17 yaşındaki çocuk babasını öldürdü
Uzun yıllardır Amerika'da yaşayan FETÖ terör örgütünün kurucu lideri Fethullah Gülen hayatını kaybetti. Gülen'in ölümünü Ankara'daki kaynaklar da yeğeni Ebuseleme Gülen de doğruladı. Örgütün geleceği de, Gülen'in nerede toprağa verileceği de belirsiz
Fethullah Gülen öldü. 1990’lı yılların sonundan beri Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve Türk yargısınca ‘FETÖ’ olarak nitelenen terör örgütünü buradan yöneten Fethullah Gülen 83 yaşındaydı ve uzun zamandır başta şeker hastalığı olmak üzere ‘metabolik sendrom’ hastasıydı.
Gülen’in ölümüyle ilgili aslında cuma gününden beri yoğun söylenti vardı. Bu söylentiler, 21 Ekim pazartesi sabahı resmen de doğrulandı. Doğrulamayı Fethullah Gülen’in kurduğu dinsel terör örgütü olan FETÖ’nün ana yayın organı Herkül yaptı.
Fethullah Gülen’in ölümünü doğrulayan bir başka kaynak ise yeğeni Ebuseleme Gülen oldu. Sosyal medyadan bir mesaj paylaşan yeğen Gülen haberi duyurdu.
Haber, Fethullahçı örgütlerin ana yayın organı olan Herkül adlı web sitesinden ve yine örgüte yakın Kronos adlı siteden de doğrulandı. Herkul adlı internet sitesinin sosyal medya hesabı X’te yapılan açıklamada “Ömrünün her anını din-i mübiîn-i İslam’a ve insanlığa hizmet için sarfeden Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi bugün (20 Ekim) ruhunun ufkuna yürümüştür. Defin işlemleri ile ilgili ayrıntılı bilgi kamuoyu ile paylaşılacaktır” denildi.
Gülen, 90’lı yılların sonunda Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel’in başlattığı bir soruşturma nedeniyle, tutuklanacağından endişe ederek Amerika’ya kaçmış, bunu da ‘Sağlığım bozuk, tedavi için buraya geldim’ diye izah etmişti.
Gülen gerçekten de hastaydı. Uzun süredir şeker hastasıydı ve şeker hastalığı onda metabolik sendrom adı verilen çoklu bozukluğa neden olmuştu. Gülen’in sağlık durumu son birkaç yıldır bir hayli ağırlaşmıştı. dışarıya kapalı bir örgüt evinde kaldığı için dışarıya sağlıklı haber çok az çıkıyordu ama taraftarları bir süre önce Gülen’i hep kaldığı çiftlikten alıp başka bir yere götürmüştü. Bunun, böbrekleri tamamen fonksiyonunu kaybeden Gülen’in daha kolay diyalize alınması için yapıldığı düşünülüyor. Son gelen haberlere bakılacak olursa Fethullah Gülen’de ciddi demans da başlamıştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile yaptığı ortak basın toplantısında FETÖ lideri Fethullah Gülen’in ölümüne ilişkin açıklama yaptı.
“FETÖ örgütü elebaşısının ölümünü istihbarat kaynaklarımız da doğruluyor. Bu karanlık örgütün lideri ölmüştür. Terörle mücadelede milletimizin kararlılığı devam edecektir” diyen Fidan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu ölüm haberi, bizi hiçbir zaman için bir rehavete, gevşemeye itmeyecektir. Bu örgüt milletimizin tarihinde türüne ender rastlanan bir tehdit odağı olmuştur. Binlerce gencimizi kutsal değerler adına kandırarak saflarına katmış, bu gençlerimizi kendi vatanlarına, milletlerine, kutsal değerlerine ihanet eden bir makinaya dönüştürmüştür. Bu insanlar şimdi yurtdışında istihbarat servislerinin ellerinde büyük bir zillet içerisinde kendi ülkelerine, milletlerine, değerlerine karşı bir silah olarak kullanılmaktadır.”
Fidan “Bu ölüm vesileyle artık onların üzerindeki büyünün kalkmış olması lazım ve kendilerini gittikleri ihanet dolu bu yanlış yoldan vazgeçmeye, devletlerinin, milletlerinin aleyhine karşı çalışmaktan vazgeçmeye davet ediyorum. Bu yol iyi bir yol değil, bu yolun sonu iyi bir son değil. Milletimiz, devletimiz her türlü terör örgütüyle olduğu gibi bu örgütle de mücadele etmeye devam edecektir. Artık yol yakınken dönmeyi bilsinler” diye konuştu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, FETÖ elebaşının ölümüne ilişkin “Ülkemiz aleyhine milli güvenlik sorunu olan bu örgütle mücadele FETÖ elebaşıyla sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir” ifadelerini kullandı.
‘Fethullahçı Terör Örgütü’nün lideri Fethullah Gülen’in öldüğü açıklandı. Erzurum’da başlayıp, İzmir’de cemaatin temellerini attığı hayatı, 1999’da gittiği ABD’de son buldu. Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları, 15 Temmuz Darbe girişimi… Fethullah Gülen kimdir?
Fethullah Gülen 27 Nisan 1941’de Erzurum’un Pasinler ilçesi Korucuk köyünde doğdu. Altısı erkek, ikisi kız, sekiz kardeşin ikincisidir.
Fethullah Gülen’in resmi web sitesinde yer alan bilgilerde ise Gülen’in doğum tarihi 10 Kasım 1938, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm günü olarak geçiyor.
Fethullah Gülen, Gülen Cemaati olarak bilinen örgütlenmesi için “altın nesil” yetiştirmek için “ulvi hedeflerle” yola çıktığını belirtmişti. Faaliyetleri hakkında Uğur Mumcu ve Hikmet Çetinkaya gibi gazetecilerin haberlerine rağmen uzun yıllar boyunca engelleyici bir adli takibata maruz kalmadan cemaat örgütlenmesini devam ettirdi. 28 Şubat sürecinde, dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü; Gülen ve örgütlenmesi hakkında bir rapor hazırladı. Raporda Gülen, örgüt lideri olarak tanımlandı ve liderlik ettiği örgütün mensuplarının ‘Emniyet’e sızdığı’ bilgisine yer verildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü bu raporu aldıktan sonra, 21 Mart 1999’da; sağlık sorunları gerekçesiyle Gülen, ABD’ye gitti ve o tarihten ölümüne kadar Pensilvanya eyaletindeki Saylorsburg kasabasında yaşadı.
1959 yılında Edirne’de Üç Şerefeli Camii’ne imam olarak atandı. Kasım 1961’de Ankara’da askere giden Gülen 1963’de askerliğini tamamlayarak Erzurum’a döndü. Askerlik dönemi Gülen’in Türkiye istihbaratına sızma adımının ilk girişimi olarak kabul edildi.
Erzurum’da kaldığı yıllarda Komünizmle Mücadele Dernekleri (KMD) açılmasında aktif rol aldı. İlki 1950 yılında kurulan bu derneklerin kurucuları arasında Adnan Menderes, Celal Bayar gibi isimler de bulunuyordu.
1964 yılında yeniden Edirne’ye dönen ve çeşitli camilerde imamlık, imam yardımcılığı yapan Gülen, ilerleyen yıllarda “hizmet hareketi” olarak da anılacak olan İslami örgütlenmenin temellerini burada attı.
1969 yılında İzmir’e atanan ve Ege Bölgesi’nin çeşitli il ve ilçelerinde konuşmalar yapan Gülen, 1971 yılında 12 Mart Darbesinden hemen önce İzmir’deki görevinden ayrıldı. 3 Mayıs 1971’de polis tarafından gözaltına alındı ve cezaevine gönderildi. 1974 yılında Bülent Ecevit başbakanlığındaki 37. Hükümet döneminde çıkarılan af yasasıyla suçlamalardan beraat etti.
İlk sayısı Şubat 1979’da çıkan Sızıntı Dergisi’nde başyazıları ve daha sonra orta sayfa yazılarını yazmaya başladı. Gülen Nur Cemaati içinde bulunuyordu.
Cevdet Saral ve Osman Ak tarafından hazırlanan 16 Nisan 1999 tarihli ‘Fethullah Gülen Işık Tarikatı’ raporu ve Saral’ın suç duyurusundan sonra, 21 Nisan’da Gülen’e ve onun kurduğu yapıya yönelik ilk dava açıldı. 1999 yılında hakkında başlatılan soruşturmadan kısa bir süre önce “sağlık sorunları” nedeniyle yurt dışına kaçtı. İleri bir tarihte yaptığı açıklamada dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in de ABD’ye gitmesi için kendisine tavsiyede bulunduğunu söyledi.
Türkiye’de kendisi hakkında dava açan savcı ve olayı araştıran 38 emniyet mensubu hakkında ‘telekulak skandalı’ adı altında dava açıldı. Davayı açan savcı Nuh Mete Yüksel ile ilgili de kasetler ortaya çıktı. Yüksel görevden alındı, dava ise tozlanmak üzere rafa kaldırıldı. Gülen, Amerika’da verdiği ifadede bütün suçlamaları reddetti. Bu dava önce 2000 yılı Aralık ayında çıkan af ile askıya alındı. 2006 yılında ise Terörle Mücadele Kanununda (TMK) yapılan değişiklik sonrasında Gülen’in avukatlarının başvurusu nedeniyle yeniden görüldü. 2008 yılında cürüm ve şiddete başvurarak teşekkül oluşturduğuna dair delil olmadığından beraat etti ve karar Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca da oybirliği ile onandı.
Yıllar içinde kurduğu cemaat yapılanmasını geliştiren ve devletin ‘kilit konumlarındaki’ önemli koltuklarda etkisi ve müritleri bulunduğu ifade edilen Gülen Türkiye’deki çeşitli siyasi iktidarlar döneminde güçlenmeye devam etse de cemaatin en çok palazlandığı dönem AK Parti iktidarında oldu.
Ancak dönemin başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile girdiği mücadele üzerine Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 30 Nisan 2014 toplantısıyla “terör örgütü” olarak ilan edildi. Kurduğu yapının amacının ‘seçilmiş hükümeti devirmek, ülke yönetimine el koymak’ olarak tespit edildiği belirtildi.
17-25 Aralık 2013’te Erdoğan, ailesi, yakınları ve hükümette bulunan birçok önemli ismin de yer aldığı yolsuzluk iddialarını içeren tapeler Gülen yapılanması tarafından ortaya atıldı. Başbakan ve bakanlar dahil birçok ismin dinlendiğinin ortaya çıktığı bu skandal sonucu Gülen yapılanmasına operasyonlar başladı.
Gülen 1986’da başlattığı faaliyetlerini 15 Temmuz 2016 gecesi bir darbe ile sonuçlandırmak istedi. Püskürtülen darbe girişiminin ardından Gülen yapılanması kayıtlara Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak geçti.
Milli Savunma Bakanlığı, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in ölümüyle ilgili açıklama yaptı. MSB’den yapılan açıklamada, “Hâlâ bu yapının esiri olarak vatanına, milletine ihanet etmekte ısrar edenler bundan ders almalı ve bir an önce yüce Türk adaletine teslim olmalıdır. Her türlü değeri istismar ederek insanımıza ve ülkemize ihanet eden başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelemiz, kökleri kazınana kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir” denildi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, Fethullah Gülen’in ölümü ile ilgili “Milletimize ihanet etmiş bir haindi. Terörist Gülen vatansız olarak dünyayı terk etti” ifadelerini kullandı.
Çelik’in tam açıklaması şu şekilde:
“Dinimize yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netanyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Bütün geçmişe doğru değerlendirildiğinde gerek 15 Temmuz darbe girişimi ile çıkan tablo bu terörist başının ülkemizin milli egemenliğini çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronluğunu net bir şekilde göstermektedir.
Bugün bütün bu suçlarıyla birlikte bütün ihanetleriyle ve cinayetleriyle birlikte bu dünyayı terk etti. Tabi burada örgütün fiziki unsurlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğimiz konusundaki kararlılıkta hiçbir eskime söz konusu değildir.
Uzun zamandır örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde bunları aynı ihanet ve cinayet şebekesini işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetlerde yürüttüğünü, kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz.”