Konya’da deprem oldu, deprem uzmanları bile çok şaşırdı
Maraş’ta 42 kişinin hayatını kaybettiği sitenin göçme sebebi depremden 16 ay sonra üçüncü bilirkişi raporuyla ortaya çıktı. Raporda müteahhit, yapı denetim firması ve jeoloji mühendisi asli kusurlu bulundu.
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerde 42 kişinin hayatını kaybettiği ve Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından düzenlenen iki raporda da yıkılmasından kimsenin sorumlu olmadığı belirtilen Bad-ı Saba Konutları’nın göçmesinin sebebi depremden 16 ay sonra gelen yeni bilirkişi raporuyla ortaya çıktı.
1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Konya Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda müteahhit, yapı denetim firması ve jeoloji mühendisi asli kusurlu olarak tanımlanarak “Deprem sırasında binanın göçmesine donatı detayları açısından inşası sırasında yeterli mühendislik hizmeti alamamış olmasının ve gerekli zemin iyileştirme çalışmaları yapılmadan yapının inşa edilmesinin neden olabileceği düşünülmektedir” dendi.
Depremden sekiz ay önce yaşamın başladığı Güneşevler Mahallesi Vezir Hoca Bulvarı’ndaki 3 bloklu Bad-ı Saba Konutları’nın A ve C Blokları 6 Şubat 2023’te depremin ilk saniyelerinde yıkıldı.
A Blok’ta 42 kişi hayatını kaybederken 17 kişi de yaralandı. İnşaat aşamasındaki C Blok’ta ise ölen ve yaralanan olmadı. Binanın yıkılmasıyla ilgili soruşturmada olay yerinde yapılan inceleme sonunda hazırlanan raporlar, video, fotoğraf ve tüm belgeler nihai rapor için Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne gönderildi.
Yedi kişilik bilirkişi heyeti tarafından 31 Temmuz 2023’te hazırlanan rapor Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. 38 sayfalık raporda binanın projelendirme, yapım ve iş bitim aşamalarının 2007 deprem yönetmeliğine uygun yapıldığı belirtilerek “Proje, yapım ve iş bitimim aşamalarında tarafımıza ulaşan bilgiler doğrultusunda herhangi bir sorumlu kişi bulunmamaktadır” dendi.
Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı aynı üniversiteye sitenin çevresindeki parsellerin zemin etüt raporlarını da göndererek yeni bir rapor istedi. Ancak aynı bilirkişi heyeti 21 Aralık 2023’te düzenlediği raporunda eski raporda herhangi bir değişiklik yapılmadığını kaydetti.
Soruşturma sonunda cumhuriyet savcısı Bad-ı Saba Konutları’nın yeni ve bulunduğu bölgede yıkılan tek bina, diğer eski binaların ya ağır hasarlı olduğu, eski binaların yıkılmayıp yeni binanın yıkılmasının hayatın olağan akışını aykırı olduğu gerekçesiyle olay yerinde yapılan incelemelerde yapılan tespitler ve tanıkların ifadelerine göre binanın müteahhidi aynı zamanda statik proje müellifi ve şantiye şefi olan Şahin Avşaroğlu, kardeşi ve ortağı İsmail Avşaroğlu, mimari proje müellifi Hülya Kaptanoğlu, şantiye şefleri Ömer Faruk Tatarlı, Ali Enes Çakallıoğlu, zemin etüt raporu müellifi Lütfi Varol, statik proje uygulama ve denetçisi Hacı Kocabaş, mimari proje ve uygulama denetçileri Hasan Tümer ve Alper Ömer Doğan ile yapı denetim firması yetkilisi Ahmet Fatih Tekerek hakkında ‘Bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma’ suçundan 22,5’ar yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenledi.
İddianamenin gönderildiği 1. Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporunun çok önemli olduğu gerekçesiyle iddianameyi iade etti. Ancak savcı dosyanın mahkeme tarafından da yeni bir bilirkişiye tevdi edilebileceğini belirterek iade kararına itiraz etti. Bunun üzerine mahkeme iddianameyi kabul edip dosyayı bilirkişi raporu için Konya Teknik Üniversitesi’ne gönderdi.
Konya Teknik Üniversitesi dosya üstünde incelemelerine başlarken ikisi tutuklu 10 sanık 24 Nisan’da ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıklar savunmalarında suçlamaları reddederken Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden gelen bilirkişi raporunda da binanın yıkılmasında sorumlu tespit edilmediğini söyledi. Duruşma sonunda mahkeme Şahin Avşaroğlu’nun tutukluluk halinin devamına, Hamit Kocabaş’ın da tahliyesine karar verdi.
Konya Teknik Üniversitesi’nden altı kişilik bilirkişi heyeti ise incelemesini tamamlayarak hazırladığı bilirkişi raporunu 7 Haziran’da 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Dava dosyasına giren 54 sayfalık bilirkişi raporunun sonuç kısmında ruhsat aşamasından yapımına kadar tespit edilen eksiklikler ve usulsüzlükler 27 madde halinde sıralandı. Raporda statik proje müellifi, müteahhit, yapı denetim firması ve jeoloji mühendisinin asli kusurlu, jeofizik mühendisi, belediye proje kontrol birimi ve taşıyıcı sistemden sorumlu şantiye şefinin ise tali kusurlu olduğu belirtildi.
Ruhsata göre bodrum, zemin, asma, 14 normal kat ve çatı katı olmak üzere 16 kattan oluşan binanın ruhsatının 30 Eylül 2017 tarihinde alındığı, imar durum belgesinde yol üstü kat sayısının ve emsal hesabının sekiz kat olduğu ifade edilerek şöyle dendi:
“Ancak dosyadaki imar durum belgesinde 14 Nisan 2016 tarihli meclis kararına atıf yapılmakta ilgili kararda ise ‘Site yapılmasını teşvik etmek amacıyla parsel büyüklüğü 10 bin metrekare ve üzeri olan konut ve karma kullanım tanımlı parsellerde emsal değeri yüzde 10 artırılıp maksimum 12 kat olarak uygulanır. 31 Aralık 2016 tarihine kadar inşaat ruhsatı alanlar için maksimum 15 kat olarak uygulanır’ ifadesi ile kat sayısının 15’e kadar çıkarıldığı görülmektedir. Bad-ı Saba Konutları ise tapu alanı 12 bin 864 metrekare olmakla birlikte 30 Eylül 2017 ruhsat tarihi itibarıyla bu kapsama girmemektedir. Dulkadiroğlu Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 25 Eylül 2023 tarihli yazısında Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 11 Nisan 2017 tarihinde onaylanan imar planı 3’ün bölüm özel hükümlerde ’31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla imar çapı olarak yapı ruhsatına müracaat eden parseller için 30 Haziran 2017 tarihine kadar maksimum 15 kat olarak uygulanır’ şeklinde düzenleme yapıldığı belirtilmektedir. Bad-ı Saba Konutları’nın bulunduğu parsel için imar durum belgesi düzenleme tarihi ise 29 Aralık 2016’dır. Dolayısıyla yapılan değişiklikle kısa bir zaman aralığına özel 15 Kat imar izni verildiği ve Bad-ı Saba Konutları’nın bu durumdan faydalandığı anlaşılmakla birlikte konu hukuki olduğundan teknik heyetin uzmanlık alanı dışındadır.”
Raporun devamında taşıyıcı sistem elemanlarında etriye kancalarının yönetmeliğe aykırı şekilde yapıldığı, zemin etüdünde sondajın 35-38 metre civarında yapılması gerekirken 15 metre yapıldığı ve zemin etüdü raporunda gevşek yapıdaki kumlu çakıl birimlerinin kaya zemin gibi değerlendirildiği ve bu yapılan yanlış değerlendirmelerden dolayı parselde temel altı zemin ortamında güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarına gerek duyulmadığının anlaşıldığı belirtilerek binaların yıkılma sebebi şöyle açıklandı:
“Deprem sırasında yapının göçmesine binanın projelendirilmesi aşamasında özellikle zemin etütleri kapsamında yapısal performansı etkileyen kusurların bulunmamasının, tarafımıza gönderilen bazı enkaz görüntülerindeki donatı detayları açısından inşası sırasında yeterli mühendislik hizmeti alamamış olmasının ve genellikle yamaç molozu şeklinde nitelendirilebilecek zemin profili üzerinde gerekli zemin iyileştirme çalışmaları yapılmadan yapının inşa edilmesinin neden olabileceği düşünülmektedir.”
Bad-ı Saba Konutları’nda yakınlarını kaybedenler yeni raporun çok önemli olduğunu belirtti.
Binada annesi ile üç oğlunu kaybeden Nuri Gülçin ilk günden bu yana binanın yıkılmasıyla ilgili dile getirdikleri iddiaların son raporla gerçekliğinin ortaya çıktığını söyledi. Sorumluların cezalandırılmasını beklediklerini kaydeden Gülçin şöyle konuştu:
“Biz depremin ilk gününden bu yana Bad-ı Saba Konutları’nın zemininin bataklık olduğunu, yapılan zemin etüdünün sadece kağıt üzerinde yapıldığını, müteahhidin, bariz demir ve işçilik hatası yaptığını, yapı denetimin buraya gelmeden sadece masa başında ‘Burayı denetledim’ diyerek rapor verdiğini iddia ediyorduk. Konya Üniversitesi’nden gelen rapor da bizim söylediklerimiz sadece iddia ile kalmadı, doğrulanmış oldu.
Şimdi sıra adalette. Biz adaletten buranın sorumlularının en ağır şekilde yargılanmasını ve ceza almalarını istiyoruz. Burayı usulüne uygun değil de usulüne uydurarak yapmışlar ve bu da katliama neden olmuştur. Bunun da hesabının en ağır bir şekilde sorulmasını istiyoruz.”
Bad-ı Saba’dan kızının, damadının ve 3 torununun cansız bedenlerini çıkardığını belirten İbrahim Yıldırım ise “Ben Bad-ı Saba Konutları’nda beş evlat şehit verdim. Ben deprem günü saat 5’te buradaydım, diz boyu su vardı, sudan enkazın içine giremedim. Şimdi bunların bir sorumluları vardır yani. Bizim devletimiz var, bizim savcılarımız var, hakimlerimiz var ve bunların en ağır şekilde yargılanıp cezasını görmesini istiyoruz” dedi.