İstanbul’da her üç emekliden biri geçinmek için çalışmaya devam ediyor
Sürekli artan hiç azalmayan enflasyon, hayata pahalılığı, geçim sıkıntısı... Vatandaşların derdi bir türlü bitmediği gibi her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Pazardan meyve sebze dahi alamayan insanlar 'Açız, aç' diyor.
Türkiye’de son yıllarda hızla artan enflasyon ve hayat pahalılığı, vatandaşların günlük yaşamlarını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Resmi verilere göre, tüketici enflasyonu Temmuz 2024 itibariyle yıllık bazda %48,5 seviyelerine ulaşmış durumda. Gıda fiyatları ise enflasyonun çok daha üzerinde seyrederek, özellikle dar gelirli kesimler için temel ihtiyaçları bile karşılamayı güçleştiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, temel gıda ürünlerinde yıllık fiyat artışları %60’a varan oranlara ulaşırken, et ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdalarda bu oran %70’leri buluyor.
Bu durum, halkın alım gücünü ciddi şekilde zayıflatırken, birçok vatandaş için market ve pazar alışverişi adeta bir lüks haline gelmiş durumda. Özellikle büyük şehirlerde, gıda ve temel ihtiyaç maddelerine ulaşmak her geçen gün daha zor hale gelirken birçok aile, bütçelerini denkleştirmekte zorlanıyor ve temel besin maddelerinden feragat etmek zorunda kalıyor.
Eyüpsultan semt pazarında alışveriş yapan bir vatandaşın durumu, bu ekonomik tabloyu da özetliyor: “Biz et, ekmek, sebze alamıyoruz. Biz açız aç! Ayakta durmak yaşamaksa, yaşıyoruz.”
İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde bulunan Karadolap Mahallesi semt pazarına gelen emekli Rıza Yılan, 60 yaşında 12 bin 500 lirayla geçinemediğini belirterek şunları söyledi:
“Biz hayatımızın her alanından kısıyoruz. Bizim hiçbir sosyal hayatımız yok. Biz evden dışarı çıkamıyoruz. Biz et, ekmek, sebze alamıyoruz. Biz açız aç. Yaşıyor muyuz, yaşamıyor muyuz; onu da bilmiyoruz. Ayakta durmak yaşamaksa yaşıyoruz. Ben 30 sene bu ülkeye şirket kurmuşum, en az 2 trilyon vergi ödemişim. En sonunda geldiğim yerde, pandemide ben şirketimi kapatmak zorunda kaldım. Ben emekli maaşımla şu anda vergilerimi ödemek durumundayım. Ben çalışan insanların kıdem tazminatlarını ödedim. Ben devlete olan vergimi de ödedim ama ben şimdi 12 bin 500 lirayla yaşamak zorundayım. Yaşamaya çalışıyorum, yaşayamıyorum. Biz gavur değiliz ki. Biz de Türk’üz, biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Bizim de yemek ihtiyacımız, tatile gitme hakkımız var. Beş tane mafya gelmiş, memlekete çökmüş. Kim oldukları da belli değil. Biz bunlara ganimet ödüyoruz. Benim vergimden, benim emeğimle ben bunları besliyorum. Beslemek zorunda değilim. İsyan ediyorum. Ben acımdan ölmek zorunda değilim.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) CHP’li Meclis üyesi Kıymet Kaya Koçak da pazarın pahalılığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu ülkede asgari ücret düzeyinde çalışan ya da o kadar geliri olmayan milyonlarca insanlar var. Bir an önce buna ilişkin tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Tabi hayal etmek başka ama uygulama çok farklı. Ne yazık ki fiyatlar çok yüksek. Alışveriş yapan bütün vatandaşlarımız bakıyorlar, inceliyorlar ve bırakmak zorunda kalıyorlar. Bu enflasyonla yaşamın böyle sürmesi, sürdürülebiliyor olması mümkün değil. Bin lira getirdiğinizde yetmeyebiliyor. Özellikle emekliler açısından düşündüğümüzde, asgari ücretle çalışanları düşündüğümüzde bir hafta pazarda bin lira harcaması mümkün değil. Gerçekten vatandaşın işi çok zor. TÜİK kendi söylediğine inanmıyor ki vatandaş inansın. Ne yazık ki Türkiye’de hayat çok zor. Bunu pazarda görebiliyoruz.”
Pazarda dolaşan ve meyvelerin ve sebzelerin pahalı olduğunu belirten bir kişi ise konuya başka bir yerden yaklaştı ve şöyle söyledi: “Çocukların, halkın yiyebileceği en önemli şeyler, sebzeler hepsi çok pahalı. Mesela 40 lira ıspanak. Bir meyve 50, 70, 100 lira. Her şey gönül istiyor ki alalım yani ama alamıyoruz her şeyi. Bin lira tuttu burası peynirlerle, yumurtayla, yeşilliklerle. İki tane meyve aldım. Bir kilo üzümle bir kilo da erik aldım. Emekli maaşıyla zor. Hele bir kişinin emekli maaşıyla çok zor. Nereye kadar böyle bilemiyorum artık ama halkın uyanması lazım. Ben erken seçim istiyorum. Hep beraber, hep birlikte istiyoruz. Vatandaş olarak erken seçim istiyoruz. Buna gücümüz yetmiyor.”
Efe isimli bir emekli, “Şu anda Türkiye’de en pahalı pazar, bu pazar. Şöyle bir bak, burası gariban yeri. Domates olmuş 50 lira, fasulye olmuş 80 lira. Nasıl geçiniyoruz ya? 35 liraya yufka satıyor, öbür taraf 70 liraya satıyor. Nasıl olacak bu iş? Söyleyin biz de bilelim. Emeklilerin hâlini görüyorsun” dedi.
Boş alışveriş sepetini gösteren emekli Saniye Ağca, “Fiyatlar gördüğünüz gibi çok pahalı. Şu an hiçbir şey alamadım. Bakıyorum şu anda. Meyve, sebze, o tür şeyler almayı planlıyordum ama şu anda fiyatlara bakıyorum” diye konuştu.