Semiha’nın ölümünden 15 ay sonra tutuklanan eşi ilk kez hakim karşısında: Telefon dinlemeleri, eşcinsellik iddiası ve internet aramaları
İzmit'te hamilelik sırasında hastanede 'tahlile gerek yok' denen anne doğuma girince çocuğunun down sendromlu olduğunu öğrendi. Hastaneye ve doktora dava açan aileye 21 milyon TL'lik tazminat ödenecek.
Kocaeli’nin İzmit ilçesinde Serpil-Faruk Gürel çifti 2013’te, yani evliliklerinin sekizinci yılında tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi oldu. İlk çocuklarıydı ve aradan üç yıl geçtikten sonra, 2016 yılında yeniden çocukları olacağını öğrendiler. Anne Serpil Güler hamilelikle ilgili kontrollerini İzmit’teki özel hastanede yaptırdı. Ancak yedinci ayda düşük tehlikesi yaşadı. Hamileliği devam etti, ama doktorlarına dörtlü tarama testi ile birlikte tahlillerinin tamamını yaptırmak istediklerini söyledi. Doktor tahlillere gerek olmadığını, bebeğin sağlıklı olduğunu söyledi.
Anne Güral’ın hamileliğinin sekizinci ayında bebeğinin bağırsak enfeksiyonu yaşadığını, ölüm tehlikesi olduğunu öğrendi. Bu nedenle doktoru onu doğuma aldı ve bebek dünyaya gelince de topuk kanı taraması yapıldı: Bebeğin Down sendromlu olduğu anlaşıldı. Çift doğum sürecinde sütün tahlillerin yapılmasını istediklerini ancak talebin reddedildiğini belirterek hastane ve doktorun ihmali olduğu gerekçesiyle 2016 yılında maddi-manevi tazminat talebiyle hastaneye dava açtı. Kocaeli 1’inci Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava sekiz yıl sonra sonuçlandı. Mahkeme hastanenin çifte 21 milyon 89 bin 691 TL 15 kuruş maddi, 200 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetti.
Baba Faruk Güral yaşadıkları süreci şöyle anlattı:
“Allah bize ilk çocuğumuzu sekiz yıl sonra nasip etti. Çocuğumuz tüp bebek tedavi sonrasında doğdu. İkinci çocuğumuz doğal yoldan oldu ve hamilelik boyunca üstünde çok durduk. Maddi durumumuz çok iyi değildi o dönemler, işsizdim, ama özel bir hastaneye gitmek istedik. Hastaneye gittiğinizde insanlar nasıl özel ilgi bekler; 15 günden 15 güne gidersiniz, ense yapısına, kalp atışına bakarlar, ama bunların hiçbiri fark edilmedi.”
Eşinin hamilelik sırasında sorunlar yaşadığını da anlattı Güral ve altıncı, yedinci ayda mide bulantıları, düşük tehlikesi gibi problemlerle karşılaştıklarını belirtti. Çocuğun hiç kıpırdamadığını da öğrendiklerini söyleyen baba Güral “İlk taramadan sonrasında tahlillerin tamamını yaptırmak istedik ancak yapılmadı. Biz istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Neden yapılmadı? Doktorumuz ‘Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur’ dedi. Doktor sonuçta ‘Gerek yok, bebeğiniz gayet sağlıklı’ dedi. ‘Hocam bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı’ dediğimizde bize ‘Hayır. Ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ deyip istemiş olmamıza rağmen tahlilleri yaptırmadılar ” diye konuştu.
Eşinin hamileliğinin sekizinci ayında doktorun tavsiyesiyle erken doğum olduğunu anlatan baba Güral nedenini sorduklarında da bebeğin bağırsak enfeksiyonu yaşadığı, ölüm tehlikesi olduğu cevabını aldıklarını ifade etti. Sonunda erken doğumu kabul ettiklerini belirten baba Güral “Bir gün sonra eşim ameliyata alındı ve doğumun ardından bebeğin Down sendromlu olduğunu öğrendik. Tabi biz Down sendromu nedir bilmiyoruz. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Sonra ‘Bu süreci, psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız’ diye çok düşündük. ‘Bu engelleri kaldıralım’ denen ülkemizde engelleri maalesef kaldıramıyoruz. Her şey maddiyat içeriyor. Bu maddiyat, seanslar şu anki haliyle en düşük bin TL’den başlıyor. Baktığımda yetiştiremem, yani iyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdim” dedi.
Dava süreci ve karar hakkında da konuşan baba Güral tüm ailelere emsal olması açısından mutlu olduklarını söyledi. “Daha doğrusu çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum” diyen baba parayı çocuğu için harcayacağını ifade etti. Çocuğunun şu anda sekiz yaşında olduğunu ve hala bezlediklerini anlatan baba “Yürümesi çok geç oldu; üç buçuk yaşında yürümeye başladı. Bu eğitim süreçleri çok fazla oldu. Doğduğunda 36 günlük bir yoğun bakım süreci vardı; bu süreç bizi çok etkiledi. Yani 36 gün yavrumuza kavuşamadık; boğazından hortumuyla beslenmişti. Süreçler bizi çok üzdü; çok yıprattı. Maddi-manevi tabi ki yıprandık. Tabi ki o benim evladım. Ben bu davayı Down sendromlu olduğu için değil çocuğumun hakkı olduğu için açtım ve neticesinde iyi sonuçlandı. Tüm ailelere de haklarını araması için emsal olmaktan gurur duyuyorum” diye konuştu.