Narin’in mezarı açılıp İstanbul’a gönderilen kemik parçaları defnedildi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın raporunda Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran'ın arkadaşlarının konuyla ilgili hiç konuşmadığı belirtildi: "Aileleri sıkı sıkı tembih etmiş olabilir"
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bir kırsal mahallede kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni dere yatağında, çuval içinde bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran’la ilgili soruşturma sürüyor.
Kızın amcası, annesi ve abisinin de aralarında olduğu, itirafçı Nevzat Bahtiyar hariç ağız birliği yaptığı düşünülen 12 kişi tutuklu bulunuyor. Bu nedenle köydeki çocukların, yani Narin’in arkadaşlarının söyledikleri ve söyleyecekleri ayrıca önem taşıyor.
Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ekipleri Narin’in kaybolduğuna dair ihbarın hemen ardından bölgeye giderek psikososyal desteğe başlamıştı.
7-13 yaş arası 50’ye yakın çocukla ilgilenilmiş, güvenli alan çalışmalarından, stres, kaygı ve korku anlarında yapılması gerekenlere, gelecek hayallerinden, umutlarına dek birçok konu hakkında onlarla konuşulmuştu.
Hazırladıkları raporu tamamlayarak bakanlığa gönderdiler.
Ön raporda çocukların söz konusu durumla ilgili hiç konuşmadıkları, bu durumu bastırmış veya anlamlandıramamış olabilecekleri belirtildi. Ayrıca “Aileleri tarafından çok sıkı bir şekilde konuşmamaları telkin edilmiş olabilir” ihtimaline dikkat çekildi.
Ölüm şekli netleşmişti
Dün Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporla minik kızın ‘ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı’ olarak öldüğü netleşmişti. Yani biri veya birileri onu boğmuştu.
Raporda ‘mevcut verilerle Narin Güran’ın cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı hususunda tıbben değerlendirme yapılamadığı’, çocuğun ölümünün kaybolduğu tarih olan 21 Ağustos’ta meydana geldiği belirtilmişti.
Sol diz altından bacağın kopmasına neden olan travmanın, ölüm sonrası hayvanlar tarafından oluşturulmuş nitelikte olduğu bildirilen raporda “Çocuğun ölümünün ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu, oy birliği ile mütalaa edilmiştir” denmişti.
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın gelen ilk raporun ardından çocukların durumlarının daha derinlemesine incelenmesine yönelik talimat verdiği öğrenildi.
Çocukların psikolojik iyilik hallerinin artırılması ve günlük yaşam rutinlerinin tekrar eski düzene girmesine yönelik daha kapsamlı bir ekip oluşturulacak.
Narin Güran’ın abisi Enes Güran’ın kolundaki diş izleriyle ilgili inceleme yapan Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu’nun mütalaasının ise bugün çıkması bekleniyor.
Enes Güran, annesi Yüksel Güran gibi ‘kasten öldürme suçuna iştirak etme’ suçlamasıyla tutuklu bulunuyor.
Amca Salim ve anne Yüksel’den sonra hakkında en çok spekülasyon üretilen üçüncü isim olan kişi abi. Çünkü hem uyuşturucu bağımlılığı olduğu söyleniyor hem de kolunda ısırık izi vardı.
Bu noktada parantez açmakta fayda var; Enes hakkındaki senaryolar da Yüksel ve Salim’de olduğu gibi “Narin görmemesi gereken bir şey görmüş olabilir” ihtimali üzerine kurulu.
Anne Yüksel’in kayıp ilanının ilk günlerinde “Baktım Enes ahırın yanında. ‘Dün gece köpek benim hindimi yemiş.’ Enes’i çağırdım. İki arkadaşı da oradaydı. Dedim ‘Yazık günah’, dile getirmedim. Dedim ‘belki benden şey yapılır” demesi de şüpheleri kuvvetlendiriyordu.
Bu izin Narin’e ait olduğu düşünüldü fakat uzmanlar kesin bir sonuca varamadı.
İkinci senaryoysa Narin’in ahırdan gelen sesler üzerine Enes ve erkek kuzenini uygunsuz vaziyette görmesi. Özellikle A Haber bu iddiayı şöyle paylaşıyor: “Bunun üzerine ağabeyi Enes tarafından elle boğulmak suretiyle nefessiz bırakıldığı iddia ediliyor. GPRS kayıtlarına göre anne Yüksel ve yenge Hediye Güran olay yerine gelerek Enes’e engel olmaya çalıştı. Anne Yüksel Güran bu sırada oğlu Enes’in kolunu ısırdı.”
Enes ise kız kardeşinin kaybolduğu haberini alınca sinir krizi geçirdiğini ve kendi kendine zarar verdiğini, kolunu da kendisinin ısırdığını ileri sürüyor:
“Kardeşim kaybolunca köye askerler geldi. Arama faaliyetleri başlayınca ben sinir krizleri geçirdim. Sonra da kolumu ısırmaya başladım. Ardından arama ve tarama faaliyeti başladı. Aramalar sürerken mısır tarlasına gittik. Mısır’ın koçanları sırtıma değdi, ayrıca ahır ve metruk yapılarda arama yaptığımız için sırtımdaki çizikler buradaki sürtünmelerden dolayı oluştu.”