Darbe döneminde işkence merkeziydi: Diyarbakır Cezaevi müze oluyor
Diyarbakır Kampüs Ceza İnfaz Kurumları’nda kalan 32 tutuklu ve hükümlü yedikleri yemekten zehirlendi.
Diyarbakır Kampüs Ceza İnfaz Kurumu’nda 32 tutuklu ve hükümlü dün akşam yedikleri yemekten zehirlendi.
Olayın duyulması üzerine Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nden oluşan heyet cezaevine giderek inceleme yaptı.
Heyetin incelemesiyle ilgili olarak Diyarbakır Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada tutuklularla yapılan görüşmelerde bayram sebebiyle yaklaşık 10 gündür yemeklerde sorun olduğunun söylendiği bildirildi.
ANKA’nın aktardıklarına göre açıklamada şöyle dendi:
“23 Haziran 2024 tarihinde Diyarbakır Kampüs Hapishanesinde tutulan mahpusların gıda zehirlenmesi yaşadığı bilgisi alınması üzerine Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesinden oluşan bir heyetle saat 23.30’da ziyaret gerçekleştirilmiştir. Mahpuslarla yapılan görüşmelerde bayram sebebiyle yaklaşık 10 gündür yemeklerde sorun olduğu, bu süre içinde ishal vakalarında artış olduğu; 23 06 2024 tarihinde verilen yemekten (şinitzel tavuk) koku geldiği, sıklıkla su kesintisi olduğu ve suyun geldiği vakitlerde kirli aktığı belirtilmiştir.
Kampüs Hapishanesinde bulunan ve sağlık durumu kötü durumda olan 32 mahpusun kusma ve bulantı gibi şikayetlerle hastaneye sevkleri gerçekleştirilmiş, tedavilerinin akabinde mahpuslar taburcu edilmiştir. Tüketilen gıdalar için besin miktarının yeterliliği, çeşitliliği, kalitesi, hijyeni ve besin değerinin korunması önemle dikkat edilmesi gereken hususlardır. 14 Mayıs 2024 tarihinde aynı kampüs hapishanesinde gıda zehirlenmesi sebebiyle birçok mahpus zehirlenmiştir. Aynı şekilde 23 Haziran 2024 tarihinde yaşanan zehirlenme vakıası dikkate alındığında iaşe ve besin değeri yetersizliği ve hijyen koşulları bulunmadığı görülmektedir. Beslenme sorununun derhal çözüme kavuşturulmasını ve mahpusların en temel insani haklarından olan gıda ve sağlığa erişim haklarının güvence altına alınmasının devletin temel sorumluluğu olduğunu yeniden hatırlatıyor, benzer vakaların bir daha yaşanmaması için yetkilileri gerekli özen ve sorumluluk çerçevesinde göreve davet ediyoruz.”