Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan doğrudan vergilerde artış sinyali
Geçen yılki OVP’de yazanların hiçbirinin gerçekleşmediğini ve bu sene yeni bir OVP açıklandığını görüyoruz. Ancak bu seneki OVP’nin “dilek ve temenniler metni” niteliğinden kurtulamadığı çok açık. Bu durum da OVP’de yazanların gerçekleştirilebilmesi ile ilgili kuşku yaratıyor.
Geçtiğimiz günlerde herkesin merakla beklediği üzere 2024-2026 Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Gerçekte OVP, ekonomik, sosyal ve çevresel hedefleri belirleyen ve bu hedeflere ulaşmak için izlenecek politikaları ortaya koyan üç yıllık bir program. Yani 3 yıl boyunca yapacaklarınızı ve hedeflerinizi ortaya koyarsınız ve bunları 3 yıllık zaman periyodunda gerçekleştirirsiniz. Bizdeki uygulamada dinamik bir yapı arz ettiği ve 3 yıllık perspektife sahip olduğu söylenen programın yıllık uygulamaların sonuçları ve genel şartlardaki değişmeler dikkate alınarak her yıl yenilendiği söyleniyor. Bir yıllık süreçte yaşanan gelişmeler çerçevesinde bazı revizeler yapılması doğal. Ancak her yıl programın sil baştan yapılacak şekilde değiştirilmesi programların ne derece ciddiyetle hazırlandığı konusunda soru işaretleri oluşturmakta. Her yıl hazırlanan program tahminlerinin ve hedeflerinin daha ilk yıldan hiçbirinin tutmamasının her yıl ciddi değişikliklere uğramasının başka açıklaması yok.
Geçen yıl açıklanan OVP üzerine geçen yıl yazmış olduğum yazımın başlığı “Yeni Orta Vadeli Program: Dilek ve temenniler metni” idi. Bu sene baktığımda geçen yılki OVP’de yazanların hiçbirinin gerçekleşmediğini ve bu sene yeni bir OVP açıklandığını görüyoruz. Ancak bu seneki OVP’nin içerik olarak değişmekle birlikte geçen yılki başlığımda yer alan “dilek ve temenniler metni” niteliğinden kurtulamadığı çok açık. Bu durum da OVP’de yazanların gerçekleştirilebilmesi ile ilgili kuşku yaratıyor. Her zamanki gibi pek çok yeni husus ve hedef metne girmekle birlikte bunların gerçekleştirilmesine yönelik somut hiçbir şey metinde yer alıyor, dolayısıyla yazılanlar havada kalıyor. Bunun yanında makroekonomik göstergelere ilişkin tahmin ve hedeflerde birbiriyle çelişen hususlar bulunuyor. Bu seneki OVP’de yer alan bazı tahminler aşağıda yer alıyor:
Sonuçta yeni OVP’ye göre 3 yıllık süreçte enflasyon düşecek, büyüme tempo kaybetmeden devam edecek, işsizlik azalacak, bütçe açığı ve cari işlemler açığı düşecek. Yani her şey güllük gülistanlık olacak. Bu yönüyle metin, hazırlayanların temennilerini içeren bir pembe tablo metni görünümünde. Çünkü iktisat teorisinde bunların hepsinin aynı anda gerçekleştirilmesi mümkün değil. Sizin öncelikli bir alanınız olur ve o alanda hedefe ulaşmak üzere diğer makroekonomik göstergelerden bazılarında tavizde bulunursunuz.
Örneğin, enflasyonu düşürmek istiyorsanız belirli bir süre büyümeden tavizde bulunmanız gerekir. Bizim OVP hem enflasyonu ciddi ölçüde düşürüyor hem de büyümenin aynı tempoda devam edeceğini öngörüyor. Aynı şekilde kurda 2024’te önemli artış öngörülürken enflasyon ciddi şekilde düşecek görünüyor. Bunlar nasıl olacak?
Yine büyüme aynı tempoda devam ederken cari işlemler açığının azaltılması nasıl sağlanacak? Büyüme devam ederken bütçe açığında da iyileşme sağlanacak görünüyor. Yine faiz oranları yüksek seyrederken bütçe açıkları nasıl azaltılacak? Programda kamuda tasarruf amaçlı sadece göstermelik taşıt kullanımıyla ilgili bazı havada kalan ifadeler dışında ne yapılacağı ile ilgili hiçbir şey yer almıyor. Kamuda ciddi bir tasarruf niyetinin olmadığı ve israfın devam edeceği açık olduğuna göre vergilerde ciddi bir artış öngörülüyor. Nitekim özellikle 2024 yılında vergi gelirlerindeki artış oranı hedefi çok yüksek.
Programda belirtilmemekle birlikte muhtemelen öngörülen durum, ciddi bir yurt dışı sermaye akışı olacağı şeklinde. Burada da örneğin Dünya Bankası’nın açıkladığı Türkiye’ye ayrılacak fonun ciddi miktarda artırılması gibi hususlara güveniliyor. Ancak unutulmamalıdır ki, Dünya Bankası kredilerinde olduğu gibi, gelecek sermaye belirli koşullarda gelecek ve o koşulların sağlanıp sağlanmadığına bakılacak. Bu çerçevede hep belirttiğimiz üzere yabancı sermayenin gelme koşullarından olan hukuka güven ve şeffaflık konularında hiçbir adım atılmıyor ve OVP’de bu konuların adı bile geçmiyor. Dolayısıyla program hedeflerinin bu şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacak yüksek miktarlı yabancı sermaye girişi beklentisi sadece hayal.
Bir diğer konu ise OVP’ye yerel seçimlerin etkisinin ne olacağı? Genelde beklenen yerel seçimlere kadar durumun idare edilip seçim sonrası çok daha sıkı önlemlerin alınacağı şeklinde. Genel kanı bu olmakla birlikte geçmişteki örnekleri de göz önüne alarak tam tersi bir durumla karşılaşma olasılığımız da az değil. Yani seçime kadar ülkede ekonomik değişim gerçekleşiyormuş gibi gösterip, seçim sonrası tekrar “nas”lı günlere dönme olasılığımız unutulmamalı.
Sonuç olarak; artık tutmayan yıllık programlar haline gelen OVP’nin, konulan hedeflerin gerçekleştirilebilirliği düşünüldüğünde yine dikkate alınacak tarafı bulunmuyor. Dolayısıyla da ülkedeki kurumlarımızın OVP’den daha çok kendi yaptıkları değerlendirmeler ve beklentileriyle geleceğe hazırlanmaları doğru olacak.