretiminden elde ediyor. Nvidia genellikle bir çip üreticisi olarak adlandırılır, bu da ilginçtir, çünkü çip üretmez. Onun çiplerini de TSMC üretiyor…
TSMC bugün akıl almaz bir ölçekte çalışıyor. İlk Intel mikroişlemcisinde yaklaşık 2.000 transistör vardı, ancak en son Nvidia çipi 200 milyardan fazla transistöre sahip bulunuyor. Bir iPhone için tek bir çipin kopyalarını üretmek, bir TSMC fabrikasının birkaç ayda bir kentilyondan fazla transistör -yani bir milyon trilyon- üretmesini gerektiriyor. Miller, bir yıl içinde tüm yarı iletken endüstrisinin “diğer tüm şirketler tarafından, diğer tüm endüstrilerde, tüm insanlık tarihinde üretilen tüm mallarda kullanılanların toplam miktarından daha fazla transistör” ürettiğini yazıyor.
Çiplere duyulan açlık TSMC’yi her zamankinden daha değerli hale getirdi. Son beş yılda şirketin piyasa değeri neredeyse dört katına çıktı ve Chang’in şirketteki yüzde yarım hisseninin değeri yaklaşık 3,5 milyar dolar oldu.
“Tayvan’a geldiğimde kesinlikle para peşinde değildim” diyor Chang ve devam ediyor: “Aslına bakarsanız kurduğum şirketteki hissem çok küçüktü. Ancak makul ölçüde zengin oldum, çünkü küçük bir hisse yüzdesinin büyük bir rakamla çarpımı zenginlik anlamına geliyor.”
Tayvan’a taşındığı 1985 yılında Chang’a göre başarının en yüksek derecesi harika bir şirket kurmakmış. Daha düşük bir başarı derecesinin ise en azından hoşlandığı ve yapmak istediği bir şeyi yapmak olduğunu belirten Chang “Aklımdaki en yüksek başarı derecesine ulaştım” diyor.