Bütçe dostu Avrupa şehirleri: Tarih ve mimari güzelliğe adanmış gizli mücevherler…

Gezi 3 Mart 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Avrupa’da tatil yapmak ama aynı zamanda bütçenizi korumak istiyorsanız rotanızı ünlü metropollerden küçük şehirlere çevirin. Tarih ve mimari güzelliği bir araya getiren şehirler diğer Avrupa başkentlerine oranla hem hesaplı bir tatil hem de unutulmaz güzellikler vadediyor.

Lübliyana (Slovenya)

Slovenya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Lübliyana, tarzların karışımı olan mimarisiyle dikkat çekiyor. Ana meydanı, Fransisken Müjde Kilisesi’ne de ev sahipliği yapan Preseren Meydanı. Lübliyana Kalesi, şehir merkezine hakim olan Castle Hill’in zirvesinde yer alan bir Orta Çağ yapısı. Şehir Meydanı’nda bulunan Gotik Belediye Binası’nın tarihi 15’inci yüzyıla kadar uzanıyor. Eski tarihi kentlerde dolaşın ve antik çağlardan Orta Çağ’a kadar geçmişin izlerini keşfedin.

Budapeşte (Macaristan)

Avrupa’nın en ucuz şehirlerinden biri. Birçok Avrupa şehrinde sahip olmakta zorlanacağınız lüks deneyimi daha uygun koşullarda yaşamanız için harika bir seçim. Kaleleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, Gotik, Rönesans ve Barok dokusuyla Tuna Nehri’nin incisi, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de gün batımında nehir turuna çıkmayı unutmayın ve “ışıklar şehri” Budapeşte’nin büyüsüne kendinizi kaptırın. Buda Kalesi, Parlamento Binası, Aziz Stefan Bazilikası, Zincir Köprü, şehir parkı Varosliget, pazar yeri Central Market Hall, şehrin en geniş bulvarlarından Andrassy ut keşfetmenizi bekliyor.

Cesky Krumlov (Çekya)

Çekya’nın Güney Bohemya Bölgesi’nde, Vltava nehrinin kıyısında yer alan Cesky Krumlov Gotik, Rönesans ve Barok unsurların yer aldığı 13. yüzyıldan kalma bir kalenin etrafında kurulmuş. Mimari mirası bozulmadan kalan küçük bir Orta Avrupa Orta Çağ kasabasının olağanüstü bir örneği. Doğanın ortasında olağanüstü bir mimari mücevher. Dolambaçlı sokakların gölgesinden doğrudan kaleye ya da plaja çıkabilirsiniz. Bu pitoresk şehre hayran olmak için fotoğraflarına bakmanız bile yeterli. Üstelik uygun fiyata karika yerler görebilirsiniz. Cesky Krumlov’un tarihi merkezi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde ve bu da onu Çekya’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri yapıyor.

Tallin (Estonya)

Estonya’nın başkenti ve ana liman kenti olan Tallin, Baltık Denizi kıyısındaki konumu sayesinde son zamanların cazibe merkezlerinden biri. Aynı zamanda Avrupa’nın en iyi korunmuş şehirlerinden. Orta Çağ’a ait görkemli yapıları ve çan kuleleriyle bir zaman yolculuğu vadediyor. Eski Şehir Merkezi, Oleviste Kilisesi, Rocca Al Mare Açıkhava Müzesi, Toompea Tepesi, Kadriorg Park, St. Olaf’s Kilisesi, Şehir Duvarı, Kalamaja Mahallesi ve Belediye Sarayı mutlaka görülecekler listenizin başında gelsin.

Brugge (Belçika)

Pek çok Avrupa şehrinden daha ucuz. Tarihi şehir merkeziyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren, Orta Çağ Avrupa’sının masal şehri Brugge, 12 nci yüzyıldan kalan, taş ve kırmızı tuğladan yapılmış, beşik çatılı Flaman evlerinin arasından sakin sakin akan kanalları, kanallarda yüzen kuğuları, suya kadar inen ağaçları, taş köprüleri, Arnavut kaldırımlı sokakları ve sokak lambalarının buğulu ışığıyla resmen içinize işliyor. Avrupa’nın günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş güzeller güzeli şehri Brugge (Brüj), Belçika’nın denize kıyısı olan tek eyaleti Batı Flanderler’in (Flaman) başkenti. Brugge’ün her noktası ayrı güzel ama tarihi şehir merkezinde yer alan, şehrin en popüler fotoğraf çekme noktası kesinlikle Rozenhoedkaai. Dijver ve Groenerei kanallarının buluştuğu nokta burası.

Krakow (Polonya)

Tarihi 7’nci yüzyıla kadar uzanan, Polonya’nın en eski ve üç büyük şehrinden biri olan Krakow, asırlık tarihi, görkemli mimarisi ve zengin kültürel mirasıyla tam bir cazibe merkezi. Tarihi şehir merkezi (Old Town), Orta Çağ’dan kalma meydanı Rynek Glowny ve Gotik kiliselere ev sahipliği yapıyor. Bu şehri doya doya keşfetmek için tek yapmanız gereken ara sokaklarda kaybolmak. Eski kentin giriş kapılarından Krakow Barbican, St. Mary Bazilikası, Oskar Schindler’in Emaye Fabrikası, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Wieliczka Tuz Madeni ile Wawel Kalesi ve Naziler tarafından kurulan en büyük toplama kampı Auschwitz-Birkenau tarihi doya doya solumanız için sizi bekliyor.

Wroclaw (Polonya)

Hayran kalacağınız Gotik mimarisiyle keşfedilmeyi bekleyen gizli mücevherlerden biri, özellikle eski kent bölgesi, tarihi meydan Rynek ve yan yana sıralanan rengarenk evler… 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Breslau olarak bilinen bir Alman şehriyken savaş bitince Polonya’nın eline geçen şehrin her yerine yayılan bronzdan yapılmış küçük Wroclaw cücelerinin ünü ülkeyi aştı. Wroclaw Üniversitesi, Tumski Köprüsü, Opera Binası, Wroclaw Katedrali ve Katedral Adası görülecekler listenizde olmalı.

Gdansk (Polonya)

12’nci yüzyıldan itibaren Polonya ile Almanya arasında bir türlü paylaşılamayan bir şehir var karşınızda. En sonunda 2. Dünya Savaşı’nın bitiminde Gdansk adını alarak Polonya’ya bağlanıyor. Polonya’nın kuzeyinde, Baltık Denizi kıyısında bulunan bu güzel liman şehri, özellikle evlerinin çok hoş olan ön cephesiyle dikkat çekiyor. Tarihi şehir merkezi, Ulica Dluga (Uzun Cadde), 17’nci yüzyıldan kalan ünlü meydanı Dlugi Targ (Long Market), Barok tarzıyla şehrin giriş kapısı olan ve Ulica Dluga’nın sonunda bulunan Altın Kapı ile beyaz rengiyle yıldız gibi parlayan Artus Court hemen dikkatinizi çekecek noktalar.

Braşov (Romanya)

Braşov, Güney Karpatlar ile çevrili, bir dönem Macaristan toprakları olan Transilvanya bölgesinin bir parçası olan harika bir Orta Çağ şehri. Geleneksellikle modern kent yaşamı kusursuz bir şekilde harmanlanmış. Estetik yapıları ve sanatsal atmosferiyle hayranlık uyandıran Braşov’da eski şehir merkezi, Siyah Kilise, Orta Çağ evleriyle çevrili şehrin kalbinin attığı meydan, Avrupa’nın en dar caddesi olan Strada Sforii, Trompet Kulesi, Kont Drakula’nın şatosu olarak ünlenen Bran Kalesi ve Raşnov Kalesi radarınızda olsun!

Bratislava (Slovakya)

Slovakya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Bratislava, küçük, sakin ve ucuz bir şehir. Avusturya ve Macaristan ile sınır komşusu. Şehrin tarihinde Avusturyalılar, Bulgarlar, Hırvatlar, Çekler, Almanlar, Macarlar, Yahudiler ve Slovaklar da dahil çeşitli ulusların etkisi var. Mavi Kilise (Blue Church), eski şehir merkezindeki Slovak Ulusal Tiyatrosu, ana meydan Hlavne Namestie ile burada bulunan, Napolyon’un ordusundan Hubert adlı bir askeri temsil eden bronz heykel, Hviezdoslavovo Namestie Meydanı, Çalışan Adam Heykeli (Cumil), Michael Kapısı, Başkanlık Sarayı, Bratislava Kalesi, Roland Çeşmesi, Mariansky Kolonu, St. Martin Katedrali ve Slavin Savaş Anıtı görülebilir.

Zagreb (Hırvatistan)

Sava Nehri üzerinde kurulan, Hırvatistan’ın başkenti Zagreb, Kaptol ve Gradec şehirlerinin 1851 yılında birleşmeleriyle oluşmuş. 17’nci ve 18’inci yüzyıllarda veba salgınları nedeniyle büyük acılar çeken şehir 20’nci yüzyılda sanayileşmeyi başarmış. Zagreb, Gornji grad ve Donji grad adlı iki bölümden oluşuyor. Gornji grad, kentin Orta Çağ’dan kalan eserlerine ev sahipliği yapıyor. Şehrin merkezi Trg Bana Jelacica. Meydanın ortasında duran at üstündeki heykel, meydana ismini veren asker Josip Jelacic’e ait. Gotik kuleleriyle Aziz Stephen Katedrali, Dolac Pazarı, Hazu Sarayı, Hırvatistan Ulusal Tiyatrosu, St. Mark’s Meydanı ile 13’üncü yüzyıldan kalma şehir kapısını göreceğiniz Tkalciceva Ulica Sokağı Zagreb’te keyif alacağınız yerler arasında.

Riga (Letonya)

Bütçe dostu şehirlerin en güzellerinden biri. Letonya’nın başkenti Riga, Baltık devletleri içinde en büyük şehir olmasının yanı sıra, önemli bir kültür, siyaset ve endüstri merkezi. Eski şehir merkezi olarak bilinen Vecriga UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor, özellikle Art Nouveau yapılarıyla haklı bir üne sahip. Ünlü Alberta ve Elizabetes adlı caddeler ile Aziz Peter Kilisesi ve Riga Katedrali burada. Melngalvju nams (Karakafalar Evi), Dannestern Malikanesi, kulelerindeki iki kedi heykeliyle ünlü Kedi Evi, Riga’nın en eski evlerinden olan ve yan yana sıralanan Üç Kardeşler ve KGB Müzesi görülmesi gereken yerler arasında.

Sofya (Bulgaristan)

Bulgaristan’ın başkenti ve en büyük şehri olan Sofya’yı yürüyerek gezmek en güzeli. Şehrin en güzel yanı birkaç yüz metrede bir önünüze çıkan harika parklar, meydanlar ve heykeller. Sofya Arkeoloji Müzesi, Meclis Binası, Ivan Vazov Tiyatrosu, Sofya Tarih Müzesi, Sofya’nın en eski binası olan Rotunda Sveti Giorgi Kilisesi, Sofya Üniversitesi, Aziz Nikolas Rus Kilisesi (Sveti Nikolay Mlrlikiyski) ve Aleksander Nevski Katedrali şehirde ilk anda gözünüze çarpan yapılar arasında. Slaveykov Meydanı şehrin edebiyat hayatının kalbinin attığı yer. Petko Rachov Slaveykov ve kendisi gibi şair olan oğlu Pencho Slaveykov’un demir bir bank üzerinde oturan heykelleri bu meydanın en önemli sembolü. Tsar Shishman Caddesi el sanatlarının satıldığı butik dükkanlarıyla rengarenk. Çar Osvoboditel Bulvarı (Tsar Osvoboditel) sarı Viyana parke taşlarıyla ünlü. Vitoşa Bulvarı ise yan yana sıralanan kafeleri, restoranları ve alışveriş mağazalarıyla cıvıl cıvıl, şehrin kalbinin attığı yemyeşil bir cadde.

Atina (Yunanistan)

Filozofların şehri Atina, ilginç mahalleleri, meydanları, Yunanistan Ulusal Kütüphanesi, Ulusal Arkeoloji Müzesi, galerileri ve olağanüstü lezzetli Yunan mutfağıyla her daim bir cazibe noktası. Aristo ve Platon’un gezindiği Antik Agora, turistlerin göz bebeği olan Syntagma Meydanı, eski Yunan’da kentin koruyucusu sayılan Tanrıça Athena’nın baş tapınağı olarak inşa edilen, dev sütunlarla çevrili Parthenon’la Akropolis, Akropolis Müzesi, Olimpia-Zeus Tapınağı, en eski yerleşim bölgelerinden Plaka ve Zeus Tapınağı resmen ömre bedel.

Porto (Portekiz)

Portekiz’in kuzeyinde Douro Nehri’nin ağzında bulunan Porto, ülkenin en önemli endüstri noktası ve aynı isimli vilayetin başkenti. Şehir merkezi 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Şehrin yerleşimi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Porto’nun en bilinen ihraç malı Porto şarabı elbette. Porto şarabının üzümleri Douro Nehri boyunca sıralanan üzüm bağlarında yetişiyor. Tatlı şarapları dünyaca ünlü. Pek çok tarihi yerde karşınıza çıkacak olan azulejo adlı çinilere hayran kalacaksınız. Azulejo, Portekiz ve İspanya’ya özgü bir seramik. Zaman içinde Portekiz kültürünün tipik bir parçası olmuş. Özellikle kiliselerin iç ve dış cephelerinde, saraylarda, evlerde ve hatta tren ve metro istasyonlarının dekorasyonunda dahi azulejo kullanılıyor.

Valetta (Malta)

Avrupa’nın ziyaret edilebilecek en uygun fiyatlı şehirlerinden. Malta’nın başkenti Valetta’nın adı Osmanlı’nın saldırı girişimini geri çeviren Malta Şövalyeleri tarikatının saygın isimlerinden
Jean de Valette’dan almış. Şehrin tarihi bölgeleri 1980 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş. Marsamxett ve Grand Harbour (Büyük Liman) adları verilen iki doğal limana sahip Valletta yarımadası aynı zamanda Malta’nın başlıca liman şehri. Sicilya Adası’nın güneyinde kalan liman, askeri mühendisliğin yanı sıra efsanevi savaşların, şövalyelik zamanlarından kalma kahramanlık hikayelerinin vücut bulduğu yer olarak görülüyor. Bu nedenle Monte Kristo Kontu ve U-571 başta olmak üzere beyazperdede pek çok kez kullanılmış.

Valensiya (İspanya)

Konaklama açısından İspanya’nın en uygun şehirlerinden. Barselona ve Madrid kadar popüler olmasa da sanat ve bilim söz konusu olunca ipi göüğsleyen şehirlerden biri Valensiya. Beş farklı yapıyı bir araya getiren Bilim ve Sanat Şehri Kompleksi, İspanya’nın en zengin müzelerinden biri olarak değerlendirilen Güzel Sanatlar Müzesi, Valensiya Katedrali, Valensiya Arenası, Calle Colon, Gotik mimarinin başyapıtlarından La Lonja de Seda, Torres de Serranos, Palace Of The Marques de Dos Aguas keşfetmenizi bekliyor. Sokak sanatı ise şehrin hemen her yerinde karşınıza çıkacak. Goya, Velazquez ve El Greco’nun eserlerini görebileceğiniz Museo de Bellas Artes ile IVAM’ı (Institut Valencia d’Art Modern) görmeden dönmeyin.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.