Aynı yer aynı ihmal: Adana’daki TOKİ inşaatında bir işçi daha öldü
İBB raporlarına göre olası İstanbul depreminde 100 binden fazla bina yıkılma riski taşıyor. Özellikle Fatih gibi eski yerleşim bölgeleri kaçak yapılarla büyük tehlike altında. Tüm risklere rağmen Fatih'te kaçak katın üstüne bir de gecekondu dikildi.
İstanbul beklenen büyük Marmara depremine karşı ciddi bir risk taşıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) raporlarına göre şehir genelinde yaklaşık 100 binden fazla bina, yıkılma veya ağır hasar görme riski altında. En riskli bölgeler arasında Zeytinburnu, Fatih, Avcılar, Küçükçekmece ve Silivri gibi eski yerleşim bölgeleri var. Bu bölgelerde eski yapılar, yeterli mühendislik denetimi olmadan inşa edilmiş binalar ve kaçak katlar büyük tehlike yaratıyor.
Şehrin büyük bir kısmı risk altında olsa da kaçak yapıların önüne geçilemiyor. Fatih’te ise işler bir adım ileriye taşındı ve kaçak katın üstüne gecekondu yapıldı.
İstanbul’un en eski yerleşim bölgelerinden Fatih’te kaçak yapılar ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. İlçede birçok bina üzerine inşa edilen kaçak katlar binaların taşıyıcı sistemlerine zarar vererek yıkılma riskini artırıyor. Bunun son örneği bir binada kaçak katın üstüne gecekondu inşa edilmesi oldu.
Bölgedeki binaların çoğunun 25-30 yıllık olduğu, kaçak katların ise yapı kayıt belgesi alabilmesine rağmen güvenlik açısından büyük tehdit oluşturduğu biliniyor. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Akca bu tür kaçak yapıların binalara ciddi yük bindirdiğini ve her kaçak katın binanın taşıyıcı kapasitesini zorladığını söyledi. Akca “Genelde insanların sokaklarda gördüğü kaçak kat çıkmış yapılardan, bunlar dış kaplamasından kendini gösteriyor, belli ediyor, insanlar çekiniyor. Son dönemde 2018’de çıkan imar barışında çoğu yapı kayıt belgesi aldı. Tabii yapı kayıt belgesi almış olması demek bunların risk durumunun olmadığı anlamına gelmiyor. Risk durumları devam ediyor ve buradaki risk aslında şunlardan kaynaklanıyor; bu katlar çıkılırken ilk başta binaya belli bir ağırlık oluşturuyor. Bu da 200 metrekarelik bir bina için 50 tondan aşağı değildir ve bu ilave kat başına ciddi bir rakam” dedi.
Akca’ya göre kaçak yapıların sadece inşa edildikleri binaları değil, çevredeki binaları da riske attığına dikkat çekiyor. İstanbul’da bitişik nizamda inşa edilmiş birçok binadan kaçak katlı bir binanın yıkılması komşu binaların da zarar görmesine neden olabiliyor. “Olası bir depremde kaçak katlı bina yıkıldığında yanındaki binaya çarpıp onun da yıkılmasına yol açabiliyor. Bu durumu deprem bölgelerinde sıklıkla gördük” diyen Akca özellikle Fatih gibi sıkışık yerleşim bölgelerinde bu riskin daha da büyük olduğunu belirtti.
Akca sözlerine şöyle devam etti:
“Bunun haricinde bu katlara içerden bazen binanın kendi merdivenleriyle değil döşemeler kesilerek, daire içlerinden merdivenle çıkılıyor. Bu da tabii ki taşıyıcı elemanların, kirişlerin, belki döşemenin kesilerek binaya zarar vermesine sebep oluyor. O kirişleri daha da yumuşatıyor, taşıma kapasitesini azaltıyor. Bunlar tabii ki risk. Bu risklere bu kanun diyor ki bunların sorumlusu tamamen vatandaştır. Evet yapı kayıt belgesi verdik, ama olabilecek sıkıntıların sorumlusu, standartlara uymamanın sorumlusu tabii ki vatandaştır diyor. Bununla ilgili problemleri biz son depremde oluşan hasarlarla bize gelen bilirkişi dosyalarında görüyoruz. Orada da kolon kesmelerle ilgili durumlar görüyoruz, standarda uygun olmayan davranışlar, kat çıkmalar görüyoruz. Bunlar yapı kayıt belgesi almış bile olsa, sorumluk sahibi olarak dosyalara işleniyor. Bu işlemleri yapanlar, kaçak kat çıkanlar veya yapısal elemanlara zarar verenler sorumlu durumda olarak dava dosyalarında yer alıyor.”