Yunan lobisinden ABD’ye F-35 isyanı: Yunanistan ile Türkiye’yi birlikte değerlendirmeyin
Komşumuz Yunanistan’da, vergi mevzuatına uymayan mükelleflere sadece işyeri kapatma cezası vermekle kalınmıyor işyerinin kapısına asılan Yunanca ve İngilizce afişlerle, mevzuata uymaması nedeniyle kapatıldığı belirtiliyor.
3 Eylül’de yayınlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca bağlı oldukları vergi dairesine 5.000.000 TL ve daha fazla borcu olan veya 5.000.000 TL ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası olan mükelleflere ilişkin bilgiler açıklanacak. Açıklamalar, 15/10/2024 ile 31/10/2024 tarihleri arasında Türkiye genelindeki vergi dairelerine ilan asılması ve 01/11/2024 ile 15/11/2024 tarihleri arasında Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yayınlanma suretiyle yapılacak.
Söz konusu uygulama, uyum gösterilmesi istenilen ve beklenilen bir konuda uyum göstermeyen kişileri ifşa etmek yoluyla bir nevi uyum göstermeye zorlamak olarak tanımlanabilecek “name and shame” yönteminin tipik bir örneği. İlgili yöntem yeni değil, zaten Vergi Usul Kanunu’muzda yer alıyordu ve uygulanıyordu, fakat son senelerde uygulanmasına ara verilmişti.
Dünya genelinde vergi sistemlerimiz halihazırda büyük ölçüde gönüllü uyum üzerine inşa edilmiş durumda. Vergi mükellefleri kendi iradeleriyle mevzuatta belirlenen şekilde beyanda bulunuyor ve vergilerini ödüyor. Beyan verilip verilmediğinin ve beyan edilen miktarın kontrolü ise, denetim aracılığıyla vergi idaresi tarafından gerçekleştiriliyor.
Uygulanabilen denetim aslen son derece kısıtlı. İmkânları en geniş ve dünyanın en kuvvetli vergi idarelerinden kabul edilen Amerikan Vergi İdaresi’nin (IRS) dahi senelik ortalama denetim yüzdesi yaklaşık 4,75’te kalıyor. Bu oranın ülkeden ülkeye değişkenlik gösterdiği muhakkak, fakat hiçbir ülkenin de mükelleflerin yüzde 100’ünü hatta yüzde 50’sini bile denetleyemedikleri açık.
Hâl böyle olunca, mükelleflerin gönüllü uyum göstermeleri için yapılan uygulamalar büyük önem taşıyor. Bu uygulamalardan bir kısmı mükellefler ile iyi ilişkiler tesis etmeye ve mükelleflerin gereken bilgilere kolaylıkla ulaşmalarını sağlamaya yönelik. Ülkemizde bu tarz yöntemlerden etkin bir şekilde faydalanılıyor. Dijital Vergi Dairesi, Hazır Beyan Sistemi gibi dijital çözümlerin yanı sıra, vergi idaresinin SMS gönderme, açıklayıcı videolar ve rehberler yayınlama gibi uygulamaları bunların temel örneklerinden.
“Name and shame” sistemi gibi bazı diğer uygulamalar ise, mükellefleri desteklemekten ziyade,olumsuz etkilenmenin önüne geçme isteklerini arttırmaya yönelik. Mükelleflerin vergi ödemek istememesi ve vergi cezası almaktan herhangi bir çekince duymaması sıklıkla karşılaşılan bir durum. Zira, gönüllü uyumu etkileyen pek çok faktör mevcut. Ülkemizde, vergiye ilişkin genel yaklaşım, sık çıkan vergi afları, ekonominin genel durumu, vergi gelirlerinin harcandığı alanlar gibi unsurlar son derece etkili. Vergisini ödemek istemeyen ve vergi cezası almayı da çokumursamayan bir mükellefin, vergisini zamanında ödemeyen veya vergi suçu işleyen bir kişi olarak “damgalanmak” istememesi ise son derece olası. Mükelleflerin isimlerinin açıklanması bu nedenle çok etkili oluyor.
Bazı ülkelerde “name and shame” sistemi çok daha katı şekilde uygulanıyor. Örneğin, komşumuz Yunanistan’da, vergi mevzuatına uymayan mükelleflere sadece işyeri kapatma cezası vermekle kalınmıyor (ki işyeri kapatma cezası ülkemizde artık uygulanmıyor), kapatılan işyerinin kapısına asılan Yunanca ve İngilizce afişlerle, işletmenin vergi mevzuatına uymaması nedeniyle kapatıldığı net bir şekilde belirtiliyor.
Bir süre aradan sonra tekrar hayatımıza dönen “name and shame” uygulamasının etkilerini, 2025 senesinden itibaren göreceğiz!