Konut sorununa çözüm önerisi: 100 bin konut yarım kaldı, bankalar hakediş modeline geçmeli
Türkiye, tarihinin en büyük depremlerinin üzerinden 120 gün geçti. 11 ilde yaşayan milyonlarca insan, yaşamlarını artan sıcaklar altında sürdürmeye çalışıyor. Hala çadırda yaşayan binlerce depremzede, günlerini yılan, fare ve böceklerle geçirmek zorunda.
Havanın ısınması ve Türkiye’nin ‘deprem gündeminden’ çıkması, bölgedeki ihtiyaç ve gereksinimlerin görünürlüğünü de düşürüyor. Isınan hava nedeniyle birçok böcek, fare ve yılan deprem bölgesinde çadırda kalan vatandaşların hayatını etkiliyecek düzeyde artıyor.
Bu sorun özünde, aradan geçen 120 güne rağmen çadır kentlerde yaşamak zorunda olan vatandaşları etkiliyor. Mesajlaşma uygulamasındaki gruba gelen, “Biz şu an çadırda kalıyoruz. Çadırın yanında iki metreye yakın siyah bir yılan gördük. Rica etsem kükürt nerde satılıyor bilen varsa yazabilir mi? Teşekkür ederim” mesajının ardında, mesajın sahibi, Sebahat Hanım’ı arıyorum.
Telefonu açtığında sesinin titrediği anlaşılıyor. Yaşadıkları zorlukları konuşmaya başladığımızda, “Şu an sandalyenin üstündeyim, rahat konuşamıyorum” diyor. Ağlamaklı sesininin arkasında, çaresizliği olduğu anlaşılıyor. O ve ailesi, depremin ardından İzmir’e gitmişler. Fakat seçimde oy kullanmak için Mayıs ayının başında Hatay’a geri dönmüşler. Bir akrabalarının bahçesine kurdukları çadırda, eşi ve bir kızıyla yaşamaya başlamışlar. Hatay’da kalmalarının nedeni ise kızının iş bulmasıymış.
Havalar ısındıkça zorlukların arttığını anlatan Sebahat Hanım, “Bizim çadırımızın kapısı fermuarlı değil bir rüzgar olduğu zaman kapısı açılıyor. Yılan, böcek ve fareler yaz ayları olduğu için çoğaldı. Dün fare girmişti bugün de yılan girdi” derken endişeli. Bu cümlenin ardından daha da duygulanan Sebahat Hanım, “Oturup ağlıyorum. Ne yapacağımızı bilmiyoruz” diyor.
Sebahat Hanım ile yaptığımız görüşmenin ardından CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu’nu arayıp, kentte kaç tane çadır kent olduğunu soruyoruz. “Çok” diyerek mahalle mahalle saymaya başlıyor.
Ardından o çadır kentlerden birinde yaşayan 19 yaşındaki Anıl Keklik’e ulaşıyoruz.
O ve iki kardeşi İskenderun’un Mustafa Kemal Mahallesi’nde kurulan çadırkentte, üç buçuk aydır yaşıyorlar. Annelerini ve akrabalarını depremde kaybeden kardeşlerin kaldıkları çadır kentte ilk başta 180 çadır bulunurken şimdi 120 civarında çadır bulunuyor. Bu zamana kadar konteyner talepleri için bir kere arandıklarını söyleyen Keklik, “İki hafta önce konteyner için bilgilerimizi aldılar ama bir daha aramadılar” diyor.
Keklik ve kardeşleri de özellikle artan sıcaklar nedeniyle zorluk yaşadıklarını belirtiyor. Duş ve suya ulaşmanın zorlaştığını anlatan Keklik, “Isınmak için verdikleri fanın ısıtma bölümünü açmadan çalıştırarak çadırda yatmaya çalışıyoruz” diyerek sıcaklarla mücadale etmeye çalıştıklarını anlatıyor.
Keklik ayrıca yaşadıkları çadır kentteki en az 400 kişi için iki duş kabini olduğunu söylüyor. Bu sayının yetersiz olduğunu aktaran Keklik, “Bu kabinler yetersiz kalıyor. İnsanlar kullanmayı bilmediği için çoğu zaman bozuluyor” diyor.
Hatay dışında, Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesinde 55 bin metrekarelik alanda bulunan 900 depremzedenin yaşadığı konteyner kentte dün akşam (4 Haziran) saatlerinde dağıtılan nohutlu pilavı yiyen 52 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Depremzedeler tedavilerinin ardından taburcu edilirken, incelenmek üzere yemekten numune alındı.
Deprem bölgesinde yaşayan depremzedeler hala birçok hayati ürüne ulaşamıyor. Depremden en az 10 milyonun etkinlendiği tahmin edilirken kenti terk etmeyen yüzbinlerce insan var.