Cenaze aracını içindeki cenazeyle çaldı, tutuklandı
Yalnızca eylül ayında oldu bunlar: Birçok insan günlük rutinine devam etmek için evden çıktığında veyahut bir rahatsızlığını yetkililere bildirdiğinde kendini bir anda kriminal olayların ortasında buldu.
Kıyıya vuran, yoldan geçerken görülen, artık üzerinden zaman geçtiği için kokmaya başlayan cesetler, onları hiç tanımayan insanlar tarafından fark edildi.
“Ülkedeki yıllanmış kan ve çürümüş et kokusu gittikçe baskınlaşıyordu. Mutlu olmak bir yana, mutluluklardan söz etmek bile güçleşmişti. Aşk yoktu. Tümden unutulmuştu. Ölümler henüz kanıksanmamıştı, ama eli kulağında. Kapılar iyice örtülü. İnsanların yürekleri daha da kötü kitlenmiş… Kimse, hiçbirimiz, o kan ve çürümüşlük kokusunun yatak odalarımıza dek daldığının, sevişmelerimizin içine dek sızdığının, o sevişmeleri doğrayıp pörsüttüğünün bilincinde değildik. (…)”
Yukarıdaki satırlar Adalet Ağaoğlu’nun çözümlemeleriyle insanın aklını başından alan, tarihsel koşullar, gündelik hayat, vicdan, bedensel güç ve yaş arasındaki ilişkileri kuşatan bir zaman algısına sahip Yazsonu romanından. Ve birazdan okuyacaklarınızı derlemeye karar verdiğimizde sadece bu bölümüyle aklımıza gelen ilk anlatılardan biriydi bu.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bir kırsal mahallede kaybolduktan 19 gün sonra çuval içinde cansız bedeni bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran haftalardır Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi. “Kim veya kimler öldürdü,” “Neden öldürdü” gibi sorular çeşitli spekülasyonların gölgesinde yanıt beklerken ülkenin dört bir yanından gelen haberler aslında genel bir vahameti ortaya koyuyordu.
Yalnızca eylül ayında oldu bunlar; ne olduğundan habersiz birçok insan günlük rutinine devam etmek için evden çıktığında veyahut bir rahatsızlığını yetkililere bildirdikten sonra kendini kriminal bir olayın ortasında buldu. Kıyıya vuran, yoldan geçerken görülen, artık üstünden zaman geçtiği için kokmaya başlayan cesetler onları hiç tanımayan kişiler tarafından fark edildi.
Yeniden eskiye doğru, özetleyerek sıralayalım.
En güncel haber Kastamonu’dan.
Daday ilçesinde yaşayanlar göletin çevresinden geçerken bir cesedin suyun üstünde yüzdüğünü fark etti. Cansız bedeni Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ekipleri kıyıya çıkarttı. İnceleme sonucunda isminin Mehmet Sezer olduğu anlaşıldı. 69 yaşındaydı, emekli öğretmendi.
Bir gün önce Antalya’nın Kepez ilçesinde sulama kanalına yakın sazlık alanda gezenler de aynı şekilde yerde hareketsiz yatan bir erkekle karşılaştı. Hiçbir sese cevap vermiyordu, üstelik üstünde kimlik de yoktu. Bunun üzerine yetkililere haber verdiler. Günün sonunda bir hafta önce öldüğü ortaya çıktı.
Benzer bir olay beş gün önce,13 eylülde İstanbul’daydı. Avcılar sakinleri bir sabah kıyıya vurmuş bir cesetle karşılaştı. Ölenin ismi Ufuk Avşar’dı, 37 yaşındaydı. Vücudunda herhangi bir darp veya kesik yoktu.
Mersin’de fark edilense bir baba -oğul çekişmesinin acı sonuydu. Belediye işçileri çöp dökme alanına giderken plastik varil içinde elleri ve ayakları bağlı, çürümeye başlamış çıplak erkek cesedi buldu.
Adli Tıp cansız bedenin Prof. Dr. Selahattin Doludeniz’e ait olduğunu belirledi. Bir süredir tartışma yaşadığı oğlu tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı.
13 Eylül’deki tek ‘ceset bulma’ vakası bunlar değil. Aynı günün akşamında Düzce’de apartman sakinleri binayı iyiden iyiye saran kokuya artık dayanamayıp polise haber verdi. Her katı tek tek arayan polis bodrum katına girince cesetle karşı karşıya kaldı. Yaklaşık bir haftadır oradaydı. Genç bir erkeğe aitti.
Bir sonraki adresimiz Malatya’nın Battalgazi ilçesi.
Bu ayın başında ağır hasarlı bir yapı için çıkarılan yıkım kararı bina sahibi L.S.’ye tebliğ edildi. O ise bu sırada apartmandan uzun süredir kötü bir koku geldiğini söyledi. Polis kokunun kaynağını aramak için ikinci kata çıktı ve 38 yaşındaki Haşim Babür’ün cansız bedeniyle karşılaştı. Sadece kemikleri kalmıştı. Dokuz ay önce hayatını kaybetmişti.
Afyonkarahisar’da ise durum biraz daha adliydi.
Emirdağ ilçesine bağlı Elhan köyü yolunu kullananlar bir sabah park halindeki aracın sürücüsünün hareketsiz durduğunu fark etti. Polis olay yerine geldiğinde kapısı açık araçtaki adamın başından silahla vurulduğunu fark etti. Adı Halilhan Kaya’ydı.
Ne oldu, neden vuruldu bilinmiyor. Soruşturma sürüyor.
Elazığ’daki cansız bedense bir bebeğe aitti. Harput Mezarlığı’nda yakınını ziyaret eden bir kişi yanındaki alanda da toprağın kazıldığını fark etti. Normal bir mezar gibi durmadığına kanaat getirerek müdürlüğe haber verdi.
Polislerle birlikte gelip baktıklarında poşete sarılı halde yeni doğmuş bir çocuğun cansız bedeniyle karşılaştılar.
En mistik olaysa Ankara’nın Sincan ilçesindeydi.
‘Cinli köy’ olarak bilinen Kayı köyünde video çekmeye giden üç arkadaş yaşlı bir adamı yerde yatarken buldu. Önce bayıldığını düşündüler, sonra öldüğünü anladılar:
“Yakınlarda paranormal olay yaşanmış bir yer var mı diye bir araştırma yaptık ve oraya gidelim dedik. Araştırmanın sonunda duyduklarımıza göre Kayıköy’de bu tarz garip olaylar yaşanıyormuş. Biz de oraya gitme kararı aldık. Onun üzerine yola çıktık. Sosyal medyada içerik üreteceğimiz için ilgi çekici bir olayla karşılaşırız düşüncesiyle o köye gitmiştik. ‘Acaba paranormal vaka görür müyüz’ diye bir düşüncemiz vardı. Gittiğimizde böyle bir cenazeyle karşılaşınca çok kötü olduk.”