Yargıtay Başkanlığı seçiminde 20. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay 13 Mayıs 2018’de İzmir Narlıdere’de cansız bedeni bulunan emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın oğlu Dorukhan Büyükışık’la ilgili intihar dosyasının “cinayet soruşturması”na dönüştürülmesini talep eden Adalet Bakanlığı görüşüne onay verdi.
Yargıtay 1. Dairesi 13 Mayıs 2018’de İzmir Narlıdere’de cansız bedeni bulunan Dorukhan Büyükışık’la ilgili intihar dosyasının “cinayet soruşturması”na dönüştürülmesini talep eden Adalet Bakanlığı görüşüne onay verdi. Bakanlığın “kanun yararına bozma” isteğine Yargıtay’ın onay vermesiyle dosya “cinayet” soruşturmasına döndü. Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık “Sürecin bu aşamaya gelmesi ülkede hala dürüst yargı mensupları olduğunu göstermesi açısından umut verici” dedi.
T24’ten Tolga Şardan’ın haberine göre cansız bedeni bulunduktan sonra İzmir’de savcılık ve polisin yürüttüğü soruşturma sonucunda “intihar ettiği” kararıyla dosyası kapatılan Dorukhan Büyükışık’ın ölümüyle ilgili Yargıtay 1. Dairesi önemli bir karara imza attı.
Şubat ayında alınan kararın gereğinin yerine getirilmesiyle birlikte Dorukhan Büyükışık’ın yaşamını yitirdiği olayın seyri tamamen değişti.
Oğlu Dorukhan’ın İzmir’de faaliyet gösteren Tanyer İnşaat adlı firmaya ait inşaat sahasında cansız bedeninin bulunmasından sonra harekete geçen Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık olayın üzerindeki şüpheyi kaldırmak için yıllardır adalet mücadelesi veriyordu.
Ethem Büyükışık sesini kamuoyuna duyurmasının ardından özellikle Adalet Bakanlığı nezdindeki girişimlerinden de olumlu sonuç almayı başardı. Adalet Bakanlığı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen adli soruşturmada verilen takipsizlik kararının “kanun yararına bozulması” için Yargıtay’a başvurdu.
Büyükışık’ın olayın intihar değil cinayet olduğuna dair delilleri ortaya koymasıyla ve bakanlığın Yargıtay’a yaptığı başvurunun ardından Yargıtay Başsavcılığı Büyükışık’ın iddiasını dikkate alan tebliğnameyi Yargıtay 1. Daire’ye gönderdi.
Talebi görüşen Yargıtay 1. Dairesi yargı sisteminde örneği pek görülmeyen bir kararla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesini onayladı. Böylece Dorukhan Büyükışık’ın cansız bulunduğu olayın cinayet soruşturmasına dönmesinin önü açıldı.
Yargıtay 1. Dairesi’nin yayımladığı kararla beraber bazı önemli noktaların dikkate alınması gerekecek.
Büyükışık’ın “yüksekten düşme neticesi ölmediği,” aksine “cinayet sonucu”nda yaşamını yitirdiği netleşti.
Soruşturmanın ilk aşamasında savcılık tarafından talep edilen Adli Tıp raporlarının yanlış olduğu ortaya çıktı. Yargıtay 1. Dairesi kararında Büyükışık Ailesi’nin isteyip sunduğu uzman raporlarını dikkate aldı. Ailenin sunduğu uzman raporlarında Dorukhan Büyükışık’ın yüksekten düşme sonucunda öldüğüne değil, tam aksine öldürüldüğüne ilişkin bulgulara yer verilmişti.
Aynı karar doğrultusunda olayı intihar olarak değerlendiren ve bu istikamette adli soruşturma yürüten, sonunda da takipsizlik kararı veren yerel savcılık ve polislerden oluşan kamu görevlilerinin yaptığı soruşturmanın “sorunlu” olduğu ortaya çıktı. Süreçte görev alan kamu personelinin halen göreve devam ettiği ilgili kurumlardaki idari araştırma ve soruşturmaların seyri de değişecek.
Gelişmenin diğer önemli bir tarafını da Ethem Büyükışık şöyle anlattı:
“Tebliğname ve onama kararından anlaşılacağı üzere oğlumun cansız bedeninin bulunduğu bölgedeki inşaatın firmasının sahipleri Münir Tanyer ve oğlu Taylan Tanyer cinayet şüphelisi olarak yeniden soruşturulacak. Yakalarını kolayca sıyıramayacaklar. Ayrıca kararda zaman aşımına kadar dosyanın hiçbir şekilde kapatılamayacağı hükmü var.”
Oğlu Dorukhan Büyükışık’ın cinayete kurban gittiğini ortaya çıkarmak için büyük çaba sarf eden baba Büyükışık şunları söyledi:
“Bundan sonra sürecin önü açıldı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma dosyasına hem kamu görevlileri, hem de cinayetle ilgili soruşturmadaki yeni veriler de girecek. Yaşanan yeni gelişmeler acımızı azaltmayacak. Ancak içimize su serpen bir durum da var. Türkiye’deki yargı içinde hala dürüst, temiz, vicdanlı yargı mensuplarının olduğunu görmek bize umut verdi. Daha yolun sonuna gelmedik. Bu ülkedeki benzerimiz anne – babalar ve evlatları için umudumuz artmaya başladı. Süreç uzun. Bizim için hiç kolay olmayacak. Gerek Adalet Bakanlığı, gerek Yargıtay’da halen adil hüküm veren hakimler olduğunu hissettik. Özellikle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yanımızdaydı. Destekleriyle süreç bu noktaya gelebildi. Teşekkür ediyorum.”