Çin’deki depremde 131 kişi öldü, Tayvan yardım eli uzattı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın görevlendirmesiyle deprem bölgesinde bilimsel araştırmalar yapan KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden oluşan heyet, yıkılan 500'e yakın binadan topladıkları numuneleri, laboratuvar ortamında mercek altına aldı.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki yıkıcı depremlerin ardından, ölümlerin olduğu binalarda ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarınca başlatılan soruşturmalar sürüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın görevlendirmesiyle deprem bölgesinde bilimsel araştırmalar yapan KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı İşleri Daire Başkanlığı öğretim üyelerinden oluşan uzman heyet, yıkılan 500’e yakın binadan topladıkları numuneleri, laboratuvar ortamında mercek altına aldı. Heyet, yüzlerce insana mezar olan yapılara yönelik, aralarında Isias Otel, Ebrar Sitesi ve Rönesans Rezidans’ın da bulunduğu binalara ait örnekleri inceleyerek hazırladıkları raporu da ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarına iletti. İncelemelerde beton basınç dayanımının, yönetmelikte şart koşulan değerlerin yarısından az olduğunu ortaya koyan uzmanlar, Hatay’da yüzlerce insanın ölümüne neden olan Rönesans Rezidans’ın raporunu da tamamlayıp, savcılığa göndermek üzere çalışmalarına devam ediyor.
KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, tüm detaylara baktıklarını söyleyerek, “7 aydan bu yana 4 bin dava dosyasıyla uğraştık. Yıkılan bir binada bazen onlarca, yüzlerce can kaybı meydana gelmiş olabiliyor ve çuvallarca veri, kağıt, dosya var. Geniş bir ekiple hassas şekilde çalışarak suçlu varsa binanın yıkılmasına neden olan parametreleri belirli başlıklarla ortaya koyuyor, binanın alındığı ruhsat tarihi, yapı kullanma izni, yapı denetimleri, zemin ve malzeme özellikleri, projesinin yapıldığı yılda yürüklükteki yönetmeliğe uygunluğuna kadar tüm detaylarıyla ele alıyoruz. Ayrıca bina yıkıldıktan sonra binanın başında inceleme yapıp bilirkişi raporu tutanların dosyalarını inceleyip genel kanaat oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.
2011’deki Van depreminde yıkılan binalara ilişkin elde edilen verilerle, 6 Şubat depremlerinde yıkılan bina verilerini karşılaştırdıklarını anlatan Prof. Dr. Altunışık, şunları söyledi:
“Van depreminde yıkılan 154 binanın ortalama karot dayanımı 10,5 megapascal iken, Kahramanmaraş’ta yıkılan incelediğimiz 500’e yakın binadan elde ettiğimiz karot dayanımları 10 megapascal ile 14 megapascal arasında değişiyor. Bu değerler yapı denetim zorunluluğu geldikten sonra biraz artış gösterse de yapı denetim zorunluluğu öncesinde çok daha kötü durumda. Sonuç olarak maksimum ortalama değerler 14 megapascal ve bu çok düşük bir değer. Binaların zemin etüt raporuna bakarsak, Van depreminde yıkılmış binalarda bu oran yalnızca yüzde 15’miş. Aradan 15 yıl geçtikten sonra bu oranın artmasını bekliyorken maalesef Kahramanmaraş depremlerinde bu oran yüzde 19’larda. Van depreminde binaların beton, donatı, kesit, etriye sıklaştırmaları, kanca ve çirozlarının inşasındaki başarı oranı yüzde 3’tü. Son depremlerde bu oran yüzde 11’e çıktı. Yıllar geçiyor, kendimizi geliştiriyor, bir noktaya geliyoruz ama daha çok yol almamız gerek. Özellikle belirli bir yıldan önce inşa edilmiş yapılarda bu çok daha bariz durumda. Bu tablo, belirli yapılarımızı acil bir şekilde kentsel dönüşüme koymamızın habercisi”
Adıyaman’da Isias Otel için hazırladıkları rapordan bilgi veren Prof. Dr. Altunışık, “Isias Otel önce konut binası olarak projelendirilip yapılıyor. Kaba inşaatı bittikten sonra bir süre binanın inşaatına ara veriliyor, sonra da otele çevriliyor. Fakat bu geçen sürede yönetmelik değişiyor. İlk ruhsat aldığındaki tabi olduğu yönetmelikle, otele çevrilip, şekli değişip üzerine kat çıkıldığı tarihteki tabi olduğu yönetmelik farklı. Binanın projeleri değişen yönetmeliğe göre kontrol edilmemiş. O zaman kontrol edilseydi belki de daha güzel sonuçlarla karşılaşabilirdik. Isias Otel’de karot değerleri ilgili tarihteki yönetmeliği sağlamıyor. Resmine baktığınız zaman görüyorsunuz, bir kovanın içerisine kum doldurup ters çevirmişsiniz gibi. Binanın yıkılış şeklinin, kovayı kaldırdıktan sonra kumun yayılış şekli gibi olduğunu görebiliyorsunuz” dedi.
Kahramanmaraş’taki Ebrar Sitesi için hazırladıkları raporu açıklayan Prof. Dr. Altunışık, “Tek bina değil, yaklaşık 20 bloktan oluşan bir site, bir kampüs gibi düşünün. Ebrar Sitesi’nde gözlemlenen hasarlar 20 blok için de hemen hemen aynı. Karot dayanımları da temel için yeterlilik sağlarken üst yapı için yeterli dayanımda değil. İmalat aşamasında etriye sıklaştırması, çiroz ve kancaların uygulanırken projeye uyulmamış, büyük eksiklikler olduğu ortaya çıktı. Bu da binanın ana yıkılma nedenleri arasında” diye konuştu.
Hatay’da yüzlerce ölümün yaşandığı Rönesans Rezidans binasının raporunu tamamlamaya çalıştıklarını da aktaran Prof. Dr. Altunışık, “Çok önemli bir bina olduğu için çok hassas davranmaya çalışıyoruz. 3 bloklu bir bina. Hem temelinde hem üst yapısında derz var ve binaların 3’ü de belirgin bir kattan kırılıp arkaya doğru düşmüş. Aynı 3 blok da aynı hasar mekanizmasına sahip. Yaptığımız incelemelerde malzeme özelliği ile uygulanmasında bazı problemler olduğu belirtiliyor ama bilirkişi raporlarıyla bize gelen resimler arasında bir değerlendirme yapıp net kanaatimizi bildirmek istiyoruz. Umarım depremin 1’inci yılı dolmadan üzerimizdeki bütün dosyalarımızı Cumhuriyet Başsavcılığımıza teslim etmiş olacağız” dedi.