Geleneğin ve tarihin zarif tanıkları: Göz alıcı Paris pasajları

Gezi 17 Şubat 2024
Bu haber 2 ay önce yayınlandı

Onlar Paris’in gizli mücevherleri… Cam çatıları, kafeleri, sahafları ve vintage dükkanlarıyla bu yaşayan Art-Nouveau mücevherlerde zaman duruyor ve bambaşka bir dünyaya adım atıyorsunuz.

Pasaj kültürü Fransa’da gelişiyor

19’uncu yüzyılın ikinci çeyreğinde Fransa’da gelişen pasaj kültürü, pasajların bugün şehirlerin simgesel değerlerinden biri olmasını sağlamış. Palais-Royal’in 1786 yılında oluşturulan ahşap galerileri bu geçitlerin prototipi olarak kabul ediliyor. ‘Passages Couverts Parisiens’ yani 1800’lü yıllarda popüler olmaya başlayan cam çatılı kapalı pasajlar özellikle Paris’te şıklığın ve zarafetin sembolü olmuş. 20’nci yüzyıl pasajların rönesansına tanıklık ediyor. Bu pasajlar 1890-1919 yılları arasında yaşanan Belle Epoque döneminde çok popüler olan Art-Nouveau akımının en güzel örneklerini sunuyor.

Yeni burjuvazinin gözde mekanları

Paris pasajları bistroları ve küçük tiyatrolarıyla günlük hayatın en eğlenceli mekanları ve yeni burjuvazinin en sevdiği yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Haussmann’ın şehri yenilemesinden önce sayıları 100’ü bulan ve genellikle La Bourse (Borsa) olarak da bilinen Paris’in 2. bölgesinde yer alan pasajlardan günümüze 20 tanesi kalmış. Tam bu noktada Georges Eugene Haussman’dan bahsetmek gerekiyor.

Paris’in kentsel dönüşümünün öncüsü: Georges Eugene Haussmann

Baron Haussman adıyla da bilinen politikacı ve şehir plancısı Georges Eugene Haussmann, 1853-1870 yılları arasında Paris’in kentsel dönüşümüne öncülük ediyor. Bugün hayranlıkla izlediğimiz Paris’in geniş caddeleri ve üzerindeki birçok bina, onun mimari uygulamalarının bir sonucu. Onun önderliğinde kalabalık ve sağlıksız Orta Çağ mahalleleri yıkılıyor, yerine bulvarlar açılıyor. Bu bulvarlar tren garlarına bağlanıyor. Parklar ve geniş meydanlar yaratılıyor. Kent çevresindeki banliyö semtlerinin kente ulaşımı sağlanıyor. Yeni kanalizasyon, çeșme ve su yollarının yapımı gibi kapsamlı projeler oluşturuluyor.

Galerie Colbert

Pek çok mağazaya veya restorana ev sahipliği yapan Galerie Colbert, Paris’in en ünlülerinden biri. Palais Royal ile Paris Borsası arasında mimar Jacques Billaud tarafından 1827’de inşa edilen Galerie Colbert, adını dönemin maliye bakanı Jean Baptiste Colbert’den alıyor. Yapıldığı dönemde hemen yan tarafta bulunan Galerie Vivienne’in gölgesinde kalmış biraz. Mermer zemini, sütunları, yuvarlak beyaz lambaları ve Yunan mitolojisinde Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisini temsil eden güzeller güzeli Eurydice heykeliyle çok şık ve zarif. 1980 yılında büyük bir restorasyon geçirip günümüzdeki şeklini almış.

Galerie Vivienne

1823’te mimarlar François-Jean Delanno ile Jacques Deschamps tarafından Galerie Marchoux adı altında inşaatına başlanmış. 1826’daki görünümden önce, Paris’in 2. bölgesinde Rue des Petits-Champs ile Rue Vivienne’i dik açıyla birleştirerek Galerie Vivienne olarak yeniden adlandırılmış.
Mimarlar, Korint sütunları, freskler ve zarif süslemelerle antik mimarinin görkemini yansıtmış. Galerinin 1880’den kalma zemini Giandomenico Facchina tarafından yapılmış.
176 metrelik Pompei tarzı dekorunu zarif cam çatısı, heybetli kubbesi ve renkli mozaik zemini tamamlıyor. 1974 yılından bu yana tarihi eser olarak kabul ediliyor.

Passage des Panoramas

1799 yılında inşa edilen ve 1800’de açılan Passage des Panoramas, Paris’in en eski kapalı pasajı. 1816 yılında gaz lambalarıyla aydınlatılırmış. Montmartre Bulvarı ile Saint-Marc Caddesi arasında yer alıyor. 19’uncu yüzyılın şehir galerilerinin ve 20. yüzyılın kapalı alışveriş merkezlerinin atası. 1807’den bu yana Parislileri eğlendiren Theatre des Varietes’e ev sahipliği yapıyor ve en çok filateli mağazalarıyla tanınıyor. Eski pulları, kartpostalları ve madeni paraları seviyorsanız gidilecek yer Passage des Panoramas. Bu güzel pasaj 1867’deki haliyle Emile Zola’nın ‘Nana’ romanında da anlatılıyor.

Passage Jouffroy

Montmartre Bulvarı’ndaki pasaj, 1847 yılında Passage des Panoramas ekseninde oluşturulmuş. Tamamen demir ve camdan yapılmış ilk geçit. Aynı zamanda yerden ısıtılan ilk geçit. Dökme demir sütunlar zemini destekliyor ve cam çatıya kadar yükseliyor. 9. Bölge’deki pasaj kafeleri, şapkacıları, terzileri, kuaförleri, iç çamaşırları ve eldivencileriyle dönemiminin tüm görkemini yansıtmış. 1987 yılında tamamen yenilenmiş ve bu vesileyle orijinal kaldırımları kaplanmıştır. Jouffroy Geçidi tüm orijinal çekiciliğini korumuştur ve hala çok ziyaret edilmektedir.

Cour du Commerce Saint-Andre

Paris’in 6. bölgesinde, neredeyse gizli kalmış bu pasaj, 1730 yılına uzanan tarihi bir geçit. Bugünkü halinin inşası ise 1823. Saint-Andre-des-Arts sokağını Saint-Germain Bulvarı’na bağlıyor. Mimarisini oluşturan eski taş binalara ve orijinal parke taşlarına hayran kalacağınız geçit hediyelik eşyalar, mücevherler, kitaplar ve antikalar satan dükkanlarla dolu. Yüzyıllardır sanatçılar, entelektüeller ve yazarlar için bir merkez olan ve 1684 yılında kurulan Paris’in en eski kafesi Le Procope da burada. Aydınlanmanın en büyük filozoflarından Voltaire, Jean-Jacques Rousseau ve Montesquieu ile Fransız devrimciler Robespierre, Georges-Jacques Danton ve Jean-Paul Mara en ünlü konukları arasında. Cour du Commerce Saint-Andre aynı zamanda giyotinin 1792 yılında yapılıp, test edildiği yer olarak tarihin karanlık bir sayfasına da sahip ne yazık ki.

Passage Choiseul

Tescilli bu tarihi anıt, 190 metre uzunluğu ve 3,7 metre genişliğiyle şehrin en uzun kapalı geçidi. Kuzeyde Rue Saint Augustin, güneyde Rue des Petits Champs arasında yer alan pasaj önce mimar François Mazois’in, ardından Antoine Tavernier’nin tasarımlarına göre 1826 ile 1827 yılları arasında inşa edilmiş. 1907 yılında cam çatısı değiştirilmiş. 2017 yılında büyük bir yenilenmeden geçmiş. Zemini sağlamlaştırılmış ve yer karolarının yerine mermer döşenmiş. Bugün restoranlara, moda mağazalarına, kitapçılara, kuyumculara, sanat galerilerine ve sanat malzemeleri mağazalarına ev sahipliği yapıyor.

Galerie Vero-Dodat

Muhteşem Louvre Müzesi ve Jardin du Palais Royal’den sadece birkaç blok ötede bulunan,1. Bölge’deki Galerie Vero-Dodat, 1826 yılında Neoklasik tarzda yapılmış. Pasajın bir girişi Rue Croix des Petits Champs, diğer girişi ise Rue Jean Jacques Rousseau üzerinde. Moda tasarımının en lüks markalarından ev dekorasyonu ürünlerine kadar her şeyi bulabilirsiniz ama en çok antika mağazalarıyla ünlü.

Passage du Grand Cerf

Grand-Cerf Pasajı 1825 ile 1827 yılları arasında inşa edilmiş. Adını, girişinin Saint-Denis Caddesi tarafında bulunan Hotel du Grand Cerf’ten alıyor. Neredeyse 12 metrelik yüksekliğiyle Paris pasajlarının en büyüklerinden biri. Metal ve ferforje karışımı mimarisinin yanı sıra bol miktarda ışık almasına olanak tanıyan cam tavanıyla çok şık. El sanatları, mücevher, antika ve moda tasarım dükkanları meraklılarını ağırlıyor. Yıllarca terk edilmiş olan Passage du Grand Cerf, 1990 yılında onarılmış.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.