Enflasyon bilançolarını şişirince KOBİ’likten çıkan şirketlere yeni ayar
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, ekonominin düze çıkması için enflasyonun düşürülmesi gerektiğine dikkat çekerek, 'Enflasyon nasıl düşer? Belki biraz canımızı yakacak ama halkımızın acı reçete diye adlandırdığı maliyetlere katlanarak' dedi.
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, ekonominin düze çıkması için enflasyonun düşürülmesi gerektiğini belirterek, bunun da biraz can yakacağını söyledi. Hamburg’da gazetecilerle düzenlediği sohbet toplantısında yurt dışı yatırımda ilk önce portföy yatırımcısının ülkeye girdiğini, bunun arkasından uzun dönemli yatırımcının geldiğini belirten Ateş, şunları söyledi:
“O da kapıda bekliyor. Neyi bekliyor? Bu stabil ekonominin kararlı bir şekilde sürdürülüp sürdürülemeyeceğine bakıyor. Bu ekonomi nasıl düze çıkar? Enflasyonu düşürerek. Enflasyon nasıl düşer? Belki biraz canımızı yakacak ama halkımızın acı reçete diye adlandırdığı maliyetlere katlanarak. Acı reçeteden kastımız ne? 3 tane faktör var; irat geliri elde edenler, sermaye ve iş gücü. Şimdi normalde evde bir hastalık var, bir sıkıntı var veya baba borç aldı, ödeyemiyor. Herkes buna bir katkıda bulunacak. Kimin ne ölçüde katkıda bulunacağı o ülkenin şartlarına, kanunlarına bağlı.”
Bir soru üzerine, krizin hasarsız, hiçbir sektöre, hiçbir şahsa dokunmadan atlatılamayacağını vurgulayan Ateş, “Biz şu anda en büyük acıyı çektik mi?” sorusuna da “Hayır bu süreç henüz başladı” yanıtını verdi. Sermayenin ithal edilmesi gerektiğini de vurgulayan Ateş, bir soru üzerine, şunları kaydetti:
“Eğer kararlı bir şekilde bu acı reçeteyi içmeye devam edersek, evet, ekonominin büyümesi azalır. Ancak biz bu enflasyon belasından kurtulmadığımız müddetçe ne yaparsak yapalım boşuna. Benim beklentim, 2024’ün sonuna doğru faiz indirimlerinin başlayacağı ve 2025 genelinde de enflasyonun düşüşüne paralel devam edeceği yönünde. Sonuç olarak alınan mali tedbirler ve yapısal reformlar da çok önemli. Bu, yurt dışından gelecek yatırım açısından da önem arz ediyor.”
Ateş sinek öldürmektense bataklığı kurutmak gerektiğini ifade ederek, “Bataklık ne? Enflasyon. Enflasyonu kurutmadan bunun ötesine geçmemize imkan yok” dedi. Yeni vergi yasasının beklendiğini aktaran Ateş, kurumlar ve gelir gibi ana vergilerde artış beklemediğini söyledi. Ateş, “Acı reçeteyi kime verirsen ‘Almayayım’ der. Bankacılık sektörü, kamu sektörü, özel sektör ve hane halkı fedakarlık yapmadan enflasyona karşı başarı sağlanamaz. Enflasyon dediğiniz olay fırsatçılık, stokçuluk olayıdır. Bir sürü insanının hatta dar gelirlinin hakkının yenilmesi olayıdır” şeklinde konuştu.
Her iktidarın istihdam ve büyümeyi istediğine dikkat çeken Ateş, Türkiye’de işsizliğin yüzde 8’lere kadar düştüğünü, enflasyonist olmayan, büyümeye dönük; kaynakların verimli taraflara akılcı dağılımına geri dönüldüğünü kaydetti.
Sermaye denildiğinde iş dünyası ve bankacılık sektörünün olduğunu, bankacılık sektöründen çok ciddi bir destek istendiğini ve bu desteğin otomatik olarak verildiğini ifade eden Ateş, “Son zorunlu karşılık kararıyla yarım yılda bizim bankanın aldığı etki 4,5 milyar TL. Bu tutarı yıllıklandırırsak 9 milyar TL’ye tekabül eder. Bizim sektör payımızın yüzde 6 olduğu düşünülürse sadece bu kararların sektörün tamamına yansımasını hesaplayabilirsiniz” dedi.
Ziraat Bankası’nın teşvikli kredileri hariç tutulduğunda bugün tarım sektörünün finansmanında en büyük banka olduklarını belirten Ateş, “Seçil Erzan olayından sonra bankanın imajı, yani para yatırma meselesinde güven kaybı oldu mu?” sorusu üzerine, 2023 sonu itibarıyla 40 milyar dolarlık bilançoları, 25 milyar dolarlık mevduatları, 20 milyar dolarlık kredileri, 4 milyar dolarlık öz varlıkları ve 1 milyar dolarlık kârları olduğunu söyledi. Avusturya, Almanya ve Moskova’da faaliyet gösterdiklerini, çok sayıda iştirakleri olduğunu anlatan Ateş, Türkiye’nin önemli altyapı projelerinin de finansmanını sağladıklarını söyledi. Kısacası, o tarihten sonra (7 Nisan’dan sonra) mevduatımız hem hacim hem müşteri olarak arttı. Bilançomuzdan da görüleceği üzere pazar payımızda da önemli büyüme kaydettik” dedi.
Turizm sektörünü önceliklendiren bir banka olduklarını ifade eden Ateş, turizm kredileri 3,3 milyar dolardan şu anda 2,5 milyar dolara inmesine karşın halen yüzde 17 pazar payı ile yine birinci banka konumunda olduklarını belirtti. Türkiye’de varlık fiyatlarının çok yükseldiğini belirten Ateş, “Turizm sektörü, bizim seçtiğimiz ana sektörlerden enerji gibi, çok iyi gitti. 8 tane ana sektörümüz var; turizm, gemicilik, yurt dışı müteahhitlik, belediyeler, kamu finansmanı, eğitim, sağlık, tarım. Spor kredilerinde son yeniden yapılandırmayla aslında bir çıkış planı yaptık. Spordaki misyonumuzu büyük ölçüde tamamladığımızı düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Hakan Ateş seçim sonrası başka bir Türkiye olduğunu ifade ederek, son makro verileri de paylaştı:
“Ülkeye güveni tesis etmek için o ülkenin parasının değerli olması lazım. Parasının değerli olması için de kasada yeterli paranız olması lazım. Yerel seçim sonrasında Merkez Bankası rezervlerinin 80 milyar dolar arttığını görüyoruz. Böylelikle swap hariç rezervlerimiz eksi 65 milyar dolardan artı 12 milyar doların üzerine çıktı. Dolayısıyla enflasyonda mücadele edebilir noktaya geldik. Bunda tabii ki yüksek faiz verilmesinin de etkisi var. Politika faizinin yüzde 50’lere gelmesi ve bunun TL açısından bir cazibe yaratması, dövizden TL’ye dönüşü güçlendirdi. Kur korumalı mevduat (KKM), tepe seviyeleri olan 127 milyar dolardan, 60 milyar dolar seviyesine gerilemiş durumda. Toplam rezervlerimiz 150 milyar dolara ulaştı, 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 275 civarına geriledi.”