MHP’de Bursa krizi: Yönetim görevden alındı
Bursa Valiliği Ankara'da sokak ortasında öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in ablası Selma Ateş'in takip edilmediğine, şüpheli üç kişinin belediye çalışanı olduğuna dair açıklama yaptı.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in Aralık 2022’de Ankara’da sokak ortasında öldürülmesi halen Türkiye gündeminde ilk sıralarda.
Savcılık cinayetle ilgili davayı Ateş’in öldürülmesinden ancak bir buçuk yıl sonra açabildi. Bu dava bile eksikli, çünkü savcılık suikastın siyasi ayağıyla ilgili 17 kişiyi ayrıca soruşturduğunu açıkladı.
Sinan Ateş’in eşi Ayşe ve ablası Selma Ateş cinayetin aydınlatılması çağrılarını sürdürüyor, endişelerini başta siyasi parti liderleri olmak üzere kamuoyuyla paylaşıyor.
Bu kapsamda birkaç gün önce CHP lideri Özgür Özel’le buluşan Ayşe Ateş sonra da kızlarıyla birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmüştü. Erdoğan burada küçük kızının “Tayyip dede babamın katillerini yakalayabilir misin?” sorusunu “Tamam kızım” diye yanıtlamıştı.
Erdoğan Ateş ailesine yönelik tehditlere karşı korumanın artırılması talimatı da vermişti. Siyaset sahnesinde Ateş trafiği artarken dün gece saatlerinde yeni bir gelişme oldu. Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş avukatıyla birlikte babasının evinin önündeki kafede iki ayrı araçta birden fazla kişi tarafından takip edildiğini açıkladı. Aile uzun süredir tehdit alıp gözetlendiklerini söylüyordu. Bu sefer takip Erdoğan’la görüşmeden bir gün sonra geldi.
Selma Ateş kendisini takip edenlerden şikayetçi oldu. T24’ün haberine göre bunlar Ülkü Ocakları üyesiydi.
Bursa Valiliği ise konuya ilişkin açıklamasında ‘Ateş’in takip edilmediğini’ söyledi:
“12.06.2024 günü bazı basın yayın organlarında ‘Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş’i takip edenler ülkü ocakları il başkan yardımcıları çıktı’ ve benzeri haberlere istinaden açıklama yapılması zorunluluğu doğmuştur.
Selma Ateş Kazanç’ın 12.06.2024 günü Bursa Başaran Mahallesi’nde bulunan annesinin ikametinden çıkarak Yıldırım İlçesinde bulunan belediyeye ait ‘Hünkar Köşkü’ isimli sosyal tesise arkadaşları ile gittiği ve burada takip edildiği yönünde Yıldırım İlçesi, Teleferik Polis Merkezi Amirliğine giderek müracaatta bulunması üzerine Asayiş Şube Müdürlüğümüzün yapmış olduğu çalışmalarda belediyeye ait olan sosyal tesiste bulunan dört şahıs tespit edilmiş, ifadesine başvurulmuş, bahse konu üç şahsın belediye çalışanı olduğu, yemek yemek amacı ile sosyal tesise gittiği, diğer şahsın ise sosyal tesisin yanında bulunan Hünkar Köşkü Müzesinde görevli rehber olduğu, ülkü ocakları ile bağlantısının olmadığı, müşteki Selma Ateş Kazancı’yı takip etmedikleri yapılan kamera çalışmalarından ve tahkikattan anlaşılmıştır. Tahkikat Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğümüz tarafından hassasiyetle takip edilmektedir.”
Selma Ateş ise valiliğin açıklamasına tepki gösterdi.
“Elimizde net bilgi yok. O yüzden net teşhis yapamadık. Ben Ülkü Ocakları’ndakileri net bilemiyorum. Kanıtsız konuşmak istemem. Bizi kim takip eder? Bir araba var ve o arabadan inen şahıslarla bizim karakolda gördüklerimiz aynı değil. Husumetimizin kimlerle olduğu çok açık. Dün akşam teşhis için karakola getirilenleri tanımıyorum. Belediye çalışanlarıymış” diyen Ateş şöyle devam etti:
Benim gördüğüm çocuklar onlar değildi. Benim gördüğüm 170 santimetre boyunda mavi gömlekliydi ama karakola gelen 150 santimetre boyundaydı. Emniyet müdürüne en ince ayrıntısına kadar anlattım. Bana benim gördüğümü gösterseler direkt ‘bu’ derim. Böyle olunca net kanıt olmuyor. Karakolda ifade veren şahıslar da bizi hiç görmediklerini söylemiş. Can güvenliğimiz yok.”
Selma Ateş neden Ülkü Ocakları üyelerinden şüphelendiğini ise şu şekilde anlattı:
“Bizi takip edenlerin Ülkü Ocakları’ndan olduğunu düşünüyorum. Benim yerimde olsanız siz kimden şüphelenirdiniz? Ülkü Ocaklı gençlerin kim olduğunu yürüyüşünden tanırsınız. Giyimi, bıyığı, yüzü hep birbirine benzer. Gördüğünüzde bu Ülkü Ocaklı dersiniz. Biz de görünce böyle dedik.”
“1 Temmuz’a kadar avukatımın ısrarıyla koruma alıyorum. Koruma istemiyordum. Suikasta uğrasak yanımızda biri ölse bunun acısıyla yaşayamam. Bizi daha önce tehdit ediyorlardı zaten. Zeki Berkay Albayrak var Ülkü Ocaklı, benim paylaşımlarıma mesaj atıyor ve ‘Ülkü Ocakları hesap sorar’ diye yazıyordu. Bunla ilgili suç duyurusunda bulundum. Bugüne kadar ben yumuşaktım. Genç çocuklar olduğu için zarar görsünler istemedik. Sinan da öyle diyordu, genç çocuklar zarar görmesin. Artık kimse kusura bakmasın. Benim annem bir kere aynı acıyı yaşamış. Benim çocuklarım da annesiz kalsın istemiyorum. Biz ne kadar iyi niyetli olursak olalım kötü fikirlerinden vazgeçmiyorlar. Cezasız kalan suç failleri her gün azgınlaştırıyor. Bu sözün anlamını dün gördük. Bir adım atarken üç kere beş kere düşünsünler. Bundan sonra hepsini şikayet edeceğim. Evimin önünde başladı bu takip sonra oturduğumuz yerde devam etti. Sosyal medyadan sürekli tehdit ve mesajlar aldık. Dava da yaklaşıyor bizim sesimizin çıkmasını istemiyorlar. Benim 38 yaşındaki kardeşim sokak ortasında katledildi. Siyasi kimliği bir yana bir akademisyen. Türkiye’nin artık bu cinayeti çözmesi gerekiyor.”