Yavaşlamış bir yaşam, muhteşem bir doğa, huzur ve daha çok huzur… Fransa'nın Alsace bölgesinin harika köşelerinden Kayserberg’teyiz. Bu güzel kasabada otantik mirasın büyüsüne kapılmak gerçekten paha biçilmez.
Orta Çağ atmosferi, göz alabildiğine uzanan üzüm bağları ve rengarenk boyanmış yarı ahşap evler… Bambaşka bir gezegene adım atmışsınız hissi uyandıran Kayserberg, görmezseniz pişman olacağınız yerlerden biri kesinlikle.
Fransa’nın şirin kasabalarına, özellikle Alsace bölgesine aşık olduğuma artık kanaat getiren biri olarak ilk kez göreceğim Kayserberg için çok heyecanlıydım ve tarihi 13’ncü yüzyıla kadar uzanan bu yer için tahminlerimde hiç yanılmadığımı söylemeliyim. Kuzey doğu Fransa’nın bu harika kasabası sadece benim değil Fransızların da favori kasabalarından biri; 2017 yılında Favori Fransız Kasabası ödülünü almış.
Kayserberg’in tarihi merkezine doğru yürürken, kasabanın içinden geçen Weiss Nehri üzerinde yapılan ve çağlar ötesinden uzanan taş köprüde birkaç dakika durup, nehir kenarındaki yarı ahşap evlerle dolu bu pitoresk manzarayı içinize çekiyor ve yola devam ediyorsunuz.
Eski şehri yukarı şehirle birleştiren Fortifie Köprüsü, 1514 yılında yapılmış. Köprünün ortasında 18’nci yüzyıldan kalma Meryem ve Çocuk heykeliyle küçük bir şapel var. Bir zamanlar küçük suçlardan sorumlu halk orada hapsedilir, kasaba sakinlerinin alay konusu olurlarmış. Şapelde
Roma İmparatorluğu’nun arması olan çift başlı kartal ile şehrin arması yer alıyor. Aziz John Nepomuk heykeli ise kayıkçıların, balıkçıların ve ayrıca köprülerin koruyucu azizi.
Kaysersberg ya da Almanca söylenişiyle Kaiserberg, kuzey doğu Fransa’daki Alsace bölgesinin Haut-Rhin bölümünde, Vosges Dağları’nın yamacında eski bir kasaba ve Alsace’ın tüm güzel yerleşimleri gibi insanda bir masal dünyasına girmiş hissi yaratıyor. Bu güzel Orta Çağ kasabası ilk olarak 1227 yılında Kutsal Roma İmparatorluğu’nun İmparatoru II. Frederick’in bir kale edinmesiyle anılmış. Kayserberg ‘İmparator’un Dağı’ anlamına geliyor.
Daha önce yolunuz Alsace bölgesine, özellikle Strazburg, Colmar ya da Riquewihr’e düşmüşse artık kanıksadığınız bu mimari doku ve yaşanmışlık hissi sizi hemen sarıyor ve siz daracık yollarda yürürken 16’ncı yüzyıldan kalmış yarı ahşap evlerin yarattığı bu masalsı havaya hayran kalıyorsunuz. O tarihi dokunun bozulmadan kalabilmesine de şapka çıkarıyorsunuz tabii. Maison Herzer, Maison Brief-Faller, Maison Loewert ve Maison Bohn 16’ncı yüzyılda yapılmış ve bugüne kadar gelebilen en popüler evler arasında.
Şarap imalathaneleri ve tarihi mekanlarıyla ünlü Kayserberg diğer Alsace kasabaları gibi yürüyerek keşfetmekten çok keyif alacağınız bir yer, hele Noel zamanını yakaladıysanız süslenmesi için kaç gün, kaç saat harcandığını hesaplayamadığınız evlere bakarak bile saatler harcayabilirsiniz. Her detayına özenle hazırlanılmış bu evler gerçekten insanda bir peri masalına dalmışsınız hissi uyandırıyor.
Tarihi 13’ncü yüzyıla kadar uzanan Kaysersberg, Alsace Şarap Rotası’nın diğer yerleşimleri gibi Alsace’ın en iyi şarapçılık alanlarından biri ve son yıllarda ününe ün katan Colmar’a 1 saat uzaklıkta. Alsace-Lorraine’in geri kalanıyla birlikte, Franco-Prusya Savaşı ile I. Dünya Savaşı arasındaki dönemde Almanya’nın bir parçası olmuş, bir Almanya’ya geçmiş, bir Fransa’ya.
İlk asmalar 16’ncı yüzyılda Macaristan’dan buraya getirilmiş. Şarap üretimi günümüzde kent ekonomisinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Kayserberg özellikle pinot gris çeşidiyle biliniyor ve hala üretilen başlıca şaraplardan biri. Şirin mi şirin dükkanlarda yerel şarapları özellikle Grand Cru Schlossberg’i denemeyi unutmayın! Domain Weinbach’ta tadım turlarına da katılabilirsiniz.
Kayserberg Şatosu, Kaysersberg’in ve üzüm bağlarının güzel manzarasının tadını çıkarmak için ideal. Dağ yamacındaki vadi girişi, üzüm bağları ve hatta Almanya’nın Kara Orman’ı bile rahatlıkla görülebiliyor.
Lorraine’den gelen yolları kapatmak için 1200 civarında inşa edilen köy, İmparatorluk ve Lorraine Dükleri arasındaki savaşta önemli bir stratejik yer olmuş. Alsace’daki en eski yuvarlak kalelerden biri olan ve duvarları 4 metreden kalın olan devasa silindirik kale başlı başına bir cazibe merkezi ama muhteşem manzarayı içinize çekmek için 122 basamaklı merdiveni çıkmanız gerekiyor.
1952 Nobel Barış Ödülü sahibi Albert Schweitzer, Kayserberg’de doğmuş. Schweitzer’in izinden giden Schweitzer Merkezi evrensel barış mesajlarıyla biliniyor. Afrika’daki tıbbi çalışmalarıyla tanınan ve Gabon’un Lambarene şehrinde bir hastane kuran Albert Schweitzer bir doktor, ilahiyatçı, müzisyen ve filozof. Hayatını insani yardıma ve barışa adamış.
Schweitzer’in özgürlük, hoşgörü ve karşılıklı saygıya olan bağlılığı, dünya çapında nesillere ilham vermeye devam ediyor.
Schweitzer Merkezi, bu harika adamın çok değer verdiği hümanist ilkelere dayalı bir tur sunuyor ziyaretçilere. Dijital teknolojilerin kullanımı sayesinde onun dünyasına dalabilir, fikirlerini keşfedebilirsiniz. Geçici sergiler ise ücretsiz.
Kaysersberg Tarih Müzesi, 16’ncı yüzyılın başlarında Alsas’taki kentsel sivil mimarinin temsilcisi olan iki soylu evinden birinin ikinci katında yer alıyor. 16’ncı yüzyıldan 18’nci yüzyıla kadar dini sanata adanmış koleksiyonlar var. Müzede Neolitik baltalardan silahlara ve sıra dışı nesnelere uzanan arkeolojik buluntulara da rastlıyorsunuz.