Kapasite kullanım oranı geriledi ama reel kesimin geleceğe güveni var
Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, Kurumlar Vergisi istisnalarının azaltılıp bir 'asgari kurumlar vergisi' geleceğini, arazi ve bina kazançları için 'rant vergisi' üzerinde çalışıldığını söyledi. Şimşek, 'Doları biz almasak 20'li liralara düşer' dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, seçimden önce söylentilerin artması üzerine ‘Yeni vergi yok’ demişti ama dün TRTHaber’de katıldığı programda biri sadece şirketleri, diğeri ise hem şirketleri hem bireyleri ilgilendiren iki yeni vergi düzenlemesinden söz etti. Şimşek, halen ülkemizde yüzde 25 oranında uygulanan Kurumlar Vergisi için istisnaların gözden geçirileceğini ve bir de ‘Asgari Kurumlar Vergisi’ uygulanacağını söyledi. Şimşek’in ‘üzerinde çalışıldığını’ söylediği ikinci vergi ise Türkiye’de uzun yıllardır tartışılan ‘rant vergisi.’ Şimşek, ‘Arsa ve gayrı menkulden elde edilen gelirlerle ilgili de çalışmamız var’ dedi.
Türkiye’de şirket kârları üzerinden alınan Kurumlar Vergisi’nin oranı zaman zaman değiştiriliyor. Örneğin bu yıl şirketler yüzde 25, banka ve finans kurumları ise yüzde 30 vergi ödeyecek, halen de ödüyorlar zaten. Ancak bazı sektörler ve bazı bölgeler için ciddi vergi teşvikleri var, bu da pek çok şirketin bu teşviklerden yararlanarak daha düşük kurumlar vergisi ödemesine, hatta bazı durumlarda hiç ödememesine neden oluyor.
2020 yılında Amerika’da Joe Biden’ın Başkan olmasının ardından onun Hazine Bakanı Janet Yellen, küresel bir minimum (asgari) kurumlar vergisi uygulanması gerektiğini öne sürdü. Şirketlerin merkezlerini ‘vergi cenneti’ ülkelere taşımasını istemeyen pek çok ülke bu öneriye sıvak baktı ve kısa süre içinde yüzde 15’lik bir minimum kurumlar vergisi uygulaması başladı. OECD ülkeleri bu oranı uyguluyor. İsteyen ülke dilerse daha yüksek vergi de koyabiliyor şirketlere ama en düşük oran bu oluyor.
Türkiye zaten Kurumlar Vergisi oranı bu rakamın üzerinde olduğu için değişiklikten etkilenmedi, bu yeni uygulama için bir şey yapması gerekmedi. Ama küresel düzeyde yaşanan ‘vergi cenneti’ ülkelere kaçış eğilimi, Türkiye’de yurt içinde yaşanabiliyor. Kalkınmada öncelikli illere giden veya üretimini bu şehirlere taşıyan şirketler burada çok daha düşük kurumlar vergisine tabi oluyor.
Mehmet Şimşek’in söylediği, şirketlerin nereye giderse gitsinler, hangi teşviklerden yararlanırlarsa yararlansınlar bir minimum vergi oranının altına düşemeyecekleri anlamına geliyor.
Bakan Şimşek “Teşvik uzun döneme yayılacak, herkes bu yükü kaldırabileceği oranda taşımak durumunda. Vergide adaleti sağlamaya yönelik ciddi çaba içindeyiz. Arsa ve gayrimenkulden elde edilen gelirlerle ilgili de çalışmamız var” diyor.
Mehmet Şimşek’in sözünü ettiği ikinci vergi, Türkiye’nin 10 yıldan uzun süredir tartıştığı ‘rant vergisi.’
Mevcut kuralda herhangi bir gayri menkulü satın aldıktan sonra en az 5 yıl elinizde tutarsanız, daha sonra yaptığınız satışta elde ettiğiniz gelir ne olursa olsun bu farktan ötürü gelir vergisi ödemiyorsunuz. Yani tarla statüsündeyken örneğin metrekaresini 1 liradan aldığınız bir arsa 5 yıl sonra imara açılır, siz de bunun üstüne apartman dikip dairelerin metrekaresini 1000 liradan satsanız bile arada elde ettiğiniz 999 liralık rantın vergisini ödemiyorsunuz.
Şimşek’in ucunu gösterdiği yeni vergi düzenlemesinde aslında bu kuralın değişmesi beklenmiyor. 5 yıl yeterli bir bekleme süresi. Ancak, özellikle müteahhit kazançlarının sınırlanması ve vergilendirilmesi için geçmişte Ali Babacan’ın Başbakan Yardımcılığı döneminde hazırlanan bir vergi yasa taslağı vardı. Bu taslak o zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından engellenmişti.
Şimdi Şimşek bu eski taslağı yeniden hayata geçirmek istiyor ve bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ikna etmiş olabilir.
Bakan Şimşek temmuz ayında sona erecek kira sınırlamasına ilişkin olarak da “Devam etmesi için sebep görmüyorum. Etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde yapılan bir çalışma yok. Zaten bir süreliğine o düzenleme yapılmıştı. Çok büyük ihtimalle devam etmez diye düşünüyorum. Piyasada fiyatlara müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyorum” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in açıklamasında öne çıkan konular şunlar:
– Net ihracatın etkisi ekonomide olumluya dönmeye başladı. Yani büyümede kompozisyon değişiyor, büyümede bir dengelenme var. Bu da beraberinde ortaya çıkan dengesizlikleri gideriyor. En önemli dengesizliklerden bir tanesi cari açık. Geçen sene mayıs ayında 57 milyar dolar civarındaydı. Büyük bir açık. Bu sene bu açık mayıs ayı itibariyle 30 milyar doların altına düşmüş olacak.
– 12 yıl sonra Fitch Türkiye’nin kredi notunu artırdı. S&P 11 yıl sonra artırdı. Artırmakla kalmadılar görünümümüz pozitif, program çalışmaya devam ederse biz notu tekrar artıracağız şeklinde pozitif görünümde duruyorlar.
– Kamuda tasarruf paketi açıkladık. Onu güçlü bir şekilde uygulayacağız. En önemli konu verimliliği artıracak, Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak, yapısal reformları hızlandıracağız. Dolayısıyla iki kanaldan para politikasına dezenflasyon için destek vereceğiz. Bir, bütçe disiplini üzerinden destek vereceğiz. İki, reformları hızlandırarak verimlilik artışı üzerinden destek vereceğiz.
– Şuna inanıyorum ki programı güçlendirdikçe de çok daha iyi sonuçlar alacağız. Aslında başladık biz programı güçlendirmeye. Tasarruf paketini açıklamamız bunun bir ayağı. Ama daha birçok önümüzdeki dönemde programı güçlendirecek ilave adımlar atacağız. Bunlar bir kısmı kamu maliyesi ayağında, bir kısmı yapısal dönüşüm ayağında olacak.
– Şunun altını çizmek istiyorum, geçen sene çok büyük bir deprem felaketi yaşadık. Bu felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirdik. Bu çerçevede baktığınız zaman deprem hariç bütçe açığına bir baksınlar. Son 20 yılda bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2,4. Geçen sene deprem harcamaları hariç bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1,6. Dolayısıyla deprem hariç bütçede çok ciddi bir disiplin var, çok ciddi bir sıkılaşma var.
– Fakat deprem nedeniyle tabii ki açık büyümüş. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Ama bu sene çok büyük ihtimalle biz bütçe açığını hedeflediğimizin çok altında bir noktada harcama disipliniyle, harcama kesintileriyle biz geçen sene ki açığın altında bir açıkla kapatacağız. Maliye politikası ayağında dezenflasyona güçlü destek verdik.
-Öncelikle geçen sene başlangıç noktası bir dezenflasyon programı için elverişli değildi. Şubatta deprem oluyor enkazın temizlenmesi yazı buluyor. İnşaat malzemeleri fiyatları, işçilik gibi konular geçen sene yaz aylarında muazzam bir artışa geçtik. Bu sene baz etkisi nedeniyle öyle bir şey öngörmüyoruz.
-Reel sektöre kaynak akışı durmasın, bütün kaynaklar Hazine’ye verilmesin noktasına gelmeyelim diye geçen sene tedbir aldık. KDV’yi artırdık, akaryakıtta ÖTV’yi artırdık. Neden? Deprem yaralarını sarmak için. Bunlar bu sene yapılmayacak. Gelir politikaları geçen sene daha gevşekti bu sene daha destekleyici hale gelecek.
-Kur 2021’de 18’e kadar çıkıyor. 2023’ün ilk çeyreğinin sonuna kadar aynı yerde kalıyor. O dönemde ciddi enflasyon var. Kuru serbest bırakınca kur üzerinden de enflasyonist baskı oluştu.
-Deprem, kur etkisi, vergi etkisi, beklenti kanalı üzerinden bütün bunları düşündüğümüz zaman son 1 yılda enflasyon ciddi bir şekilde yükselişe geçti. Bu sene o faktörlerin hiçbirisi yok.
-Biz piyasadan döviz almasak lira belki 20’li rakamlara kadar, 30’un altına düşerdi. Son 1.5 ay içinde Merkez Banka’mız döviz biriktirmeseydi. Büyük ihtimalle liranın bırakın değer kaybetmesini nominal değer kazanacaktır.
– Biz bir takım istisna ve muafiyetler hariç KDV’de artış öngörmüyoruz dedik. Bu sene geçen sene gibi vergi artışı olmayacak.
– 12 aylık enflasyon beklentisi 33 civarına indi. 24 aylıkta yüzde 22 civarına indi. Enflasyon beklentilerinde eskisi kadar kötüleşme yok, iyileşme var.
– Merkez Bankası mayıs ayında enflasyon zirveyi bulacak dedi. Yüzde 75-76 civarında zirveye çıkacak. Ondan sonra hızlı bir düşüşe geçecek. Yıl sonu hedefimiz yüzde 38.
-Yaz aylarında sadece baz etkisiyle değil, sadece kur destekleyici olduğu için değil. Sadece şartlar daha elverişli olduğu için değil, para politikası, maliye politikası daha sıkı olduğu için, gelirler politikası daha sıkı olacağı için üç politika sıkılaşırken enflasyonun düşmemesi mümkün değil.
-Bir sonraki sene tek haneye düşürmek için ne gerekiyorsa geri adım atmayacağız. Biz bu enflasyonu düşürene kadar bize durmak yok.
– Aşırı oynaklılara zemin hazırlamak istemedik. Önümüzdeki dönemde değerlendireceğiz, başlangıçta tek yönlü olmak üzere bir yıl sonrasını önceliklendirerek bir adım atacağız.