Türk tiyatro ve sineması Köksal Engür’ü kaybetti… 77 yıllık bir ömrün 67’si sahnelerde geçti
İstanbul'da her gün E5 üstünde Tuzla'dan Maltepe'ye yürüyen Selami Salman yıllardır aşk acısı çekiyormuş meğer. Sevdiği kadınla dokuz yıl nişanlı kalmış. Ancak sevgilisinin ailesi istemeyince yolları ayırmışlar. Bir daha da kimseyi sevmemiş.
“(…) Zengin ve asil Arap beyinin oğlu Kays okula başlayınca Leylâ ile karşılaşır. Bir süre sonra birbirlerine âşık olan Kays ile Leylâ okulda ve okul dışında çeşitli vesileler bularak bir arada olmaya çalışır. Leylâ’nın annesinin kulağına dedikodular gelir. Annesi uzun nasihatlerden sonra aile şerefinin lekelenmemesi için kızını okuldan alır. Bu ayrılık ıstırabından dolayı Kays perişan olur; halk arasında ‘Mecnun’ diye anılmaya başlar ve çöllere düşer. (…)” – Fuzuli.
Selami Salman gençliğinde oldukça neşeli bir adamdı. Bir gün aşık oldu ve sonsuza dek birlikte yaşamak istediği kadına evlilik teklif etti. “Evet” yanıtını alınca annesiyle yola koyuldu. Adet olduğu üzere kızı ailesinden istediler. Her şey buraya kadar çok güzel gitti. Yüzük de taktılar ancak halk arasında ‘nişanlılık’ olarak adlandırılan süreç tam dokuz yıl sürdü. Ve bir gün genç kadının ailesi fikir değiştirdi. Nişan bozuldu. Çift başka yollarda yürümek zorunda kaldı.
Hayat Selami için kötü gitmeye başladı. Sevgilisinden ayrıldığı yetmezmiş gibi bir de kaza geçirdi. Başından yaralandı. Annesi Medine’ye göre bu olaydan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Selami’nin psikolojisi ve sağlığı iyi değildi. Sonunda yollara düştü.
Türkiye Selami Salman’ı geçenlerde E5’in ortasındaki refüjde yürüdüğü görüntülerde ‘yürüyen adam’ olarak tanıdı. Ancak otoyolu sık kullananlar adamın aslında yıllardır kenardan yürüdüğünü, ‘ortaya geçme’ kararının yeni olduğunu biliyordu.
Her gün Tuzla’dan yola çıkan Selami Pendik ve Kartal’dan da geçerek Maltepe’ye gidiyordu. Olayın sosyal medyada yayılmasıyla birçok rivayet ortaya atıldı. Derken bugün yolculuğunda kendisine eşlik eden İhlas Haber Ajansı muhabiriyle konuştu Selami ve şunları anlattı:
“İki tur atıyorum. Sabah ve akşam. Sabah 8’de çıkıyorum. Söyleyecek bir şey yok. Ne diyeceğim? Sen de yürüyorsun, sen neden yürüyorsun? Yürürken bunalmıyorum. Kartal’a kadar yürüyorum, Tersane Köprüsü’nden dönüyorum. Sonra eve gidiyorum. Selami’yi arıyor millet, o benim.”
“Burası bana iyi geliyor. Bir istediğim yok. Su veriyorlar, arabadan veriyorlar. Söylüyorum, ‘Selami ben’.”
“Neden yürüyorsun” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Bekle gör.”
Annesi Medine Salman başından sonuna yaşananları “Bir kız sevdi, nişanladım. Dokuz sene nişanlı kaldı. Düğüne hazırlanırken nişan bozuldu, kız tarafı vermedi. Psikolojisi bozuldu bunun. Kendini oraya buraya vurdu. ‘Daha evlenmem’ dedi. Bir de kaza geçirdi, kafasını vurmuş. Ondan sonra hala yollarda dolaşıyor” diye anlattı. Çaresiz olduğunu da söyledi:
“Öteki çocuklarım gibi sağlıklı olmasını istiyorum ama gücüm yok. Beyim öleli 33 sene oldu. Bazen çocuklar için, kızlar için ‘gelmesinler’ diyor. Ama her zaman değil. Sevdiği kız çoktan evlendi, çoluk çocuğu var. Ama bu evlenmedi. Çaresizim.
‘Kötü evde oturuyor’ diyorlarmış internette. Ne ilgisi var. Ben orada iki gelinle oturdum, kaç torunla, çocukla oturdum. ‘Yolda yürüyor’ diyorlar. Aç susuz sanıyorlar. Yarı yiyor yarı yemiyor. Güneşte soğukta kışta dolaşıyor. Sağlıklı olsa demek ki dolaşmaz bu kadar. Tedavi edilmesini istiyorum.”
Ne diyelim…
Anlaşılan o ki yürümekle aşınmıyor yollar ama ‘kalbe iyi geliyor.’