AK Parti’den aday olan hakim Gezi davasında mahkeme başkanı koltuğuna oturdu
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 5-7 Aralık tarihlerindeki Kavala görüşmelerinde karar için Mart 2024 işaret edildi. Bu süreçte Türkiye ile "yapıcı ve sonuç alıcı" görüşmeler gerçekleştirilmesi amaçlanıyor. Komite HSK'nın yapısını da eleştirdi.
Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, Osman Kavala ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM’nin ‘derhal serbest bırakılmalı’ kararını uygulamayan Türkiye’ye uygulanacak yaptırımları görüşmek üzere toplandı ve bir kez daha karar veremeyip görüşmeyi Mart ayına erteledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2022 yılında Kavala’nın tutuklanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ihlali olduğuna hükmetmiş, iş insanının hemen serbest bırakılmasını istemişti.
Türkiye’nin o zamandan bu zamana Kavala’yı serbest bırakmaması üzerine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye hakkında “ihlal prosedürü” başlatma çağrısı yapmış, Kavala’nın serbest bırakılması için Ocak 2024’e kadar süre vermişti. Türkiye çağrıyı dikkate almayıp Kavala’yı serbest bırakmazsa Türk delegasyonunun mecliste oy kullanma hakkının elinden alınması ve iş insanının tutukluluğunda payı olan tüm yetkililerin mal varlıklarına elkoyma, tutuklama gibi yaptırımlar uygulanmasını oy çokluğuyla kabul etmişti. Yaptırımlar uygulanırsa Türkiye’nin Avrupa ve AB fonlarından faydalanması zora girecek.
Son yapılan toplantıda konuya dair yol haritası belirlendi, Türkiye’ye bir kez daha Kavala ve HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakma çağrısı yapıldı. Ama Türk yetkililer Kavala’nın mahkumiyetinin Yargıtay kararıyla kesinleşmesinden dolayı herhangi bir müdahalede bulunamayacağını bildirdi. Türkiye konuyla ilgili olarak toplantıdan önce Avrupa Konseyi Nezdindeki Daimi Temsilciliği aracılığıyla komiteye bunu anlatan iki mektup göndermişti. Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen ise Kavala’yla ilgili mahkumiyet kararının AİHM’nin ihlal ve tahliyeyle ilgili hükmünü ortadan kaldırmadığı görüşünde.
Komite kararında yapılan tüm çağrılara rağmen Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet ceza verilmesinden “derin üzüntü duyduğunu” belirtti, dava sürecinde Türk yargı sisteminin “istismar edildiği” ve “Kavala’nın susturulmak için cezaevinde tutulduğu” görüşlerini dile getirdi. AİHM hükmüne rağmen Kavala’nın “AİHS güvencesindeki haklarının ihlaline devam edildiğinin de altı çizildi. Kavala’nın serbest bırakılması için Avrupa Mahkemesi’ne iki ayrı başvuru yapıldığını belirten komite Türk yetkililerin “AİHS’yi ve anayasayı onurlandıracak bir davranışla Kavala’yı özgür bırakmasını” istedi.
Bakanlar Komitesi Mart 2024’te konu için yine toplanacak ama öncesinde Türkiye ile yüksek düzeyli teknik görüşmeler yapılması kararlaştırıldı. Bu görüşmelerde yapıcı ve sonuç alıcı ilerleme sağlamanın ve Kavala’nın tahliyesinin yargı sistemine uygun biçimde hayata geçirilmesinin yolları araştırılacak. Yapılacak görüşmelerin sonuçları da marttaki toplantıda değerlendirilecek. Komitenin bir sonraki adımının 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerin sonrasına kalacağı tahmin ediliyor.
Bakanlar Komitesi’nin toplantısında Kavala ve Demirtaş davaları örnek gösterilip Türk yargısının “bağımsızlığı ve tarafsızlığının” sorunlu olduğu belirtildi. Özellikle Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısına dikkat çeken komite Türk yetkililerin bu sorunları bir an önce çözmesi ve HSK’nın “yürütme etkisinden çıkarılması” zorunluluğunu dile getirdi. Türkiye ise komite toplantısı öncesindeki bilgilendirici mektupta HSK’nın “bağımsız ve tarafsız bir kurum” olduğunda ısrar etmiş, son anayasa değişikliğiyle kurulun yapısının oluşumunda TBMM’nin de devreye girdiğini belirtmişti.
Yukarıda da belirtildiği gibi komite sadece Kavala’nın değil, 2016’dan beri Edirne’de tutuklu bulunan Demirtaş’ın durumunu da ele aldı. Demirtaş ilk kez 2019 yılında Anayasa Yüksek Mahkemesi’ne başvuru yapmış, mahkeme temmuz ayında konuyu gündemine alsa da karar almayı ertelemişti. Bu yüzden Türk hükümeti henüz AYM’nin bu başvuruyu sonuçlandırmadığına, Avrupa Konseyi’nin AYM kararını beklemesi gerektiğine işaret ediyor.
Öte yandan Demirtaş ve HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın milletvekili olmalarına rağmen siyasi açıklamaları yüzünden tutuklu bulunmalarının hak ihlali olduğunun AİHM kararlarıyla netleştirildiğini söyleyen komite, her iki siyasetçinin de hâlâ tutuklu olmasını “uygunsuz bulduğunu” belirtti. Türk yetkililerin iki siyasetçinin davalarında sunduğu yeni delillerin AİHM tarafından dikkate alınmadığını belirten komite, Yüksekdağ’ın suçlandığı eylemlerin AİHS’ye göre siyaset yapma hakkı kapsamına girdiğini ve Türk yetkililerden detaylı açıklama istendiğini belirtti.