Bakan Soylu: Enkaz kaldırma çalışmalarının yüzde 70’i tamamlandı
Avusturya’da yakalanıp iade edildiği ABD’de tahliye edilen SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz, FETÖ Borsası, İnan Kıraç'tan alacağı 60 milyon dolar ve Soylu ile ilgili ciddi iddialarda bulundu.
Kara para akladığı iddiasıyla hakkında dava açıldıktan sonra yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz, gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında konuştu.
Sezgin Baran Korkmaz, uzun yıllar Koç Holding şirketlerinde üst düzey yönetici olarak görev yapan İnan Kıraç’tan alacağı 50 milyon doları almak için harekete geçtiğinde dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun araya girdiğini anlattı.
Hakkında yakalama kararı olan Korkmaz, “İnan Kıraç’a hacze gideceğimi söyledim. Bakan Soylu bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermem gerektiğini bana söyledi” dedi.
Avusturya’da yakalanıp iade edildiği ABD’de tahliye edilen SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz, FETÖ borsasına ilişkin çok ciddi iddialarda da bulundu.
Bodrum’daki Paramount oteline ‘çöktüğüne’ ilişkin iddialar üzerine de konuşan Korkmaz, otele gittiğinde Nagehan Alçı, Cem Küçük gibi isimlerin tatil yaptığını anlattı. Korkmaz, “Ben otele gittiğimde baktım kimse para ödemiyor. Herkes ünlü” dedi.
Sezgin Baran Korkmaz şunları anlattı:
“19 Eylül 2020’de İstanbul’da bulunan bir avukatın ofisine gittim. Avukat bana da dedi ki ‘Sana yarın operasyon yapılacak’. ‘Ne operasyonu’ diye sordum. ‘İngiltere’de avukat Halil İbrahim Koca var. FETÖ imamı. Halil İbrahim Koca’yla bir arkadaşımın telefon konuşmasına tanıklık ettim. Sana operasyon yapılacak, buna emin ol.’ dedi. ‘Öyle bir şey olamaz’ dedim.
Sonra Halil İbrahim Koca’nın ortağı Yalçın Ayaslı’nın Türkiye’deki avukatının ofisine gittim. ‘Başından sonuna kadar karmaşık yapıyla boğuştuğumu sen biliyorsun Burhan Bey’ dedim. Halil İbrahim Koca’yı tanıyıp tanımadığını sordum. Tanıdığını ama kendisiyle görüşmediğini söyledi.
Yalçın Bey’e sormasını istedim. Benim yanımda Yalçın Ayaslı’yı arayıp sordu. Yalçın Ayaslı da ‘Yarın bir gün ona operasyon yapacaklar’ dedi. Nasıl yapılacağını sorduğunda ise ‘Arkadaşlar organize etti’ dedi.
İngiltere’de bir FETÖ imamı bana operasyon yapılacağını biliyor. Bu bilgiyi Ankara’da güvendiğim biriyle paylaştım. O da doğruladı. ‘Bize farklı anlattılar. Oyun olduğunu şimdi fark ettik. Sen kapat, seni arayacağım’ dedi.
Daha sonra ‘Bu bir kumpas dediler. Sana değil, Türk devletine yapılan kumpas. Birileri, devletin içindeki bazı organizmalarla, ABD’de Baran Korkmaz hakkında ikinci bir Reza Zerrab soruşturması olacak’ dedi.
MASAK Başkanı, İstanbul Başsavcısı ya da Başsavcı Yardımcısını arıyor. ‘Baran Korkmaz yurt dışına çıkacak. Acil operasyon yapın’ diyor. MASAK raporu falan yok. MASAK raporu olmadan birine nasıl operasyon yapacaksınız? Hukuk buna müsaade etmez. MASAK raporu olmadan bana bir soruşturma açıldı.
Sonra ben, avukat Burhan Bey’le konuşmamı ve onun Yalçın Ayaslı ile konuşmasını kayda almıştım. O kaydı avukatıma dinlettim. Düşünün FETÖ’den firari olan bir avukat, sana Türkiye’de operasyon yapabilecek güce sahip.
Şirketler hacizlerle karşılaşırsa ben bunları satın alıyorum. Ben bu işi yapıyorum. Bodrum’da Paramont oteli var ve bu otel satılık. Ben bunlara bir para teklifinde bulunuyorum, onlar da biz bu paraya satmayız diyor. Daha sonrasında üzerinden 6 ay geçiyor.
Cihan Ekşioğlu, ‘bak bu güzel otel. Üzerinde hacizler var’ diyor. Ben de ben burayı bu paraya alırım diyorum. Ama ben bir şartla alırım diyorum, icra dosyalarının tamamını öderim ama size para vermem diyorum. Biz tek tek tek icra dosyalarının hepsini ödemişiz. Daha sonra 35 milyon euroya anlaştık. Otel işletmesi de onlara ait ben de değil. Ben de alacağım oteli görmek istiyorum.
Ben otele gittiğimde baktım kimse para ödemiyor. Herkes ünlü. Ben oraya otelin işletmecisi olarak gitmedim. Nagehan Alçı, Cem Küçük, Veysi Ateş’i gördüm. Ama benim misafirim değildi. Onlar o otelde paraları ile mi kalıyordu, kimin misafiriydi bilmiyorum. Ben oteli aldıktan sonra bir sene İstanbul’da kaldım. Bir kişi sizin otelinize çökerse gidip dava açarsınız. Ne zamanki ben tutuklanıyorum, benim otelime çöktüler deniyor. Babanla ticaret yapmamış birine sen nasıl gelip de ‘benim otelime çöktü’ diyebilirsin.
Kıraça Holding’in yüzde 45 hissesi, Nahum ailesindeydi. İnan Kıraç ile Nahum ailesi arasında sorun vardı. İnan Kıraç, Nahum ailesi ile anlaşamadığını, benim dışarıdan bir kişi olarak Nahum ailesindeki hisseleri almamı, daha sonra o hisseleri benden alacağını söyledi. Ben de kabul ettim. Nahum ailesi ile görüştüm. Kıraça Holding’in yüzde 45 hissesini 60 milyon dolara aldım. Daha sonra İnan Kıraç’tan paramı istedim ama kendisi buna yanaşmadı. Ben de alacağıma karşılık İnan Kıraç hakkında ihtiyati haciz kararı aldırdım.
Bunun üzerine İnan Kıraç, Sayın Tayyip Erdoğan’a gidip Sezgin Baran Korkmaz’ın kendisine çökmeye çalıştığını anlatmış ve Erdoğan da dosyayı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e vermiş. Abdülhamit Gül, dosyayı inceletmiş ve Erdoğan’a dosyanın ticari bir alacak verecek meselesi olduğunu belirtmiş. Daha sonra birileri Erdoğan’a bu işin içinde çökme meselesi olduğunu söyleyerek, bu işin İçişleri Bakanı’nın görevine girdiğini söylemiş ve Erdoğan dosyayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya vermiş.”
“Bunun üzerine Soylu, beni Ankara’daki makamına davet etti. Gittiğimde, hukuken haklı olduğumu ihtiyati haciz kararı aldığımı, İnan Kıraç’a hacze gideceğimi söyledim.
Bakan Soylu bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermem gerektiğini bana söyledi. Nedenini sorduğumda bu işin devlet meselesi olduğunu söyledi.
Ben, Soylu’ya ‘Kürt olduğum için mi bana böyle davranıyorsunuz’ dediğimde, odadaki bir emniyet müdürü bana karşı çıkıştı. Konuşma farklı yerlere gitti. Ben de bu sefer ‘Ben Trabzonlu olmadığım için mi benimle böyle konuşuyorsunuz’ dedim. Bu sefer emniyet müdürü ayağa kalktı, ben de ayağa kalktım. Gerginlik olunca ben bakanlıktan çıktım. 10 dakika uzaklaştıktan sonra beni bir daha aradılar. Yeniden çağırdılar. Gittiğimde Soylu, ‘Bu devlet meselesi İnan Kıraç’ın borcunu sileceksin’ dedi. Ben de tamam deyip hiçbir şey demeden ayrıldım. Sonra Ankara’da devlette etkin birini aradım, bu konunun devletle alakasını öğrenmek istedim.
O ise bunun devletle ilgili olmadığını, Soylu’nun Erdoğan’a ve Kıraç’a şirin gözükmek için işgüzarlık yaptığını söyledi. Daha sonra beni biri daha aradı, ‘Seni Ankara’da ezdiler mi’ dedi. Ben de ‘nasıl yani’ dediğimde, ‘Soylu, görüntülü olarak İnan Kıraç’ı aradı, olayı böyle anlattı’ dedi. Ben, İnan Kıraç’a çökmeye çalışmadım, İnan Kıraç bana çökmeye çalıştı. Hatta İnan Kıraç’ı İnan Kıraç yönetmiyor. Kendisine vasi atanması lazım. Kendi kızıyla yaşadığı sorunların arkasında da bu var. İnan Kıraç üzerinden İpek Kıraç’a da çökmek istiyorlar.”
“Arkadaş olmak başka bir şey. Tanıdık olmak başka bir şey. Arkadaş daha özel bir şey. Bir gazeteciyi tanıyabilirim ama arkadaş başka bir şey. Cem Küçük’ü, Ahmet Hakan’ı tanıyorum ama arkadaşım değil. Benim ofisime gelen insanların hepsi sosyal demokratlar insanlar.
İki tipte insan gördüm. Ego kurbanı olan kibirli insanlar ve bunlara savaş açanlar. Benim için sen de Sevilay Yükselir de bunlara savaş açan insan kategorisindesiniz.
Ahmet Hakan’ı tanıyorum dedim, Ahmet abi demedim. Ne demek istediğimi anladınız mı? Sevilay Yükselir, benim tanıdığım 100 tane delikanlıyım diyen insandan daha delikanlı.
Sevilay ablaya saldırılmasının sebebi ben değilim. Sevilay ablanın kendisiydi. Ona saldırmak istiyorlardı. Baran vardı, onun üzerinden saldıralım dediler.”
Fatih Altaylı, FETÖ davasında Yalçın Ayaslı’nın avukatlığını İlhan Cihaner’in yaptığını da söyleyen Korkmaz, yapacağı program öncesi İlhan Cihaner’le konuştuğunu “FETÖ suçlamasından Yalçın bey beraat etti” dediğini anlattı.
Korkmaz şunları söyledi.
“Parayı isteyen kim? Bir adam FETÖ’den suçlu değilse neden 2 milyon istesin ki?
Size neden bu FETÖ dosyasının kapatılamayacağını anlatayım.
Yalçın Ayaslı’nın bütün finansal işlerine bakan Zahide Üner 2018’de Dalaman üzerinden sahte kimlikle yurt dışına kaçmaya çalışıyor. Hakkında FETÖ soruşturmasından ve dolandırıcılık davasından yurt dışına çıkış yasağı var. Zahide Üner, Dalaman’dan kaçarken sahte kimlikle yakalanıyor. İstanbul’da sahte ehliyetten tutuklandı. Sahte ehliyetten bir insan tutuklanamaz.
Fakat devletin bir kurumu bunun FETÖ operasyonuyla yurt dışına çıktığını biliyordu. Ama bir kurum da hala FETÖ adına temizlik yaptığı için yukarıdaki kurum aşağıdaki kurumu uyardı ‘Memurlarınıza dikkat edin. Bunu FETÖ soruşturmasından uzaklaştırıyorlar’ dedi.
Zahide Üner tutuklandı. Üner’in avukatı Dilek Helvacı. Zahide Ünver’i yurt dışına kaçırmak isteyen Yalçın Ayaslı’ydı.
Yalçın Ayaslı bunu yurt dışına kaçırıp, kendi kafasına göre Türkiye aleyhinde tanıklık yapması için organize etmişti. Hanımefendi Bakırköy Cezaevi’nden Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi.
‘Benim daha önce vermiş olduğum ifade doğru değil. Beni Yalçın Ayaslı yasa dışı yollarla yurt dışına FETÖ organizasyonuyla kaçırmaya kalkıştı. Bunları yaşadım’ dedi. İçeride bulunan Zahide Üner’in beyanı, FETÖ dosyasında var mı? Yok…
Savcılık, Bakırköy’den gelen yazının FETÖ’deki dosyadan takipsizlik kararının nasıl çıkarıldığına bakacak. İşte 2 milyon dolar orada yatıyor. Mustafa Ateş’in banka hesaplarına bakın. Mustafa Ateş ve ortağı İlhan Cihaner… Cihaner eskiden millete ‘Bana rakı balık ısmarlayın’ diye kapı kapı gezerken, şimdi millete o ısmarlıyor. Hepsinden haberdarım. İstihbaratım geniş. Bırakır mıyım ben onları…
Avukat arkadaşımda 78 sayfa kendi aralarındaki iç WhatsApp yazışmaları var. Tamamiyle bunların 25 yıl hapisten çıkmamasını sağlayacak yazışmalar…”
Sezgin Baran Korkmaz ve 8 sanık hakkında İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi, tarafından “Kara para aklama” suçlamasıyla dava açılmıştı. Suç gelirlerini aklama iddiasıyla dava açılan Korkmaz’ın 5 yıla kadar hapsi isteniyordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Eylül 2020’de Korkmaz’ın da aralarında olduğu 14 kişi hakkında, malvarlıklarına el konulmasını talep etmişti. 10. Sulh Ceza Hâkimliği talebi kabul etmişti, sonrasında ise Korkmaz hakkında yurt dışına çıkış yasağı çıkarılmıştı.
6 Kasım’da ise Korkmaz’ın malvarlıklarına el koyma kararı, şüphelilerin ve şirketlerinin banka hesapları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edilmiş ve aynı gün İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği, Korkmaz hakkındaki tedbir kararını kaldırmıştı. Korkmaz daha sonra yurt dışına kaçmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, Sezgin Baran Korkmaz, Alptekin Yılmaz, Olessia Zoubkova ile tutuksuz sanıklar Kamil Feridun Özkaraman, Ayşe Nil Yılmaz, Bereket Öner ve Ziyaattin Bartik hakkında “suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya kullanmak” suçlaması yöneltiliyor. Sanıklar hakkında, 3 yıldan 7 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Jabob Ortell Kingston ve Levon Termendzhyan’ın (Lev Aslan Dermen), “bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkarmak veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutmak” suçundan 4 yıl 6 aydan 10 yıl 6’şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.