Alpler ve Dolomit Dağları Avrupa’nın en büyüleyici kasabalarına ev sahipliği yapıyor. Sadece kayak merkezleriyle değil muhteşem güzelliğiyle de hayranlık uyandıran kasabalar bir sonraki seyahatinizde sizi bekliyor.
Beş yıldızlı oteller, çiftlikler, dağ kulübeleri, kristal göller, ormanlar ve yemyeşil yollarla çevrili kasabalar… Bir dağ kasabasında doğanın güzelliğine hayran kalarak geçirilen bir tatilden daha huzur veren ne olabilir ki?
Roma’nın turistik yerlerinin karmaşasından kaçmak istiyorsanız küçük dağ kasabası Tivoli tam size göre. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Villa d’Este ve Villa Adriana’nın yanı sıra Vesta Tapınağı kalıntısı ve Rocca Pia şatosuyla gezginlerin favorileri arasında.
Termini Tren İstasyonu’ndan Avezzano yönüne giden trenlerle 30 dakikada ulaşabileceğiniz Tivoli’nin yıldızı ise şu anda İtalyan devlet müzesi olan Villa d’Este. Burası aslında bir saray ve İtalyan Rönesansı’nın harika bir örneği.
16’ncı yüzyıldan uzanan görkemli Barok çeşmeler, süs havuzları ve yapay mağaraların süslediği bu mimari kompleks, Avrupa’nın en güzel İtalyan bahçesine ev sahipliği yapıyor.
İtalya’nın kuzeyinde, İtalyan Alpleri’nde bulunan köyün tarihi 12’nci yüzyıla kadar uzanıyor. 2013’ten beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Alagna Valsesia, dağcılık ve kış sporları için oldukça turistik bir yer ve dağcılık tarihinde önemli bir rol oynamış Alp köylerinden biri.
Alagna Valsesia uluslararası alanda Alpler’in serbest sürüş başkenti olarak biliniyor. Monte Rosa’nın eteklerindeki bir kayak merkezi olan Monterosa kayak alanının bir parçası.
13’ncü yüzyılda İtalyan vadilerine inen Alman nüfusu Walserler tarafından kurulan köy, 1500-1600 yılları civarında Walser tarzında ahşap ve taşlarla inşa edilmiş evleriyle ünlü.
İtalya’nın Güney Tirol bölgesinde, görkemli Dolomit dağlarının kalbinde, Sassonher Dağı’nın eteklerinde yer alan Corvara, sıra dışı manzaralara ev sahipliği yapıyor.
Dolomit dağlarıyla çevrili Val Badia’nın en üst noktasında bulunan turizm bölgesi Alta Badia’nın ana merkezi Corvara, Alta Badia’da turizmin doğum yeri olarak kabul ediliyor.
Bölgedeki kış turizminin başlangıcı, II. Dünya Savaşı’ndan kısa süre sonraya denk geliyor.
Özellikle Pralongia Yüksek Platosu’na açılan panorama muhteşem bir güzelliğe sahip. Dolomitlerin en yüksek zirvesi olan Marmolada Buzulu’na ve çevredeki zirvelere ve Avusturya Alpleri’ne bakan manzara nefes kesici.
Dünyanın en ünlü dağ kasabaları arasında olan Chamonix, Fransa’nın Rhone-Alpes bölgesinde, Batı Avrupa’nın en yüksek dağı Mont Blanc eteklerinde yer alıyor.
Chamonix dünya çapında bir dağ sporları merkezi. Chamonix Vadisi’ne bakan dik yamaçlar ve aşırı sert hava koşulları en çok usta kayakçılara uygun ama yeni başlayanlar için de pistler bulunuyor.
Chamonix Vadisi’ne doğru ilerlerken Les Houches kasabasını keşfetmeyi ihmal etmeyin, çünkü bu sevimli kasaba rahat şarap evleri ve her sabah taze ekmek kokuları yayan bir fırınla dolu. Ayrıca muhteşem manzaralar sunan Montblanc Tramvayı’na binmeyi unutmayın!
İnsana “burada yaşayabilirim dedirten, tek kelimeyle bir kartpostal kasabası… Annecy’de kalabalıktan, kaostan ve gürültüden uzakta, sadece güzel bir şehri yaşıyorsunuz.
Çarpıcı bir dağ manzarasına sahip olan Annecy Gölü’nün kuzey ucunda yer alan, Fransa’nın Güney doğusunda İsviçre sınırına çok yakın olan Annecy, köprüleri, kanalları ve dar sokaklarıyla ‘Alplerin Venedik’i’ olarak anılıyor. Eski şehrin kanallarının yanında 16’ncı ve 17’nci yüzyıllardan kalan rengarenk binalar gerçekten çok hoş.
Bu eski balıkçı köyü kelimenin tam anlamıyla cennetten bir köşe. Batı Norveç’in fiyord bölgesinin kalbinde yer alan Flam, ünlü Flam Demiryolu’nun son istasyonu. Trenle gelecekseniz önce Oslo’dan Bergen’e ulaşmalı, sonra da Flam Demiryolu hattına bağlanmalısınız.
Şelaleler ve yemyeşil vadiler arasından geçeceğiniz Flamsbana tren yolculuğu ise mutlaka yapılacaklar listenizde olsun. Gudvangen’deki otantik Viking köyü Njardarheimr’ı görmeyi unutmayın!
Norveç’in güneyinde, Oslo ve Bergen’in ortasında duran Geilo öncelikle bir kayak merkezi ama muhteşem doğasıyla da gezginlerin göz bebeği. Norveç’in en lüks ve pahalı tatil evlerinin burada olduğu biliniyor.
Oslo ve Bergen arasındaki ana demiryolu hattıyla kolayca ulaşılabilen Geilo’yu ziyaret etmek için en uygun zaman elbette kış ayları, çünkü çok sayıda kayak merkezi var. Kayak dışında Hallingskarvet ve Hardangervidda milli parklarını keşfetmenin keyfi de bir başka.
Pitoresk bir manzara, şelaleler ve nehirler sizi bekliyor. Kanada’nın en popüler turistik yerlerinden biri olan Banff, Alberta eyaletindeki Banff Milli Parkı’nda, Alberta’nın Rocky Dağları’nda, deniz seviyesinden 1400 metre yükseklikte duran bir kasaba.
Banff, olağanüstü yürüyüş parkurlarına, Mount Cascade ve Mount Rundle’ın yüksek, karlı zirvelerine ve dünyanın en iyi kaplıcalarından bazılarına sahip. Louise Gölü ile Moraine Gölü mutlaka radarınızda olsun.
Yukarı Bavyera’daki Garmisch-Partenkirchen bölgesinde bulunan Krün, Wetterstein ve Karwendel sıradağlarıyla çevrili. Birkaç kilometre uzakta ise Almanya-Avusturya sınırı uzanıyor.
Alman Alp Yolu üzerinde yer alan Krün, Bavyera Alpleri’nin ve güzel çiftlik evlerinin manzaralarını içinize çekmek için ideal. 1760 yılında yapılan St. Sebastian Kilisesi, Maria Rast Şapeli, Elmau Şatosu ve Kranzbach Şatosu görülecek yerler arasında.
Krün’de bembeyaz bir kış var. Kros kayağı parkurları, doğal buz pateni pisti ve bakımlı kış yürüyüş parkurları doğa tutkunu gezginleri memnun edecek.
Lüks kayak tatilinin müdavimleri için öncelikle. Matterhorn Dağı’nın eteklerindeki Zermatt, sadece trenle erişilebilen ve turistik dağ evleriyle kış masalı yaşatan bir kasaba. Hem kayak sporuna yeni başlayanlar hem de uzman kayakçılar için eşsiz olanaklar sunuyor.
Zermatt orijinal turistik dağ kasabalarından biri. Matterhorn’un ve Zeramatt’ı çevreleyen diğer tüm dağ zirvelerinin muhteşem manzaralarını görmek için Gornergrat Demiryolu’nu kullanabilirsiniz.
Kayak tepeleri, yürüyüş parkurları ve muhteşem bir doğa… Bern Aplerindeki bu harika dağ köyü, eşsiz manzarasıyla bir kartpostal görüntüsünün kanlı canlı kanıtı gibi. Dağların cazibesine karşı koymak mümkün değil.
En fazla 1 saatlik bir yolculukla Mürren ve Lauterbrunnen gibi İsviçre’nin diğer muhteşem köşelerine de geçebileceğiniz Grindelwald’a trenle Bern veya Lucerne’den ulaşabilirsiniz. Fondü ve çikolata yemeyi ihmal etmeyin!
Lech Nehri kıyısındaki bu güzel dağ köyü, geleneksel Avusturya mutfağıyla gastronomi tutkunlarının ve doğaseverlerin favorisi. Lüks otelleri, şık atmosferi ve muhteşem manzarasıyla masalsı bir cazibe noktası. Bu ünlü kayak köyü jet sosyetenin ve Hollanda Kraliyet Ailesi’nin de göz bebeği olan tatil rotaları arasında.
1390’da Gotik tarzda inşa edilmiş ve 18. yüzyıl Rokoko iç mekanına sahip St. Nicholas Kilisesi ile 1590’da inşa edilmiş, günümüzde müze olarak faaliyet gösteren Huber Evi mutlaka görülecekler listenizde olsun.
Otantik bir Japonya deneyimi yaşamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Japonya’nın Gifu şehrinde, Shirakawa-go bölgesinin bu en büyük köyündeki evler müzeye dönüştürülmüş. Gassho-zukuri (dua eden eller) denen evler, bir Budist rahibin dua eden ellerine benzediği için bu adı almış.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan köy, muhteşem tasarımları sayesinde zorlu kış şartlarına dayanabilen, saz çatılı geleneksel evleriyle ülkenin en turistik noktalarından.
Çiftlik evlerinden bazıları 250 yıldan daha eski ama artık çoğu konaklayabileceğiniz yerlere, restoranlara, müzelere ya da minshuku denen oda-kahvaltı alternatiflerine dönüştürülmüş. Shirakawa-go’ya Takayama ve Kanazawa’dan günlük turlar kalkıyor.