Louvre’un muhteşemliğini bir yana bırakırsak sanata tutkun gezginler için ihtişamıyla göz kamaştıracak pek çok müze var. Onları kaçırmayın, çünkü huzur ve sessizlik içinde yapılan keyiflere paha biçilmez.
Sırlarını size açmaya hazır sanat eserleri, tematik koleksiyonlar ve turist kalabalığına kapılmadan sanatla baş başa olma lüksü… Gözlerden uzak noktalara saklanmış küçük müzeler nostaljik bir sanat yolculuğuna çıkmak için en güzel fırsat.
Paris’in en iyi küçük müzelerinden biri. ‘Düşünen Adam’, ‘Öpücük’, ‘Cehennemin Kapıları’ ve çağının ötesine geçen bir sanatçının daha pek çok eseri burada. 6600 heykel, 8000 çizim, 8000 fotoğraf ve 7000 sanat eseri…
Muhteşem Rodin’in eserlerine adanan müze 1919’da açılmış. Sanatçının eserleri iki ayrı mekanda; hem Auguste Rodin’in atölye olarak kullandığı, Paris’in merkezindeki Hotel Biron’da hem de Paris’in dışında, Rodin’in eski evi olan Villa des Brillants’da sergileniyor.
Hotel Biron’da Rodin’in önce öğrencisi ve modeli, sonra sevgilisi olan ama hayatı trajik bir şekilde sona eren heykeltraş Camille Claudel’in eserlerine ayrılmış bir oda da var.
Empresyonizmin büyük ustası Claude Monet’ye adanmış harika bir müze. Monet’nin 1872 tarihli ‘Impression, Sunrise’ adlı eseri de dahil olmak üzere 300’den fazla empresyonist ve post-empresyonist tablosunun yer aldığı Musee Marmottan Monet, sanatçının ikinci oğlu Michel Monet’nin 1966’da yaptığı bağışla kurulmuş.
Müzede ayrıca Edgar Degas, Edouard Manet, Alfred Sisley, Camille Pissarro, Paul Gauguin ve Pierre-Auguste Renoir’ın eserlerini de görebilirsiniz.
Tablolar, çizimler, seramikler, heykeller, grafik sanat eserleri, kitaplar ve eskizler… Bir dehanın zihninde dolaşmaya hazır mısınız?
4251 eseriyle Picasso’ya adanan Museu Picasso Barcelona, 1963 yılından bu yana sanatseverler için en önemli müzelerden biri ve aynı zamanda Picasso’nun eserlerine ev sahipliği yapan ilk müze.
Pablo Picasso’nun biçimlendirici yıllarını tanımak için referans merkezi niteliğinde olan müzedeki eserleri ‘Barselona Manzaraları’, ‘Aile’, ‘Arkadaşlar’ ve ‘Akademik Çalışmalar’ temalarıyla da izleyebilirsiniz.
İspanyol ressam Joan Miro’nun modern sanat çalışmalarını sergilemek üzere 1975 yılında kurulan müze, aynı zamanda sanat eğitimi alan öğrencilere burs sağlayan bir vakıf.
Müzede Joan Miro’ya ait 10 binden fazla resim, çizim, heykel, sahne tasarımı ve halı bulunuyor. En eski çizimler ise 1901 yılına ait. Çatı terasında Barselona’nın muhteşem manzarası eşliğinde Miro’nun renkli heykellerine hayran kalacaksınız.
Haussmann Bulvarı’nda bulunan bu muhteşem 19’ncu yüzyıl malikanesi çok hoş bir müzeye ev sahipliği yapıyor. Koleksiyoner Edouard Andre ile eşi ressam Nelie Jacquemart, hayatlarını 15’nci yüzyıldan 18’nci yüzyıla kadar en güzel sanat eserlerini toplamaya adamış. Bu özel koleksiyon, çiftin geçmişte yaşadıkları malikanelerinde kurulmuş.
Müze beş bölümden oluşuyor: Fransız resim sanatına ve dekoratif sanatlara bir saygı duruşu niteliğindeki ‘Boyama Odası’, ‘Büyük Oturma Odası’, ‘Müzik Odası’ ve ‘Yemek Odası’ndan oluşan Büyük Ticaret Fuarları, zarif bir şekilde dekore edilmiş ‘Goblen Odası’, ‘Çalışma Ofisi’, ‘Yatak Odası’, ‘Kütüphane’ ve ‘Sigara İçme Odası’ gibi ‘Özel Odalar’, ‘Kış Bahçesi’, 15’nci ve 16’ncı yüzyıl İtalyan heykel koleksiyonunun sergilendiği heykel galerisi ‘İtalyan Müzesi’ ve zemin kattaki ‘Madam’ın Odası’, ‘Mösyö’nün Odası’ ve ‘Ön Oda’dan oluşan ‘Özel Daireler’.
Londra’nın merkezinde, Strand’deki Somerset House’da bulunan sanat müzesi, Samuel Courtauld Vakfı’nın koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.
Özellikle Fransız empresyonist ve post-empresyonist tablolarıyla haklı bir üne sahip olan müzenin koleksiyonunda Manet’nin ‘Folies-Bergere’de Bir Bar’, Renoir’ın ‘La Loge’, Claude Monet ve Camille Pissarro’nun manzaraları, Edgar Degas ve Cezanne’ın eserleri ile van Gogh’un ‘Sargılı Kulaklı Otoportre’si yıldız gibi parlıyor.
18. yüzyıl resimleri, mobilyaları, silahları ve zırhları ve porselenleri… 5500 eserden oluşan Wallace Koleksiyonu, 18’nci ve 19’ncu yüzyıllarda beş nesil boyunca İngiliz aristokrat bir ailenin topladığı sanat eserlerini Londra’da bulunan Hertford Evi’nde sergileyen bir müze ve 1897 yılında kurulmuş.
Bu ev aynı zamanda Hertford markisi Richard Seymour-Conway’in evi. Seymour-Conway, evi sanat koleksiyoneri olan oğlu Sir Richard Wallace’a bırakmış ve müze adını Sir Richard Wallace’dan alıyor.
Amsterdam’a 1 saat uzaklıktaki Hoge Veluwe Milli Parkı’nın içinde yer alan ve yaklaşık 20 bin eserden oluşan bu çağdaş sanat müzesi, adını sanat koleksiyoncusu Helene Kröller-Müller’den alıyor ve Van Gogh Müzesi’nin ardından ikinci büyük van Gogh koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.
Bahçesinde heykellerin de sergilendiği müzede Piet Mondrian, Georges-Pierre Seurat, Georges Braque, Paul Gauguin ve Pablo Picasso’nun eserlerini de görebilirsiniz.
Mimarlığa meraklı gezginler için müzede Henry van de Velde ve Wim Quist’in binaları, Gerrit Rietveld pavyonu ve heykel bahçesindeki Aldo van Eyck pavyonu da yer alıyor.
San Marco Meydanı’nda bulunan Museo Nazionale di San Marco, Orta Çağ Dominik manastırının anıtsal bölümünde yer alan bir müze. 15’nci yüzyıl mimarı Michelozzo’nun eseri olan bina, Fra Angelico’nun eserlerinin dünyadaki en kapsamlı koleksiyonuna sahip ki bu eserler hem ahşap üzerine yapılmış resimleri hem de freskleri kapsıyor. Manastırın kütüphanesinde ünlü bir el yazması koleksiyonu da görülebilir.
San Marco Müzesi, Floransa’nın en ilginç koleksiyonlarından ve eserlerinden bazılarını barındırıyor. Bunların arasında 19’ncu yüzyılda yapılan yıkımdan sonra Antik Floransa Müzesi’nden buraya taşınan koleksiyonlar da yer alıyor.
1869’da ulusal tarihi anıt ilan edilen kompleksin büyük kısmı, onarımlar ve yeni duruma uyum sağlamak için bazı ayarlamalar yapıldıktan sonra müze olarak yeniden açılmış. Günümüzde müzeye ev sahipliği yapan mekanlar, San Marco Kilisesi’nin yanında ve halen manastır olarak kullanılan binanın bitişiğindeki odalarda yer alıyor.
16’ncı yüzyılın başlarına dayanan Doria Pamphilj Sarayı asalet, siyaset ve en önemli İtalyan soylu aileleri arasındaki birlikteliklerden oluşan bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Doria Pamphilj Galerisi ise Doria Pamphilj’in kalbindeki sergi alanı. Burada, muhteşem Rönesans kemerleriyle iç avluya bakan dört kanatta ve iki büyük bitişik salonda Doria Pamphilj Ailesi’nin 16’ncı ve 17’nci yüzyıllara ait özel sanat koleksiyonunun çoğu sergileniyor. Koleksiyonun başyapıtı ise Diego Velazquez’in ‘Papa Innocent X’in Portresi’ adlı eseri.
Antik ve modern İtalyan ressamlarının eserlerini barındıran Pinacoteca di Brera Müzesi, 24.000 metrekarelik alanıyla Milano’nun en büyük sergi alanlarından. Müzede, İtalya’nın Venedik ve Lombardia bölgelerindeki sanatçıların koleksiyonlarıyla birlikte İtalya’nın diğer bölge ressamlarının eserleri sergileniyor.
Andrea Mantegna’nın ‘Ölü İsa ve Üç Yaslı’, Gentile Bellini ve Giovanni Bellini’nin ‘Aziz Mark Mısır’ın İskenderiye Meydaı’nda Vaaz Veriyor’, Caravaggio’nun ‘Emmaus’ta Akşam Yemeği’, Tintoretto’nun ‘Aziz Markos’un Cesedinin Bulunması’ ve Modigliani’nin ‘Çocuk ciğeri’ adlı eserleri koleksiyonun başyapıtları arasında.