Kuyumcular ve mücevher ihracatçıları işlenmemiş altın ithalatına gelen kotadan sonra iç piyasada yükselen fiyatlara, düşen rekabet gücüne ve zora giren ihracata çözüm yolları bulmak için Hazine ve Merkez Bankası'nın kapısını çaldı.
Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB) Başkanı) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Üyesi Burak Yakın ile kuyumculuk sektörünün temsilcileri işlenmemiş altına kota getirilmesinden, AB üyeleri ve Serbest Ticaret Anlaşması bulunmayan ülkelerden gerçekleştirilen bitmiş ürün ithalatından ek vergi alınmaya başlaması sonrası piyasada ortaya çıkan bozulmayı ve ihracat üzerindeki olumsuz etkilerini anlatmak için Ankara’da Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan ile bir araya geldiler.
MİB’den yapılan açıklamaya göre, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Çelik, hükümet olarak makro dengeleri tesis etmekle işe başladıklarını ve önlemlerin reel sektör üzerindeki yan etkilerini titizlikle takip edip gerekli önlemleri alarak ilgili sektörlerin ihracattaki rekabetçi güçlerini geliştirmek istediklerini söyledi. TCMB Başkanı Erkan da, “2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini oluşturmak için Enflasyon Raporu toplantımızda kamuoyuyla paylaştığımız yol haritamızı kademeli ve kararlı adımlarla uygulamaya devam ediyoruz” dedi.
Toplantıda cari açığa büyük katkısı olan işlenmemiş altın ithalatına kota getirilmesinden sonra iç piyasadaki fiyatlarla dünya fiyatları arasında önemli fark oluştuğunu söyleyen kuyumculuk sektörünün temsilcileri bunun da ihracatı olumsuz etkilemeye başladığının altını çizdiler.
Olumsuz gelişmeler, söylentisi temmuz sonunda çıkan ve 8 Ağustos’ta Borsa İstanbul AŞ Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası Operasyon Direktörlüğü’nün sayılı yazısıyla bazı haller dışında kıymetli madenler aracı kuruluşlarına üye bazında aylık kota uygulaması getirilmesiyle başladı. Edinilen bilgiye göre bu kapsamda 12 ton kota belirlendi. Dağıtım yapılırken kimi üyelere aylık yalnızca 25 kg, kimilerine ise aylık bir tonun üzerinde ithalat hakkı tanındı. Kime ne kadar ithalat hakkı tanındığı ise ‘devlet sırrı’ gibi saklanıyor. Kotaların her ay yeniden belirleneceği ve bu uygulamanın ise 2024 sonuna kadar devam edeceği öğrenildi.
Türkiye’nin kuyum ve mücevher ihracatının hayli ilginç bir yolculuğu var. 2002-2003 yılları arasında dünya pazarından alınan yüzde yarımlık pay 2004 yılında Mücevher İhracatçıları Birliği’nin kurulmasıyla 2020’li yıllarda dünya pazarından yüzde 10 pay alır hale geldi. İzlenen uzun vadeli strateji sayesinde dünya pazarından yüzde 10 pay alınmasının ötesinde turizm ihracatından ve Laleli ihracatından da senede ortalama 4- 5 milyar dolar civarında gelir elde eden toplamda 15 milyar dolar ihracat yapan ve üreten bir sektör haline geldi. Bugün itibarıyla Türkiye’de dünya pazarından (Turizm ve Laleli ihracatı hariç) yüzde 10 pay alan başka bir sektör bulunmuyor.
Türkiye’de işlenmemiş altın ithalatı mücevher ihracatçısının altın ihtiyacının karşılanması ve yatırım amaçlı olarak yapılıyor. Türkiye’nin önemli mücevher ihracatçısı şirketlerinden birinin adının açıklanmasını istemeyen yönetim kurulu başkanı son 20 yıllık grafiklere bakıldığında ihracatçının aldığı altının, ihracatın artışına paralel bir seyir izlediğini belirterek şunları söylüyor:
“Bu da 2020’li yıllarda 6-7 milyar dolardır. Altın ithalatında bu rakamın üstündeki bütün artışlar Türkiye ekonomisinin dalgalanmasına göre değişiklik göstermektedir ve bu artışlarda hiç bir şekilde ihracatçının payı yoktur.
2022 ortası ve 2023 yılının başından itibaren Türkiye’deki ekonomik gelişmeler hane halkını tekrar altına yönlendirmiş ve ithalat artmaya başlamıştır. Ancak alınan bütün önlemler bu halkın altına yönlenmesini engelleyemediği gibi mücevher ihracatçısının altına dünya piyasalarına göre ancak 2000-3000 dolar farkla ulaşmasına neden olmuştur.”
Aynı kaynak sektörün bu nedenle şu anda hem pazar hem müşteri kaybetme aşamasında olduğunu söylüyor. Alınan makro kararların ithalatı engelleyemediği gibi ihracata çok büyük darbe vurduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor:
“Zira hane halkının altın fiyatındaki köpükten yani iç piyasa ile dış piyasa arasında fiyat farkından hiç haberi ve bilgisi yoktur. Ancak ihracatçı müşterileriyle yaptığı fiyatlandırmalar da uluslararası rakamları yakalayamadığı için müşterilerini İtalya ve Çin’e kaptırmaktadır. Altın ithalatında kısıtlama, ihracatı bitirmesinin yanı sıra 10-15 aracı kurumun ihya olmasına ve servet transferine sebep olmaktadır.”.
Aynı kaynağa göre sorunun çözümü zor değil. Mücevher ihracatçısının yaptığı ihracat karşılığında getirdiği döviz belgeleriyle bankalardan ons + 3 puanla altına ulaşması sağlanması durumunda sıkıntının ortadan kalkacağını söyleyen kaynak “Bankalara verilecek bir talimatla sorun hemen çözülebilir. Nasıl yapılan ihracatın yüzde kırkını bankalara bozdurma zorunluğu geldiyse aynı şekilde altına da ihracatçı altını da bankalardan alabilmelidir. Aksi taktirde 20 senelik bir sektöre bitirirsiniz.” diyor.
Hane halkının altına ulaşmasının engellenmesi için özellikle gram altın ve Sarrafiye’ye yüzde 20 ek vergi getirilmesi durumunda hane halkının altına ulaşamayacağını söyleyen mücevher ihracatçısı şunları söylüyor:
“Bu durumda ya dövize ya borsaya ya faize yönelecektir 15 milyar dolara yakın dolaylı dolaysız ihracat yapan bir sektörün büyümesine de destek vermiş olacaksınız.
Ayrıca sayın Hazine ve Maliye Bakanımızın ağzından ihracatınızı DIR (Dahilde İşleme Rejimi) ile yapmaya çalışın diye cümleler duyuyoruz. Bu mümkün değil zira bir çok ülke bu sistemi uygulamıyor ve bazı müşterilerde uygulamak istemiyor veya bilmiyor. Ne yapacağız müşterilere zorla dikte mi edeceğiz?”