Narin’in katili hangisi? Amca mı, anne mi, ağabey mi? Yoksa cesedi saklayan mı?
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran'la ilgili soruşturma sürüyor. "Küçücük kızı kim, nerede, nasıl ve neden öldürdü?" sorusu yanıt beklerken, ifadeler ve bulgular ayrıca öne çıkıyor.
Türkiye’nin gözü günlerdir sekiz yaşındaki Narin Güran’ın kim veya kimler tarafından öldürüldüğünü, bu suça hangi isimlerin ortak olduğunu araştıran soruşturmada. Bugüne dek medyaya sızan ve sızdırılan bulgular kızın amcasını işaret etse de bugüne dek verilen çelişkili ifadeler düğümü çözecek yerde daha karmaşık hale getiriyor.
En başından, adım adım ilerleyelim.
Diyarbakır’ın aslında merkezine çok yakın, Bağlar ilçesindeki bir kırsal mahalle olan Tavşantepe’de yaşayan küçük kız 21 Ağustos’ta Kuran kursundaki dersi bitince arkadaşlarıyla evine doğru yola çıktı. Bir güvenlik kamerasına yansıyanlara göre saat 15.15’te arkadaşlarından ayrılıp kestirme patikadan eve doğru yürümeye başladı. Bu onun canlı görüldüğü son andı. Üzerinde siyah şortu ve tişörtü vardı.
Çocuğun kaybolduğu haberi jandarmaya ulaştıktan sonra bütün köy onu aramaya başladı. Haberin ulusal çapta yayılmasıyla da ülkenin kalbi 90 haneli köyde atmaya başladı.
Kayalıklar, dere ve sazlık alanlar, tarlalar, mahalledeki atıl alanlar, boş evler, ahırlar, samanlıklar, dere yatağı ve bahçeler ‘yer altı görüntüleme’ cihazları da kullanılarak arandı. Ancak ses seda yoktu. Herkes eli boş dönüyordu.
Oklarsa kızın muhtar da olan amcasını gösteriyordu. O Narin’in kaybolmasından 12 gün sonra, 2 Eylül’de ‘tedbiren’ tutuklandı. Peşinden aracında Narin’in DNA örneklerinin bulunduğu ortaya çıktı. Her ne kadar ilk ifadesinde ‘otomobilinin kapısının sürekli açık olduğunu, çocukların inip bindiğini’ söylese de ilerleyen süreçte Narin’in cesedini dereye gömdüğünü itiraf eden komşusu ve arkadaşı Nevzat Bahtiyar’ın söyledikleri, şüphelerin üzerinde toplanmasına neden oldu.
Nevzat Bahtiyar, jandarma kapısına dayandıktan sonra “Vicdan azabı çekiyorum, her şeyi anlatacağım” demiş ve şu ifadeyi vermişti:
“Bazı olayları olayın sıcaklığı ve Salim’in tehditlerinden dolayı farklı anlattım. Buna açıklık getirmek istiyorum. Kızın boğulduğu 21 Ağustos günü saat 15.08’de Salim Güran’ı su meselesi yüzünden aradım. Salim de beni ağabeyi Arif’in evinin bulunduğu tepeden seslenerek yanına çağırdı. Birlikte Salim ile Arif’in evine girdik. Bir oda hariç tüm odaların kapıları kapalıydı. Evin içinde anne Yüksel ile Enes, Eren ve Muhammed Güran dahil hiç kimseyi görmedim.
Salim beni solda bulunan odalardan birine götürdüğünde Narin’in yerde hareketsiz yatar vaziyette olduğunu gördüm. Hatırladığım kadarıyla Narin’in ağzında köpük şeklinde bir sıvı vardı.
Salim bana ‘Yüksel’le birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Artık sende benim suç ortağımsın. Bu olaya tanık olduğun için bu cesedi yok edeceksin. Yoksa senin oğlunu gittiği futbol okulundan aldırır, kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonrasında da sana 200 bin lira vereceğim’ dedi. Sonra cesedi ben ve Salim birlikte battaniyenin içine bıraktık. Salim cesedi kucağıma verdikten sonra ben de cesetle birlikte evden çıktım. (…)”
Hem Narin’in annesi Yüksel hem amcası Selim bir ilişki yaşadıkları yönündeki iddiayı reddediyor.
Aslında Nevzat, minik Narin’in bedeni dere kenarında suyun içine gömülmüş vaziyette bulunduktan sonra jandarmanın yaptığı kamera incelemesi sonrası, kırmızı renkli otomobilinin dere civarında görülmesi üzerine yakalanmış ve jandarma kapısına geldikten sonra konuşmaya başlamıştı. Nevzat ifadesinde Narin’i çuval içinde dereye gömdükten sonra üzerine bir tane taş koyduğunu söylüyordu ama aslında cesedin üzerinde birden fazla ve ağır taşlar vardı. Jandarma ilk günden beri Nevzat’ın doğruyu söylemediğini, en azından cesedi gömerken yanında birilerinin daha bulunduğunu düşünüyor. Çünkü jandarmaya göre Nevzat’ın o taşları tek başına taşımasına imkan yok.
Salim ve Yüksel’den sonra hakkında en çok spekülasyon üretilen üçüncü isim Narin’in abisi Enes’ti. Çünkü hem uyuşturucu bağımlılığı olduğu söyleniyor hem de kolunda ısırık izi vardı. Uzunca bir süre çocuğun onu ısırmış olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.
Narin’in ahırdan gelen sesler üzerine Enes ve erkek kuzenini uygunsuz vaziyette gördüğü söylentisi var. Özellikle A Haber bu iddiayı şöyle paylaşıyordu.
“Bunun üzerine ağabeyi Enes tarafından elle boğulmak suretiyle nefessiz bırakıldığı iddia ediliyor. GPRS kayıtlarına göre anne Yüksel ve yenge Hediye Güran olay yerine gelerek Enes’e engel olmaya çalıştı. Anne Yüksel Güran bu sırada oğlu Enes’in kolunu ısırdı.”
Enes ise kız kardeşinin kaybolduğu haberini alınca sinir krizi geçirdiğini ve kendi kendine zarar verdiğini, kolunu da kendisinin ısırdığını ileri sürüyor.
Adli Tıp Kurumu, Narin’in ‘ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı’ olarak öldüğünü belirledi. Yani boğularak öldürülmüştü. Bu sırada ağzından çıkan sıvı önce Salim’in eline, oradan da aracın direksiyonu ve koltuğuna bulaşmıştı.
Raporda ‘mevcut verilerle Narin Güran’ın cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı hususunda tıbben değerlendirme yapılamadığı’, çocuğun ölümünün kaybolduğu tarih olan 21 Ağustos’ta meydana geldiği belirtiliyor.
Narin’in kaybolmasının ardından özellikle aramaları köy dışına yönlendirmek için tek kullanımlık hatlardan Jandarma’ya birçok ihbar yapıldı.
Küçük kızın kaçırıldığı izlenimi de verildi. Ayrıca Salim Güran’ın yönlendirmesiyle Narin’in son görüldüğü saat olarak 17:40 ve 18:40 saatleri verilerek cinayet saati gizlendi. Salim Güran ifadesinde olay günü Nevzat’ın kendisini aradığında tarlada olduğunu ve devamındaki süreçte saat 20.00’ye kadar onunla hiç görüşmediğini iddia etti.
Ancak HTS analizlerinde olay günü saat 15:21 ile 15:46 saatleri arasında ikisinin birlikte olduğu anlaşıldı.
Anne Yüksel, Narin’in kaybolduğu 15:15’te akrabaları Hediye’yle evde olduklarını öne sürdü. Ancak müşteki olarak verdiği ilk ifadede Hediye’nin saat 16:00 sıralarında eve geldiğini söylemişti.
Cinayette rolü olduğu gerekçesiyle tutuklanan 15 yaşındaki işçi R.A. Salim’in üzerini değiştirmeye gitmesi dışında saat 20:00’a kadar hep yanında tarlada olduğunu ileri sürdü. Fakat diğer şüpheli ifadeleriyle Salim’in küçük kızın kaybolduğu zaman diliminde köyde olduğu belirlendi.
Küçük kız kaybolduğunda eşi Yüksel ve çocukları, durumdan baba Arif Güran’ı haberdar etmedi. Batman’a davetiye dağıtmaya giden adam, olayı bir komşusunun aramasıyla öğrendi.
Yüksel Güran, eşinin yolda telaşa kapılıp kaza yapmaması için haber vermediğini öne sürdü.
24 Eylül’den bu yana, özellikle Nevzat’ın gece yarısı gizlice adliyeye götürülerek dört saatlik sorgu sonucu verdiği ek ifade sonrası yeni delillere ulaşılıyor.
İlk olarak evinde ve ahırında yeni deliller aranırken iki izmarit bulundu. Bunların üzerinde DNA aranacak, kaç gündür orada oldukları saptanacak.
Devam etmeden önce özet geçelim; Nevzat’ın olay günü saat 15.40 ile 16.30 saatleri arasında dere yatağının bulunduğu bölgede aracının görülmesi ve telefonun buradaki baz istasyonundan sinyal vermesiyle ilgili bölgeyi gören askeri üs bölgesine ait kamera kayıtları incelenmişti.
Bu görüntülerde Nevzat Bahtiyar’ın dere yatağına yakın bölgede kırmızı renkli aracının 50 dakika boyunca park halinde olduğu izlenen görüntülerden tespit edilmişti.
Gelinen son aşamada dere yatağını ve köyün çevresindeki sulu arazileri gören askeri üs bölgesine ait Şahin Gözü HD kamera kayıtları ikinci kez büyütülerek izlendi.
Yüksek çözünürlüğe sahip dev ekranda saniye saniye izlenen, dondurularak büyütülen görüntülerdeki detaylarda bir ayrıntının daha olduğu belirlendi. Olay yerinde sadece Nevzat Bahtiyar’ın olmadığı, iki kişinin daha cesedin gizlendiği sazlıkların olduğu bölgede görüldükleri anlaşıldı.
Bu kişilerin Güran ailesinden mi yoksa Nevzat’ın yakınları olup olmadığı bilinmiyor. Görüntüler bir bütün olarak harici hard diske aktarıldı, kapalı mühürlü bir zarf içinde TÜBİTAK’a gönderildi.
Narin’in nerede öldürüldüğüne dair delil arayan jandarmanın da baba Arif Güran’ın evindeki halılara ve bazı materyallere incelemek üzere el koyduğu ortaya çıktı.
Arif, Nevzat ve üvey babaanne Süheyla Güran’ın ahırında elde edilen tüm materyallerin incelenmek üzere Jandarma Kriminal Dairesi’ne gönderildiği öğrenildi.
“Küçücük kızı kim, nerede, nasıl ve neden öldürdü?” sorusuysa halen yanıt bekliyor.