Hilafet çağrılarına karşı İstanbul Barosu hukuki işlem istiyor
İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu, anayasanın ilk dört maddesi hakkında yaptığı açıklamaların çarpıtıldığını söyledi. İlk üç maddenin dokunulmaz olduğunu vurgulayan Kaboğlu, bu durumu 'kara çalma kampanyası' olarak yorumladı.
İstanbul Barosu’nun çiçeği burnunda Başkanı İbrahim Kaboğlu, anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesi hakkındaki sözleriyle gündem olmuş ve eleştirilerin odağı haline gelmişti. “Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir” şeklindeki sözleri üzerine birçok kesimden tepkiler yükselmiş, Kaboğlu’nun açıklamaları geniş çapta tartışılmıştı. Ancak Kaboğlu sözlerinin çarpıtıldığını ve siyasi bir zemine çekilerek yanlış anlaşıldığını savunarak bir kez daha kamuoyunun karşısına çıktı.
İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu’nda başkan seçilen İbrahim Kaboğlu seçimin ardından yaptığı açıklamalarla yeni anayasa tartışmalarına da değinmişti. Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilemez olduğuna dair geniş bir toplumsal mutabakat bulunurken, Kaboğlu’nun bu maddelere ‘olumlu anlamda dokunulabileceği’ yönündeki ifadeleri büyük bir yankı uyandırmıştı.
Kaboğlu anayasanın bazı maddelerinde geçmişte yapılan değişikliklerden örnek vererek anayasa metninin zaman içinde daha ileriye taşınabileceğini belirtmişti. Özellikle 1995 ve 2001’de yapılan anayasa değişikliklerini hatırlatan Kaboğlu, bu süreçlerin Anayasa’nın demokratikleşmesine katkıda bulunduğunu savundu. Bu değişikliklerle örneğin Başlangıç bölümündeki ırkçı ibarelerin çıkarıldığını ve “İnsan haklarına dayanan laik ve demokratik Cumhuriyet” ifadesinin Anayasa’ya eklendiğini vurgulamıştı.
Bu açıklamalarının ardından toplumda zaten var olan tartışmalar daha da alevlenmişti. Birçok kişi Kaboğlu’nun sözlerini anayasanın temel ilkelerine bir tehdit olarak algıladı. Özellikle sosyal medyada başlayan tepkiler üzerine Kaboğlu yanlış anlaşıldığını belirterek bir açıklama yapma gereği duydu.
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Kaboğlu sözlerinin bağlamından koparıldığını ve kasıtlı olarak çarpıtıldığını savundu. Deneyimli hukukçu ve KHK’lı profesöre göre seçim sürecinde kendisine yöneltilen suçlamalar haksız ve gerçek dışıydı. Anayasa’nın ilk üç maddesinin dokunulmaz olduğunun altını çizen Kaboğlu, bu maddelerin ülkenin temel dayanakları olduğunu ve değiştirilemezliğinin teklif dahi edilemeyeceğini belirtti.
Kaboğlu anayasa tartışmalarında sergilediği tavrın yanlış yorumlandığını, kendisinin anayasal değerlere ve hukukun üstünlüğüne her zaman sadık kaldığını savunarak toplumdaki hassasiyetin farkında olduğunu söyledi. Aynı zamanda eski CHP milletvekili olan Kaboğlu, ömrünü anayasal tahribatlarla mücadeleye adadığını ve bu konuda ‘bedel ödemiş bir hukuk insanı’ olarak görev süresince de anayasanın en net savunucusu olmaya devam edeceğini söyledi.
Kaboğlu anayasanın kurucu iradesine sadık kalınmasının önemine vurgu yaparken, bu süreçte kişisel ve kurumsal çıkarların öne çıkarılmasını yanlış bulduğunu dile getirdi. Anayasa’nın temel ilkelerini savunma görevine devam edeceğini belirten deneyimli hukukçu, İstanbul Barosu’nun başkanlığı sırasında hukuk devleti ilkelerinin korunması ve genç avukatların sorunlarına çözüm bulma konusuna da ağırlık vereceğini belirtti:
“20 Ekim akşamı İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu ardından hukukçulara yaptığım kısa değerlendirme sonrası anayasanın ilk dört maddesi üzerine bir kara çalma kampanyası başlatıldı. Seçim sürecinde hakkımda yürütülen gerçek dışı söylemlere karşı yaptığım teknik açıklama, siyasi bir zemine çekilmiş bağlamından koparılmış ve anlaşılamamıştır.
İfadelerimin kurucu irade ile sürekli çatışma içerisinde olan kişi ve kurumların beyanlarıyla ortaklaştırılması doğru ve iyi niyetli değildir. Bu konuda toplumdaki hassasiyetin farkındayım ve bu hassasiyetle ömrünü ülkede yapılan anayasal tahribata karşı koymakla geçirmiş, bu konuda bedeller ödemiş bir hukuk insanıyım. Bu itibarla, devraldığımız görevin de sorumluluğuyla, Anayasa’nın en net savunuculuğuna devam edeceğimiz gibi, avukatlık mesleğinin sorunlarını çözmek için çalışacağız ve genç meslektaşların gündemini gündemimiz yapacağız.”
Anayasanın ilk dört maddesine ilişkin tartışmalar kamuoyunda sıklıkla gündeme geliyor. 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk 3 maddesi ve ilk 3 maddenin güvencesi olan 4. madde şöyle hükümler içeriyor:
Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.
Madde 4: Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.