ABD’de dikenli tel kaosu: 25 Cumhuriyetçi eyaletten Biden’a karşı ortak bildiri
100 milyon nüfuslu Vietnam, yaşadığı korkunç savaşlara rağmen jeopolitik önemiyle kendisini Çin ve ABD'nin ortasında konumlandırarak her iki süper gücün de ilgisini çekmeyi başardı. Bugünlerde herkes Vietnam'ın dostu olmak istiyor peki neden?
100 milyon nüfuslu Vietnam, yaşadığı korkunç savaşlara rağmen kendisini Çin ve ABD’nin ortasında konumlandırarak her iki süper gücün de ilgisini çekmeyi başardı. 1975’e kadar süren savaşla 600 bin Amerikan askerinin kanlarıyla sulanan ülke, ardından Kamboçya’yla girdiği savaşta Çin ile kapışmasının olumsuz etkilerini de üzerinden atmış görünüyor. Vietnam, 2023 yılında hem ABD Başkanı Joe Biden’ı hem de Çin lideri Şi Jinping’i ağırlayan tek ülke oldu. Eylül ayında Amerika ile ilişkilerini “kapsamlı stratejik ortaklık” seviyesine yükselterek Rusya ve Çin ile aynı düzeye getirdi. Bugünlerde herkes Vietnam’ın dostu olmak istiyor. Bu kısmen jeopolitik nedenlerden kaynaklanıyor. The Economist dergisi de son zamanlarda yatırımcıların parlayan yıldızı haline gelen Vietnam’ı mercek altına aldı. “Zengin olmak için Vietnam’dan daha iyi konumda olan çok az ülke var” başlıklı makale şöyle:
Vietnam’ın iktidar partisi Çin’le pek çok ortak noktaya sahip olsa da sıradan Vietnamlılar dev ve zorba komşularına karşı derin bir şüphe duyuyor. Çin Güney Çin Denizi’nin Vietnam’a ait olan kısımlarında hukuka aykırı olarak hak iddia ediyor, gemileri Vietnamlı balıkçıları ve petrol arama gemilerini sürekli taciz ediyor. Bir ankete göre Vietnamlıların sadece yüzde 25’i Çin’e olumlu bakarken, yüzde 85’i ise Amerika’ya karşı olumlu duygular besliyor. Çin’in yayılmasını engellemek isteyen Biden yönetimi, Vietnam’a sularını koruması için sahil güvenlik gemileri tedarik etti. ABD daha fazla yardım sunmak istese de Vietnam resmi bir ittifaktan kaçınıyor.
Ülkenin artan jeopolitik önemi, güçlü ekonomik performansının yanı sıra coğrafyasına da dayanıyor. Vietnam 1980’lerin ortasında dışa açılmaya başladığında kişi başına düşen yıllık gelir Kenya’nın yarısı kadardı. Pragmatik ve giderek artan iş dünyası yanlısı politikalar sayesinde bu rakam altı kat artarak 3.700 dolara ulaştı. Hükümetin Vietnam’ı 2045 yılına kadar zengin bir ülkeye dönüştürme hedefi akla yatkın. Ekonomik olarak muhtemelen hiçbir zaman daha iyi bir küresel ortamla karşılaşmamıştı.
ABD Çin’den ayrışmaya çalışırken ve birçok özel şirket rüzgarın hangi yönden estiğini kestirmeye çalışırken, yatırımları Çin’e doğru yönlendiriyor. Çoğu üretici Çin’den kolayca çekilemiyor ancak ticaret engellerinin maliyetini azaltmak için başka yerlerde de üretim yaparak iddialarını korumak istiyorlar. Burada da devreye Vietnam giriyor.
Batı’ya ihracat yapan firmalar üretimlerini Vietnam’a kaydırıyor. Samsung ve Apple gibi markalar burada cihaz üretiyor. Çinliler de dahil olmak üzere tedarikçiler de onların etrafında kümeleniyor. Bir elektronik firmasının patronu jeopolitik nedenlerle “Müşterilerimiz Vietnam’a taşınmamız için ısrar etti. Çin’de işgücü maliyetleri arttığı ve genç Çinliler artık fabrikalarda çalışmak istemediği için bunu zaten düşünüyorduk” diyor. Clsa bankasının raporuna göre göre, 2023’ün ilk üç çeyreğinde Vietnam’a yapılan doğrudan yabancı yatırımın gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı Endonezya, Filipinler ya da Tayland’a yapılan yatırımın iki katına ulaştı.
Uluslararası Para Fonu (IMF), dünyanın rakip ticaret bloklarına bölünmeye devam etmesi halinde küresel ekonominin ciddi zarar görebileceğini düşünüyor. “Made in Vietnam” etiketli pek çok üründe Çin malı bileşenlerin payının yüksek olduğu göz önüne alındığında, Amerika’nın tedarik zincirlerini buraya kaydırarak Çin’e olan bağımlılığını gerçekten ne kadar azalttığı belirsiz. Ancak şu ana kadar bu değişimin Vietnam’a yaradığı kesin.
GSYH büyümesi inişli çıkışlı bir seyir izledi: Pandemi sırasında düştü, 2022’de yüzde 8’e çıktı, kredi krizi nedeniyle 2023’te yüzde 4,7’ye geriledi ve bu yıl yüzde 5,8’e çıkması bekleniyor. Yine de Clsa’dan Tony Nafte, Vietnam’ın yatırım çekmeye devam etmek için iyi bir konumda olduğunu savunuyor. Çünkü ülke Güneydoğu Asya’daki akranlarına kıyasla ticarete daha açık. Endonezya’da yüzde 45, Filipinler’de yüzde 72 ve Tayland’da yüzde 134 olan ticaret hacmi, 2022 yılında GSYH’sinin yüzde 186’sına denk geliyordu.
Vietnam’ın genç imalat işçileri çalışkan, iyi eğitimli ve işçilik maliyeti Çin’in kıyı bölgelerindekilerin yarısı kadar. Bir fabrika patronu Endonezya ve Filipinler’in aksine Vietnam’da İslamcı terörizm olmadığına dikkaz çekiyor. Yabancı yatırımcılara hem açık (vergi indirimleri, ucuz arazi) hem de fiili (yüksek teknoloji çalışanları Covid aşılarını ilk yaptıranlar arasındaydı) büyük teşvikler sunuyor. Ve Çin gibi tek partili bir devlet olmasına rağmen daha dostane. Pekin’deki gurbetçiler korku ikliminden yakınırken Vietnam’dakiler daha rahat görünüyor.
Ancak ülkenin büyük bir siyasi sorunu var: Hükümet kararsızlık nedeniyle felç olmuş durumda. Ülkenin 79 yaşındaki lideri Nguyen Phu Trong’un 2026 yılına kadar görevi bırakması gerekiyor. Ocak ayında öldüğü yolunda söylentiler nedeniyle yaşanan kısa süreli paniği herkese hatırlattığı gibi, yerine kimin geçeceği de belirsiz. Birkaç yıl içinde kimi memnun edeceklerini bilmeyen yetkililer önemli kararlar almakta isteksiz davranıyor.
Trong tarafından yolsuzluğa karşı başlatılan baskı da onları rahatsız ediyor. Yüzlerce kişi tutuklandı, hükümetin üç numaralı ismi istifa etmek zorunda kaldı. Daha alt düzeydeki yetkililer şaibeli çıkma ihtimaline karşı büyük projeleri onaylamakta isteksizler. Yaklaşan görev değişikliklerinde herhangi bir skandal kokusunun kariyerleri mahvedeceği korkusu hakim. Halk böyle olunca da birçok yetkili en güvenli şeyin hiçbir şey yapmamak olduğu sonucuna varıyor.
Örneğin enerji. Vietnam evleri şebekeye bağlama konusunda iyi bir iş çıkardı (1993’te yüzde 14 olan kırsal kesimdeki evlerin neredeyse yüzde 100’ünde elektrik var) ancak sanayi büyüdükçe elektrik talebi de artıyor. Elektrik arzı güvenilmez olabiliyor: Bir sanayici geçen yılki elektrik kesintilerinin “korkunç” olduğunu söylüyor. Ve yabancı yatırımcılar giderek artan bir şekilde müşterilerine ve hissedarlarına temiz enerji kullandıklarını söylemek istiyorlar. Ülke bu konuda zorlanıyor.
Büyük ölçüde kömüre bağımlılık Hanoi’nin havasını Şangay’ınkinden daha kötü hale getiriyor. Daha fazla güneş paneli kurma çabası biraz yardımcı oldu ancak ülke 3.000 km uzunluğundaki fırtınalı sahilinden rüzgar toplamadığı sürece 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşma sözü hayal gibi görünüyor. Bunun gerçekleşmesi mümkün ama uzun zaman alacak. Bir rüzgar enerjisi yöneticisi, deniz dibinde uygun noktaların araştırılması için onay verme sürecinin “son derece yavaş” olduğundan şikayet ediyor ve yetkililerin “şu anda herhangi bir karar verme konusunda temkinli” olduklarını söylüyor. Türbinlerin kurulmasına ya da şebekeye elektrik satılmasına ilişkin yasal çerçevenin çok azının açık olduğunu belirtiyor. İlgili bakanlıklar birbirleriyle neredeyse hiç konuşmuyor ve her şey devlete ait elektrik tedarikçisi EVN’den geçmek zorunda. Çevreciler, çıkar çevrelerinin (yani kömüre yatırım yapmış kodamanların) ülkenin enerji dönüşümünü engellediğinden yakınıyor. Bu çevrecilerden bazıları “vergi kaçakçılığı” suçlamasıyla hapse atılmış durumda.
Başbakan Pham Minh Chinh gibi iktidar partisinden bazıları, Vietnam’ın küresel ısınma nedeniyle ne kadar ciddi bir tehlike altında olduğunun farkında. Güneybatı Vietnam’ın büyük bölümünü kaplayan Mekong nehrinin deltası, deniz seviyeleri yükselirken bile batıyor, bu da denizin sonunda onu yutabileceği anlamına geliyor.
Akılcı yetkililer, Vietnam’ın endüstriyel bir güç merkezi olmak istiyorsa dünyanın çoğunun hurdaya çıkarmaya çalıştığı kirli teknolojilere değil, geleceğin temiz teknolojilerine yatırım yapması gerektiğini savunuyor. Hükümetin, ülkenin en büyük özel holdinginin iddialı ama zarar eden elektrikli araç kolu VinFast’a verdiği örtülü destek de bundan kaynaklanıyor. Ancak Vietnam’ın iklim taahhütlerini yerine getirebilmesi ya da daha sıcak bir dünyaya hazırlanabilmesi için daha hızlı bir reforma ihtiyaç var.
Vietnam büyük ölçüde ticarete bağımlı ve küresel iş ortamı hızla değişiyor, bu nedenle politika yapıcıların buna ayak uydurması gerekiyor. Bazen bunu yapmıyorlar. Örneğin, Vietnam’ın yabancı yatırımcılara vergi indirimi sağlama politikası, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) küresel asgari kurumlar vergisi oranını yüzde 15 olarak uygulamayı kabul etmesinden bu yana daha az teşvik edici hale geldi.
Ülkenin başka bir sorunu daha var. Tüm baskılara rağmen yolsuzluk hâlâ iş dünyasına zarar veriyor. Yabancı girişimciler iki kuralla oynamak zorunda kalmaktan yakınıyor: Vergi ödemek ve resmi kurallar ve denetimlerde kendisini sıkıştırmamaları için yerel yetkililere para ödemek.
Vietnam korkunç bir yoksulluktan mütevazı bir refaha yükseldi. Ancak reformlara devam etmesi gerekiyor. Jeopolitik rüzgarlar değişebilir. Rakipler daha rekabetçi hale gelebilir. Vietnam hızla grileşiyor: Bir tahmine göre çalışma çağındaki nüfusu 2038’den sonra azalacak. Ve yaşam standartları hızla yükselmeye devam etmezse vatandaşları iktidar partilerinden bıkabilir.