İki çocuğa cinsel istismar davasında savcı 82 yıl hapis istedi
İzmir'de 42 kişinin yargılandığı elektrik facıası davasında ara karara ilişkin savcılık mütalaasını açıkladı. Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamı ve yeni bilirkişi raporu talep edildi.
İzmir’de 12 Temmuz tarihinde etkili olan sağanak yağışta Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiği, İZSU ve GDZ Elektrik AŞ.’den 13’ü tutuklu toplam 42 kişinin yargılandığı davanın duruşması devam ediyor.
Duruşmada sanıklar mahkeme salonunda hazır bulunurken İZSU önceki dönem genel müdürü Ali Hıdır Köseoğlu ise duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katıldı.
Dün gerçekleştirilen duruşmada, tutuklu sanıkların tamamının ifadeleri alınırken ikinci günde tutuksuz sanıkların ifadeleri alındı. Verilen ifadeler ve müdafii avukatların konuşmalarında ortak nokta bilirkişi raporunun hatalı olması ve yeni bilirkişi raporunun hazırlanması gerektiği oldu.
Duruşmada tutuksuz sanıklardan ifadesi alınan ilk kişi GDZ Elektrik’te Metropol Bölge Operasyon Yöneticisi Abdülkadir Satık oldu. Satık, olaya ilişkin bilgisi olmadığını belirterek, şunları söyledi:
“Olayla ilgili bana daha önce bilgi verilmedi. Söz konusu tablonun 2015’te tesis edildiğini olaydan sonra öğrendim. Olay tarihinden önce İZSU’nun burada bakım yaptığına ilişkim bilgim yoktu. Olaydan sonra öğrendim. Bu kapsamda bana adledilen suçlamaları kabul etmiyorum. Bana bağlı 16-17 kişilik bir ekip var. Biz metropoldeki yüksek gerilim hatlarına bakıyoruz. Alçak gerilim bizim iş alanımızda değil.”
Tutuksuz sanık İZSU Yapı Denetim Koordinatörü Alara Ekli, görev tanımında iş bitiminde gözlemci tarafından sunulan raporları sahaya gidip denetlemek olduğunu, olayla ilgili şubat ayının ilk haftası imalat asfaltlandıktan sonra kaç adet mazgal yapıldığını ve ızgaranın kaç metrede bağlı olduğunu görüp sonrasında da hak edişleri başlattıklarını aktardı. Müdafi avukatlar saha incelemesinin tarihini sorarken sanık Ekli, ”Şubat ayının ilk haftasında yapışldığını söyledi. İZSU’nun bölgede beton kırdığı iddialarına ilişkin de “Kendi görev alanımla ilgili hiçbir aykırılık görmedim. Olayın üzerinden çok zaman geçti. Kırıldıysa da bildirme yetkim yok” ifadelerini kullandı.
GDZ Elektrik Yapım İşleri Sorumlusu tutuksuz sanık Alper Doğan, ifadesinde GDZ’nin olay yerindeki imalatında sorun olmadığını belirterek, şunları söyledi:
”Hak ediş evraklarını hazırlanması ve ön kontrolünün yapılması için görevlendirildim. 686 proje vardı. Bunların hepsinin başında bulunmam mümkün değildir. Proje 2015 yılının Aralık ayında tesis edildi. Kontrol uzmanı olarak yerinde bulundum. Kaza alanına yakın bir yerde gerekli ölçümleri yaptım ve uygun olduğunu tespit ettim. Bakanlıktan yetkili geçici kabul heyeti işin yerine giderek gerekli kontrolleri yaparak tesisi elektriklendirdi. Proje ile ilgili uygun imzalı hiçbir belgem olmamasına rağmen yaptığım incelemelerde uygun olduğunu size belirtebilirim. İmza yetkim yok, sadece evrakları hazırladım. Tedaş, enerji kablolarının montajı ile ilgili usul esas belirlemiştir. Kanal derinliği maddesine göre; kanal derinliği önce 10 santimetre kum, sonra kablo sonra tekrar kum ve geri kalanlar olarak devam eder. Burda bilirkişi heyeti inceleme yaptı. Kanal açıldığında sarı doğalgaz bandını görüyoruz. Doğalgaz ve elektrik ateşle barut gibi yan yana gelemez. Doğalgaz hattı elektrik hattına en fazla 20 cm yakın olabilir. Bilirkişi inceleme yapıyor. Kanal derinliği 57 cm. Bu, TEDAŞ’ın yayınladığı standartları karşılamaktadır. Kanalın en üstünde ölüm tehlikedir ifadesi olur kırmızı renklidir. Bunu gören ekibin durması gerekir. Bunun altında 6 santimetrelik kalıplar vardır dışarıdan gelen tehlikeleri engellemek için. Kablolar üstünde de borular vardır. Bunlara hasar verilmezse sorun mümkün değildir.”
Müdafi avukatlarından birinin, Doğan’ın bilirkişi raporunda yer alan kabloların 40 santimetre derinlikte olduğu tespitleri ve 40 santimetrenin de mevzuata uygun olduğu ifadelerinin üzerine dün ifadesi alınan, GDZ A.Ş.’de onarım ekibinde olan tutuklu sanık Fırat Akbay’ın onarım esnasında kabloları 20 santimetrede gördüğünü aktardığı ifadelerini hatırlattı.
Tutuksuz sanık İZSU inşaat mühendisi Deniz Sunal, “İş yerinde amirlerimin yönlendirmesiyle çalışıyorum. Bu mazgallarla hiçbir ilgim yok. Kontrol heyetindeki arkadaşlarla birlikte yüklenici firmanın hak edişiyle ilgi sadece mazgalların yapılıp yapılmadığına baktım. Sorumluluğum yok” ifadelerini kullandı.
Müdafii avukatların Sunal’ın görev ve yetkilerini ısrarlı sormaları üzerine, imalatı yapışan mazgalların imalatında kullanılan kum ve beton gibi malzemelerin teknik şartnameye uygun olup olmadığının denetlenip denetlenmemesi noktasına dikkat çekildi. Sanık Sunal ise, kendisine yöneltilen “Yapılan mazgalların teknik şartnameye uygun olup olmadığını, doğru malzemenin kullanılıp kullanılmadığını nasıl anlıyorsunuz” sorularına ise “Benim görev tanımım, çalışma yapılan bölgeye gidip raporda yer alan bilgilerin doğruluğunu denetlemek. Orada 3 tane mazgal yapılıp yapılmadığına baktım” ifadeleriyle yanıt verdi.
Duruşmada ayrıca hayatını kaybedenlerin yakınları da ihmal ve sorumluluğu olanların cezalandırılmasını talep etti.
Duruşmada, savcı ara karara ilişkin mütalaasını açıkladı.
Savcı, tüm tutuklu tanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep ederek, şunları söyledi:
“Müzakere cevaplarının beklenilmesi, suçtan zarar görme ihtimaline binaen müştekilerim katılma taleplerinim kabulü, İzmir Baro’sunun suçtan zarar görmediği anlaşılmakta davaya katılma talebinin reddi, olayla ilgili bilgi ve görgüsü olduğu anlaşılan tanıkların tespit, dosyaya sunulan kamera kayıtlarının incelenerek rapor tazmininin istenmesi. Sanık savunmaları tamamlandıktan sonra olay yerinde keşif yapılarak dosyaya yeni gelen delillerde yeni bilirkişi raporunun alınması, suçun sadece kamu görevlileri tarafından işlenen özgü suçlardan olmaması nedeniyle bir kısım sanık müdafinin katılma talebinim reddine, tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve maiyeti, delil durumu, henüz diğer sanıkların savunmalarının alınmamış oluşu, dosyada mevcut beyan ve belgeleri ile kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların mevcudiyeti ve delilleri karatma şüphesiyle tutukluluk hallerinin devamına, adli kontrol kararı olan sanıkların adli kontrollerinin devam etmesi talep olunur.”