Erdoğan endişesi: Almanya’da DAVA Partisi’ne ültimatom
Lafarge ve dört eski yöneticisi Suriye'deki iç savaş IŞİD’i finanse ettikleri gerekçesiyle Paris'te yargılanacak. Sekiz yıllık soruşturmadan sonra açılan davada şirketin ülkede ayakta kalabilmek için örgüte yüklü ödeme yaptığı iddia ediliyor.
Fransa’da dünyanın önde gelen çimento devlerinden Lafarge’ın dört eski yöneticisi Suriye’deki faaliyetleri nedeniyle IŞİD’i finanse etmek suçlamasıyla yargılanıyor. Davanın konusu şirketin Suriye’deki iç savaş sırasında güvenlik gerekçesiyle IŞİD ve diğer terör örgütlerine para aktardığına dair ciddi iddialar. Uzun süredir beklenen bu dava uluslararası ticaretin karanlık yüzünü ve büyük şirketlerin savaş bölgelerinde nasıl tavizler verebileceğini gözler önüne seriyor.
Bu dev dava sekiz yıllık kapsamlı bir soruşturmanın sonucunda Paris Temyiz Mahkemesi’nde açıldı. Lafarge ve dört eski yöneticisi Suriye’nin Halep’e bağlı Kobani’deki (Ayn el-Arab) çimento fabrikasının faaliyetlerini sürdürebilmek için IŞİD’e ve diğer radikal İslamcı örgüt El Nusra Cephesi’ne milyonlarca dolar aktarmakla suçlanıyor. Ayrıca Avrupa Birliği’nin (AB) bu örgütlere herhangi bir ticari veya finansal ilişkiyi yasaklayan ambargosunu da ihlal etmekle suçlanıyorlar.
Davanın sivil toplum tarafında ise yolsuzlukla mücadele eden Sherpa ve Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR) gibi kuruluşlar bulunuyor. Bu iki önemli kuruluş Lafarge’ın Suriye’deki yasadışı faaliyetleri hakkında yıllardır süren soruşturmada önemli bir rol oynadı. Şirketin çimento fabrikasını Suriye İç Savaşı sırasında bile açık tutma kararı alarak büyük bir insan hakları ihlaline karıştığını savunuyorlar.
Davanın detaylarına göre şirketin eski yöneticileri fabrikayı koruyabilmek adına terör örgütlerine yüklü miktarlarda para ödemeyi kabul etti. Güvenlikten sorumlu iki eski çalışan ve bir Suriyeli iş insanı da bu süreçte rol oynayan kişiler arasında yer alıyor ve aynı suçlamalarla yargılanıyorlar.
Lafarge’ın bu kararları savaşın ortasında işçi güvenliği ve kârlılığı dengelemeye çalışırken ahlaki sorumluluklarını göz ardı ettiği yönünde ağır eleştiriler aldı. Davanın sonucu sadece Lafarge için değil, çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren diğer büyük şirketler için de emsal teşkil edebilecek nitelikte.
Sivil toplum kuruluşları nihayet bu aşamaya gelinmiş olmasından memnuniyet duyduklarını dile getirirken, bu davanın büyük şirketlerin savaş ve kaos ortamında hesap verebilir olmaları gerektiğini bir kez daha hatırlattığını vurguluyorlar.