‘Süper faiz’ dönemi: Hazine yüzde 42’nin üzerinde faizle borçlandı
Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, pozitif yönlü yavaş bir düzelme trendi içinde olduklarını belirterek, 'Ancak enflasyon hâlâ en büyük zorluk. Bankacılığın sermaye kârlılığı enflasyonun altında kalmaya devam edecek' dedi.
Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, pozitif yönlü yavaş bir düzelme trendi içinde olduklarını belirterek, “Ancak hâlâ ciddi bir yolumuz var. Enflasyon, politika faizi ve kredi-mevduat faizleri arasında sağlıklı bir ilişki oluştu. Faizlerde sadeleştik. Finansmana erişim pozitif bir gelişim içerisinde. Enflasyon hâlâ en büyük zorluk. Bankacılığın sermaye kârlılığı enflasyonun altında kalmaya devam edecek” dedi.
Baştuğ, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA’ya yaptığı açıklamada, küresel tarafta, yükselen enflasyonla birlikte bir süre önce merkez bankalarının sıkılaşma döngüsüne girdiğini, sıkılaşan para politikalarının küresel ekonomide yavaşlamaya neden olduğunu, emtia fiyatlarındaki gerileme ve genişlemeci maliye politikalarının aktiviteyi desteklediğini söyledi.
Küresel ekonomik büyüme öngörülerinin 2023 için yüzde 3 olduğunu, 2024’te de benzer bir seviye beklediklerini ifade eden Baştuğ, özellikle son dönemde enflasyon ve beklentilerdeki olumlu seyir nedeniyle piyasaların, ABD Merkezi Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) gelecek yıl ikinci çeyrek itibarıyla faiz indirimlerine başlayabileceğini fiyatladığını, bu durumun, küresel risk iştahını canlı tuttuğunu ancak oynaklığa da sebep olduğunu anlattı.
Baştuğ, “Öte yandan, resesyon ve finansal istikrara dair jeopolitik belirsizlikler ve Çin ekonomisindeki sert iniş ihtimali karşımıza çıkabilecek riskler olarak görünüyor” dedi. Recep Baştuğ, 2023’te Türkiye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genel olarak 2023 yılını iki döneme ayırabiliriz. Mayıs 2023 seçimleri öncesi büyümenin daha çok önceliklendirildiği bir dönem olurken, seçim sonrasında enflasyonla mücadele odağı arttı. Ekonomide para politikası kademeli olarak normalleşmeye başladı. Faizlerin artışı ve seçici kredi politikaları burada enflasyon ve cari açık üzerindeki talep sebepli baskıyı azaltmayı amaçlıyor. Aynı zamanda bu süreç makro-ihtiyati politikalarla da desteklenmeye devam ediyor, bu da öngörülebilirliği artırıyor. Biz bu geçişi pozitif ve doğru buluyoruz, normalleşme süreci tüm taraflarca titizlikle yönetiliyor. Son dönemde atılan adımlarla TL getiri eğrisinde fiyatlamanın doğru zemine geldiğini görüyoruz. Özellikle ülkeye sermaye girişini desteklemek adına bu önemli bir adım.”
Baştuğ, içinde oldukları enflasyon sarmalının sürdürülebilir büyüme üzerindeki en büyük engellerden olduğunu belirterek, öngörülebilirliğin artabilmesinin ancak düşük enflasyonla mümkün olduğunu vurguladı. Bankacılığın yüksek enflasyondan en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğini, karlılık enflasyonun altında kaldığı sürece sektörün sermaye erimesiyle karşı karşıya kaldığını dile getiren Baştuğ, şöyle konuştu:
“Piyasa faizlerinin yeniden birbiriyle uyumlu seviyelere geldiğini görüyoruz. Sektör ana bankacılık faaliyet alanlarına daha fazla odaklanabiliyor. Ancak hâlâ sektörün odak alanlarını yasal düzenlemeler belirliyor. Seçici kredi politikaları ile sektörün büyüme alanlarına yön veriliyor. Özellikle kur korumalı mevduattan (KKM) çıkış kapsamında getirilen hedefler sektörün ana gündemi olmaya devam ediyor. Hedeflere ulaşmak için hızla artan mevduat faizlerine, artan zorunlu karşılık oranları da eşlik edince sektör fonlama maliyetlerini yönetmekte oldukça zorlanıyor. Ekonomi yönetiminin kararlılığı, bu politikalardan yeterli sonuç alınana kadar devam edeceğini gösteriyor. Bu sürecin sonunda ekonomideki belli zorluklar rayına oturdukça artık atılan adımlarda bir miktar sektörü rahatlatıcı konuların da ele alınmasını bekliyoruz. Bu konuda zaten ekonomi yönetimiyle tam bir uyum ve işbirliği içinde çalışıyoruz. Biz de sektör olarak, güçlü sermaye yapımızla bu döngüden de başarılı bir şekilde çıkacağız ve ana faaliyet alanlarımıza odaklanabileceğiz.”
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, 2024’ün, bu yılın etkilerini yaşamaya devam ettikleri ancak pek çok göstergede dengelenmeleri gördükleri bir yıl olmasını beklediklerini söyledi. En büyük zorluğun hâlâ enflasyon olduğunu vurgulayan Baştuğ, son dönemde parasal sıkılaşma ile burada beklentilerin daha gerçekçi bir zemine oturduğunu gördüklerini bildirdi. Baştuğ “Ancak, ekonomi yönetiminin vurguladığı gibi, bu bir süreç. Bu sebeple dengelenmeyi görünceye dek yüksek faiz ortamının içinde kalacağız. Yılın ilk yarısında enflasyonun tepe noktasını görüp ardından gerilemesini bekliyoruz. Yıl sonu beklentimiz yüzde 45 seviyelerinde. Bu yıl hem merkezi bütçede hem cari denge tarafında ikiz açık deneyimledik” diye konuştu.
Talepteki yavaşlama sebebiyle 2024’te cari açığın bir miktar dengelenmesini beklediklerini ifade eden Baştuğ, maliye politikasının seyrinin de bundan sonra enflasyonla mücadele için kritik önem kazandığını söyledi.
Seçim dönemi sonrası mali disiplinin sıkılaştırıldığını ancak OVP’de de belirtildiği üzere deprem bölgesi yatırımlarının burada önemli bir unsur olduğunu kaydeden Baştuğ, şöyle devam etti:
“Özellikle merkezi bütçe/GSYH oranına baktığımızda dengelenmeyi daha çok 2025’te bekliyoruz. Büyümede ise geçtiğimiz yıllara göre daha temkinli bir seyir bekliyoruz. Enflasyonda beklenen düşüş, iç ve dış talebin olumlu katkısı ile 2024 için yüzde 3,5 seviyelerinde sürdürülebilir bir görünüm öngörüyoruz. Piyasa fiyatlamaları ve reyting kuruluşlarının son değerlendirmeleri, daha olumlu bir yolda olduğumuzu teyit ediyor. Türkiye’nin 5 yıllık risk primi seviyesi son durumda 300’e kadar inmiş durumda. Faizlerin enflasyonla uyumlu olması sonucunda TL varlıklara talebin artacağı bir dönemi bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde göstergelerdeki normalleşmenin sürmesiyle daha öngörülebilir ve istikrarlı bir makro ve yatırım ortamı tesis edilmesi imkanı bulabileceğiz.”
Recep Baştuğ, 2023 yılında da bankacılık sektörünün rotasını ve ajandasını ekonomik gelişmeler ve makro-ihtiyati önlemlerin belirlediğini, ülke ekonomisindeki kırılganlıklarla mücadelede en kilit rollerden birini bankacılık sektörünün üstlendiğini belirterek, “En başta yüksek enflasyon olmak üzere makro ortamın sektördeki pek çok dinamiği değiştirdiği zorlu bir dönemdi. Sıklıkla değişen yasal düzenlemeler ve bunların bilançolara etkileri gündemimizi belirledi. Özellikle yılın ilk yarısında kredi faizlerindeki sınırlamalar ve hızla artan fonlama maliyetleriyle kredi-mevduat makasında negatif bir görünümle yüzleştik” şeklinde konuştu. Pozitif yönlü yavaş bir düzelme trendi içinde olduklarını kaydeden Baştuğ, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ancak hâlâ ciddi bir yolumuz var. Enflasyon, politika faizi ve kredi-mevduat faizleri arasında sağlıklı bir ilişki oluştu. Faizlerde sadeleştik. Finansmana erişim pozitif bir gelişim içerisinde. Bundan sonrasında sektörün ana faaliyet alanına odaklanması ve sürdürülebilir büyümeye desteğini sürdürmesi oldukça kritik. Kredilerdeki yavaşlama trendi ile birlikte artan TL mevduat odağıyla sektörün TL kredi-mevduat oranı uzun yıllar sonra yüzde 100’ün oldukça altında seyrediyor. KKM, yıl boyu sektörün en büyük gündemi olmaya devam etti. Son dönemde KKM’den çıkış kapsamında gelen regülasyonlar ile sektör odağını dönüşüm hedeflerine çevirmiş durumda. Ağustos sonu 127 milyar dolar olan KKM hacmi, 94 milyar dolara geriledi. Kârlılık tarafında ise sektörün sermaye karlılığı, enflasyonun altında seyretmeye devam etti. Enflasyona endeksli tahvil gelirleri sektörün marjlarını desteklese de çekirdek faiz marjlarında ciddi daralma gördük. Son dönemde artırılan zorunlu karşılık oranlarının bankalara çok yüksek maliyetler getirmesi ise bilanço üzerindeki bir diğer yük ve zorluk oldu. Kârlılığın baskılandığı, bankaların ağır yükler taşımak zorunda kaldığı böyle bir yılda sermaye yönetimi açısından da kritik bir dönemden geçiyoruz. Sektörün sermaye yapısının ve sermaye yeterlilik oranlarının hala çok iyi seviyelerde olduğunu düşünüyoruz.”
Garanti BBVA Genel Müdürü, para politikasındaki sıkılaşma ile enflasyon, politika faizi ve kredi-mevduat faizleri arasında sağlıklı bir ilişki oluştuğuna değinerek, piyasanın kendi fiyatlama dengesini artık bulabildiğini, bunun da kredi faizlerinin yükselmesine ve talepte bir düşüşe neden olduğunu söyledi.
Seçici kredi politikaları kapsamında kredilerdeki sınırlamaların halen devam ettiğini, bunların büyüme oranlarına yansıdığını dile getiren Baştuğ, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu nedenlerle yılın ilk yarısında gördüğümüz hızlı kredi büyümesi trendi, ikinci yarıda yerini daha durgun ve temkinli bir görünüme bıraktı. Yıllık bazda TL kredi büyümesi, yüzde 57 ile enflasyonun altında kaldı. Kredi büyümesine temel katkı özellikle yılın ilk yarısında kredi kartı alacaklarından geldi. Son verilere göre, burada yıllık büyüme kart dahil yüzde 166 (kart hariç yüzde 43). TL tüzel tarafta yıllık büyüme yüzde 47 seviyesinde ve trende bakınca son aylarda özel bankalarda ivmelenme görüyoruz. Burada seçici kredi büyümesini teşvik eden, yatırıma ve ihracata yönelik kredilerin canlandırılması için önemli bir ajanda olduğunu biliyoruz. Bankacılık sektörü burada üzerine düşeni yapmaya devam edecektir.”
Baştuğ, mevduat faizlerinin, sıkı para politikası ve yasal düzenlemelerin standart mevduata dönüşüm hedefleriyle artış seyrini koruduğunu kaydederek, “Yakın zamanda politika faizinde gelinecek zirve seviyeyle beraber mevduat faizlerinde de zirveyi göreceğimizi düşünüyorum.” diye konuştu.
Recep Baştuğ, ekonomi politikaları normalleştirilirken, parasal aktarım mekanizmasının daha sağlıklı işleyebilmesi için KKM’nin zaman içinde kademeli olarak azaltılmasının hedeflendiğini, bu yönde atılan adımlarla KKM’de hızlı bir erimenin başladığını bildirdi. Baştuğ, “33 milyar dolarlık azalmayla sektördeki hacim 94 milyar dolara indi. TL vadeli mevduat içindeki payı da yüzde 55’ten yüzde 38’e kadar geriledi. KKM ürününü ikiye ayırırsak TL kaynaklı tarafın dönüşümü çok daha hızlı gerçekleşiyor. Burada yüzde 50 olan dönüşüm hedefimizin üstünde bir hızla ilerliyoruz. Buradaki bakiyenin çok büyük bir oranını 2024’ün ilk yarısında dönüştürmüş olacağız. Yılın geri kalanında da muhtemelen bu bakiyenin bitmeye çok yaklaştığını göreceğiz” diye konuştu.
Döviz dönüşümlü KKM’de ilk zamanlara göre çok daha fazla ivme kazanıldığını aktaran Baştuğ, 2024 yılında bu konunun büyük ihtimalle çözüme kavuşmuş olacağını ümit ettiklerini söyledi.
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, 2024’te 4 temel konunun sektörün gidişatına yön vermesini beklediklerini belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı:
2024’te sektör, ekonomi yönetiminin belirleyeceği yasal düzenlemelerin gereksinimlerini yerine getirmeye çalışacak. Burada yine bilançoların gelişimi makro politikalara uyumlu olacak. Beklentimiz, reel anlamda daralan, enflasyonun altında gelişen bir kredi büyümesi. Ekonomi yönetiminin, enflasyon ve cari açığı gözeterek kredilerde seçici büyüme yaklaşımının sürdüreceğini düşünüyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönemde bireysel tarafta daha kısıtlı bir büyüme olurken, tüzel kredilerin özellikle ihracat ve yatırım odağıyla daha hızlı büyüyeceğini düşünüyoruz. Bir diğer kritik konu, fonlama maliyeti yönetimi. Artan zorunlu karşılık oranları ve KKM dönüşüm hedeflerinin getirdiği yükleri de düşündüğümüzde, fonlama maliyetini doğru yönetmek sektörün en önemli gündemlerinden biri olacak.”
Baştuğ, bilanço gücünü korumanın en önemli bileşenlerinden birisinin aktif kalite olduğunu belirterek, “Son yıllarda sektör bu açıdan oldukça iyi bir dönem geçirdi. Önümüzdeki dönemde sıkılaşan para politikasının da etkisiyle sektörün takipteki alacaklarında bir miktar artış göreceğiz. Burada ilk etki, kredi kartı ve bireysel krediler üzerinde görünecek. Ancak sektör ihtiyatlı bir yaklaşımla bu ortama kendini önceden hazırlamıştı. Ayrılan yüksek karşılıklar sayesinde sektörün bilançosu oldukça sağlam ve bu döneme hazır” şeklinde konuştu. Gelecek dönemde sektörün sermaye odağını etkin bir şekilde sürdürmesinin çok kritik olduğunu dile getiren Baştuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüksek enflasyon ortamında sektörün kârında nominal olarak artış görsek de aslında sermayeler eriyor. Ülkemizde 2024 ile beraber bankacılık sektörünün enflasyon muhasebesine geçişinin zaruri olduğunu düşünüyoruz. Bankacılığın sermaye kârlılığı enflasyonun altında kalmaya devam edecek. Sektör negatif marj ortamından kurtulmaya çalışacak. Faaliyet giderlerinin etkin yönetimi her zamankinden daha önemli hale gelecek. Geçmiş dönemde ölçüsüz dağıtılan maaş promosyon bedellerinin bilançolardaki etkisini görmeye başlayacağız.”