Mahfi Eğilmez: Türkiye’nin kredi risk primi tehlikeli eşikte dolaşıyor
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) yönetimi 'kriz yönetimi' diye tanımladıkları et fiyatlarındaki durumu Et ve Süt Kurumu yöneticileriyle görüştü. Açıklamada et fiyatlarındaki artışın 2-3 sene daha süreceği belirtildi.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) yönetimi, son zamanlarda artışı durdurulamayan et fiyatları konusunda Et ve Süt Kurumu (ESK) Genel Müdürü Mustafa Kayhan ile yaklaşık 2 saatlik bir görüşme gerçekleştirdi. TÜSEDAD tarafından görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, “Üretici temsilcisi olarak aklımızdaki soruları kendisine yönelttik ve aldığımız cevapların özetini siz üreticilerimiz ile paylaşıyoruz” denildi. Anaç hayvanların kesilmesi ve dengeleri bozan ithalatların sektörü bugüne ve bu duruma getirdiği ifade edilen açıklamada, “Yaklaşık 90 milyon nüfusu beslemekle sorumlu olan üreticilerin çıkarlarına ters düşen popülist siyasi hamleler yapmanın ne kadar yanlış olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Bundan sonra et fiyatları enflasyon oranında artmaya devam eder. Kimse bu denklemin önünde duramaz. En iyi şartlarda 2-3 yıl içinde arz talep dengelenir ve alım gücüne göre daha uygun fiyattan et yeriz. O zamana kadar et cep yakmaya devam eder” denildi. Açıklamada görüşmelerde ortaya çıkan şu notlara yer verildi:
-Kesim fiyatları yükselecek diye besiciler hayvanlarını ellerinde tutuyorlar. Sosyal medya paylaşımları bu konuda çok etkili. Bu paylaşımlar her zaman vardı ancak aynı zamanda kırsalda bulunan küçük işletmelerin sayısı ciddi anlamda azalmasına karşın büyüklerin pazarda toplamdaki payı artmış. Bu fiyat konusunda bir kısır döngü oluşturuyor. Tabii pahalılığın özünde piyasada üretimin azalmış olması yatıyor. 2015 yılında körüklenen kontrolsüz hayvan ithalatı, içeride üreticinin zarar etmesine sebep verdi ve kırsaldaki üretim rekabet edemeyince yerli üretici üretimden çıktı.
-Gelinen noktada küçük aile işletmelerinin azaldığı ve tarımla uğraşan insanların bir daha üretime geri dönmek istemediğine dikkat çekilen açıklamada, “Bunun bir ispatı; 2009 yılında dahi, doğu illerimizden batıya et gönderilirken şimdi doğuda üretim o denli azaldı ki gelinen noktada doğu illerimize et yolluyoruz. O yıllardan beri TÜSEDAD, sürekli bu tehlikeye parmak basmış bir örgüt olarak hep siyasi algılandı. Ancak zaman bizim ne demek istediğimizi ispatladı. Ülkemiz için verilen hatalı ithalat kararlarının ne denli büyük bir tehdit olduğuna bugün hep beraber tanıklık ediyoruz.
Süt fiyatlarının mevcut gelişmelerde kilit rol oynadığının altı çizilen açıklamada, süt fiyatlarının gıda enflasyonunu kontrol altına alma amacı ile baskılanmasının sonucunun bugün et krizine dönüştüğü kaydediliyor.
“Şimdi kriz yönetimi yapıyoruz” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“ESK bu anlamda doğru hamleler yapıyor. Öncelikle ESK’nin 4 doların altında bir fiyata aldığı hayvanı piyasada 6 dolara satıyor olmasının nedenlerinin doğru algılanması gerekli. Şöyle ki, ithalatın iç piyasadaki üreticileri mağdur etmemesi çok önemli. İthal hayvanı cazip kılmak yerine yerli hayvan alımını teşvik eden bir fiyatlandırma yapıldı. Bunu çok yerinde bulduğumuzu belirtmek isteriz. Sayın genel müdür, ‘İçeride maliyeti düşüremediğimiz için dışarıdan aldığımız hayvanın fiyatını iç piyasa bedeline yaklaştırmamız gerekiyor. İç piyasa fiyatı arttığı zaman bu 6 dolar/kg fiyatı da artırılacak. Bu sabit bir fiyat değil. Özetle, iç piyasada üretimin teşvik edilip açığın dışarıdan karşılanmasına gayret ediliyor.”
Açıklamada ESK üzerinde büyük bir baskı olduğu da savunularak, “İthalat lobileri özel şirketlerin bu ithalatı yapmaları için mücadele içindeler. Sebebi büyük rant. Ancak ESK kendisi ithalatı devam ettirmek için mücadele verdi ve büyük oranda başardı. Yaşanan gecikmeler spekülasyona sebep verdi ancak Brezilya ile 70 bin, Uruguay ile 170 binlik anlaşmalar yapıldı. Önümüzdeki ay Brezilya ile ikinci etap anlaşması yapılacak. Alımların hepsi toptan yapılmıyor, etap etap yapılmaya devam ediliyor. Kalkan her geminin taşıdığı hayvan miktarına göre sıradaki üreticilere mesaj yollanıyor. Gemi yüklemesi sonrası üreticiye parasını yatırması için bilgi gidiyor. Özetle; anlık olarak mayıs sonuna kadar hedeflenen 600 bin başın 150 bini teslim edilmiş olacak. Kalanı yıl sonuna kadar tamamlanacak deniyor. ESK bugüne kadar sürecin uzamasının bir sebebinin ise yapılan anlaşmalar ve karantina süreleri olduğunu beyan ediyor. 21 gün karantina + 20 gün nakliye +15 gün alım süresi. Bu plana göre, Nisan 15 ve sonrası 70 binlik transferler başlıyor. Bu konuda gördüğümüz bir eksiklik ise üreticiye talep edilen miktarın ancak %5 – %10’luk kısmının veriliyor olması. Bu tatmin edici olmamakla birlikte ek lojistik maliyetlere sebep veriyor” ifadelerine yer verildi.
Süt fiyatının, maliyet artı refah payı olarak açıklanmasının şart olduğu bildiren TÜSEDAD, maliyet hesaplarının her ay internet sitesinde yayınlandığını hatırlattı. Vergi usul kanunu esasları ve işletme ekonomisi doğruları ışığında yapılan hesapların ne eksik ne fazla bir işlem içermemesine rağmen, bazı kesimler tarafından “kasten yüksek gösterilmiş” algısı yaratıldığı vurgulanan açıklamada, “Derneğimiz asla böyle bir yanıltıcı bilgiyi kamuoyuna sunmaz. Türkiye’de üretim yapmanın maliyeti birçok ülkeden fazladır. Yedirdiğimiz yemlerin yaklaşık %50’si ithaldir. Yanlış süt fiyatları sebebi ile damızlık hayvanlarımız da ithal edilmek zorunda. Bu durumu değiştirmek mümkün, ancak ilim ve fen ışığında adım atmak koşulu ile. Üreticinin eline geçen süt fiyatı, verimli üretimi teşvik etmeli ve üretim planlaması çerçevesinde yapılmalıdır. Yeni üreticileri yaratmak yerine mevcut üreticilerin ekonomik ölçeğe getirilmesi ve verimliliğin teşvik edilmesi tek çözümdür. Bu anlamda bakanlığımızın çalışmalarını yakından takip ediyoruz ve planlarının bir an önce uygulamaya geçmesini umuyoruz” ifadelerine yer verildi.