Bir sanatçının yaşamına tanıklık etmek: Müzeye dönüştürülen evler

Gezi 13 Ocak 2024
Bu haber 4 ay önce yayınlandı

Bir sanatçının yaşamına tanık olmak sizi o kişi hakkında bambaşka yolculuklara çıkarabilir. Seyahatlerinizde artık müzeye dönüştürülerek şehrin simgesel değerlerinden olan sanatçı evlerine ya da atölyelerine mutlaka zaman ayırın!

Claude Monet’nin Evi (Giverny / Fransa)

Yeşillikler arasında, sanki bahçeyle var olmuş gibi uzanan bir ev… Empresyonizmin büyük ressamı Claude Monet, Paris’in dışında, Normandiya’da küçük bir kasaba olan Giverny’deki 40 metre uzunluğundaki evinde 1883’ten 1926’da ölene kadar 43 yıl yaşamış ve başyapıtlarını yaratırken en çok buradan, nilüferlerle dolu göletlerden, göletlerin üzerindeki köprülerden ve yemyeşil, çiçeklerle dolu bahçeden ilham almış. Evin duvarlarının pembe rengi ve panjurların yeşili Monet tarafından seçilmiş. O zamanlar panjurlar geleneksel olarak griye boyanırmış. Monet, evin önüne bir galeri, güllerle kaplı bir pergola eklemiş ve cepheye bir sarmaşık yerleştirmiş. Evin bahçeyle harmanlanmasını istemiş. Evin üç girişi var. Soldaki Monet’nin dairesine, ortadaki ana girişe, sağdaki ise ev içi kullanım için ve mutfağa açılıyor. Bu ev Normandiya bölgesinde Le- Mont Saint Michel’den sonra en çok ziyaret edilen yer olma özelliği taşıyor.

Saint-Paul de Mausole Psikiyatri Hastanesi (Saint-Remy-de-Provence / Fransa)

Saint-Remy-de-Provence’ın bence en önemli yeri, Vincent Van Gogh’un ölmeden önce yani 1889-1890 yılları arasında, o ünlü kulağını kesme olayının ardından Arles’dan ayrılıp kendi isteğiyle kaldığı ve 150’den fazla resim yaptığı Saint-Paul de Mausole Manastırı’nın psikiyatri kliniği. Hastaneye çıkan yolda büyük ustanın hastane odasındaki penceresindeki parmaklıklardan bakıp yaptığı ‘Yıldızlı Gece’, ‘İrisler’, ‘Zeytin Ağaçları’ gibi resimlerinin reprodüksiyonları görüyorsunuz. Bugün hala akıl hastanesi olarak hizmet veren binanın Van Gogh’un kaldığı bölümü küçük bir müzeye dönüştürülmüş. Van Gogh’un demir parmaklıklı odasını, yatağını, hasır sandalyesini, şövalesini ve boyalarını koyduğu küçük masayı görebilirsiniz.

Paul Cezanne’ın Evi ve Atölyesi (Aix-en-Provence / Fransa)

Fransız post-empresyonist ressam Paul Cezanne’ın birçok ünlü tablosunu yaptığı atölyesine (Atelier de Cezanne) Aix-en-Provence şehir merkezinden 20 dakikada yürüyerek
ya da 20 numaralı otobüsle gelebilirsiniz. Cezanne’ın 1902’den 1906’daki ölümüne kadar kullandığı, bir tepeye kurulan bu nefis atölye bir huzur mabedi gibi yükseliyor yeşillikler içinde. Ünlü ressamın önlüğü, boya malzemeleri, günlük yaşamında kullandığı giysiler, çalışma gereçleri olduğu gibi korunmuş. Alt katta bir de hediyelik eşya bölümü var. Atölye aynı zamanda Cezanne’ın birçok yağlıboya ve suluboya tablosuna konu olan Montagne Sainte-Victoire manzarasına sahip.

Victor Hugo Evi (Paris / Fransa)

Fransız edebiyatının ölümsüz yazarı Victor Hugo’nun Places des Vosges’de 1832-1848 yılları arasında yaşadığı ev, Paris şehir müzelerinden biri. Hugo, 1832 yılında eşi Adele ile beraber bu eve taşındığında 30 yaşındaymış. Müze, Çin oturma odası ve Orta Çağ tarzı yemek odasından Victor Hugo’nun 1885’te öldüğü yatak odasına giden bir ön odadan oluşuyor. Victor Hugo Evi’nde 50.000’den fazla sanat eseri bulunuyor. Hugo’nun hayatına ve çalışmalarına tanıklık eden tablolar, çizimler, heykeller, baskılar, fotoğraflar, eşyalar ve büyük bir kütüphanenin yanı sıra el yazmaları ve arşivlerden oluşan bir koleksiyon var.

Rodin Müzesi (Musee Rodin Meudon / La Villa des Brillants, Meudon /Fransa)

Kendinizi büyük ustanın günlük yaşamına kaptıracağınız, bir yemek odası, bir oturma odası ve 1997 yılında döneminin fotoğraflarına dayanarak yenilenen bir atölye alanından oluşan bir sanatçı evi burası. Auguste Rodin ve eşi Rose Beuret’nin yaşadığı ev. Evin en çarpıcı özelliği, ‘Cehennem Kapıları’ gibi Rodin’in en önemli erken dönem işlerine ev sahipliği yapması. Ünlü heykeltraş, 1893 yılında Villa des Brillants’a taşınmış ve iki yıl sonra satın almış. Hayatının sonuna kadar eviyle ilgilenmiş, parkı göletler, banklar, taşlar, koleksiyonlarından heykellerle donatmış. Villanın bahçesi Rodin’in çalışmalarına gerçek bir giriş oluşturan orijinal bronz heykellerle süslenmiş bir çim ile sınırlanmış. Koruların kıvrımlarında antik heykelleri keşfedebilirsiniz.

Villa Museo Giacomo Puccini (Torre del Lago / İtalya)

Büyük besteci Puccini, 1900’den 1921’e kadar burada yaşamış ve evi ölümünden sonra oğlu tarafından 1925 yılında müzeye dönüştürülmüş. İlk kez 1893 yılında sahnelenen Manon Lescaut’tan Il trittico’ya kadar birçok operasının çalışmalarını bu evde yapmış. Bestecinin torunu Simonetta Puccini, 1996 yılında villanın sahibi olmuş. Bestecinin villadaki iki piyanosu, Förster ve Steinway & Sons tarafından 2010 yılında yenilenmiş.

Frida Kahlo Müzesi (La Casa Azul, Coyoacan / Meksika)

50’li yıllardan beri bozulmadan kalan 10 odalı bir aile evi burası. Frida Kahlo Müzesi, Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun yaşamına ve eserlerine adanmış. Kobalt mavisi duvarları nedeniyle ‘Mavi Ev’ (La Casa Azul) olarak da bilinen ev Kahlo’nun doğduğu, büyüdüğü, kocası Diego Rivera ile birkaç yıl yaşadığı ve daha sonra üst kattaki bir odada hayata veda ettiği ev. Rivera 1957’de evi ve içindekileri ünlü ressamın onuruna bir müzeye dönüştürmek için bağışlamış. Müzede Kahlo, Diego Rivera ve diğer sanatçıların eserlerinin yanı sıra Meksika halk sanatı, Meksika’nın geleneksel yaşam tarzına dair eşyalar, fotoğraflar, kartpostallar ve mektuplar sergileniyor.

Giacometti Institute (Paris / Fransa)

‘Yürüyen Adam’ heykeliyle hemen anımsayacağınız, Paris Ekolü’ne dahil olan İsviçreli heykeltraş Alberto Giacometti, 40 yıl boyunca Montparnasse’da 46 rue Hippolyte-Maindron adresindeki bu atölyede yaşamış. Stüdyonun yeniden inşası, genişletilmiş oturma yerleri ve ustaca bir mimari düzen aracılığıyla ele alınmış. Çizimlerle kaplı duvarlar, sanatçının 40 yıllık tarihine tanıklık ediyor ve yaratım için günlük değerli notlar içeriyor. Yılda dört kez yenilenen geçici sergiler, Giacometti’nin çalışmalarını diğer sanatçı veya yazarlarınkilerle buluşturuyor. Müze, 1914 yılında dekoratör Paul Follot tarafından Art Nouveau-Art Deco tarzında tasarlanan özel bir binada yer alıyor.

Horta Müzesi (Brüksel / Belçika)

Brüksel’de Gotik, Art-Nouveau ve Art-Deco tarzı yapılar göz dolduruyor. Art-Nouveau mimarinin en önemli isimlerinden Victor Horta’nın 1898 yılında inşa edilen evi bugün Horta Müzesi’ne dönüştürülmüş. Müze, Horta’nın Art Nouveau tarzında 1898 yılında inşa edilen eski şehir evi ve atölyesinde yer alıyor. Art-Nouveau tarzındaki iç mekanlarda Horta ve çağdaşları tarafından tasarlanan mobilya, mutfak eşyaları ve sanat objelerinin yanı sıra onun hayatı ve zamanıyla ilgili belgeler de kalıcı olarak sergileniyor.

Rembrandt Evi Müzesi (Amsterdam / Hollanda)

Hollandalı büyük usta Rembrandt van Rijn’in Amsterdam’ın merkezinde Jodenbreestraat’taki evi de müzeye dönüştürülmüş. Müzede Rembrandt’ın oturma odası, sanat odası ve başyapıtlarını yarattığı stüdyosu da dahil olmak üzere yaşam ve çalışma alanlarını görebilirsiniz. Rembrandt Evi Müzesi, Rembrandt’ın neredeyse eksiksiz bir gravür koleksiyonuna sahip. Bunlar düzenli olarak gravür dolabında ve modern müze kanadındaki geçici sergilerde sanatseverlerle buluşuyor. Ev 17’nci yüzyılda inşa edilmiş ve Rembrandt 1639’da satın almış. 20’nci yüzyılın başında oldukça kötü durumda olan bina, 1907 yılında Amsterdam Belediyesi tarafından satın alınarak Rembrandthuis Vakfı’na bağışlanmış. Müze ise 1911 yılında açılmış.

Salvador Dali Evi- Müzesi (Port Lligat / İspanya)

Salvador Dali Evi-Müzesi, ünlü ressamın 1930’dan 1982’ye kadar yaşadığı ve çalıştığı Port Lligat’taki evi. Eskiden küçük bir balıkçı kulübesi olan ev adeta bir labirenti andırıyor. Çıkış noktasından itibaren dar koridorlarla birbirine bağlanan bir dizi bölge halinde yayılıyor. Dali’nin “Port Lligat üretim yeri, iletişim için ideal yer. Her şey buna uygun: Zaman daha yavaş akıyor ve her saatin kendine uygun boyutu var. Jeolojik bir huzur var. Bu benzersiz bir gezegen durumu” dediği evin tüm odalarında farklı şekil ve oranlarda pencereler var. Evde üç farklı alan var: Dali ve eşi Gala’nın özel hayatlarının geçtiği bölüm, zemin kat ve 7’den 12’ye kadar olan odalar; Sanatsal faaliyetlerle bağlantılı birçok nesnenin bulunduğu Çalışma Odası, Oda 5 ve 6; ve kamusal yaşam için özel olarak tasarlanmış açık alanlar, Oda 13 ve Avlu 14 ve 15.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.