Tutuklanan Fatih Altaylı'nın ekibi bugünkü Youtube yayınını koltuğu boş tutarak yaptı: Dimdik ayakta olmaya, bildiğimiz doğruları söylemeye, haksızlığa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz, sinmeyeceğiz! RTÜK ise Altaylı'nın Youtube kanalına lisans için 72 saat süre verdi.
Gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasının ardından YouTube kanalında her gün yayımlanan “yorumluyor” programı bugün ekibi tarafından yayına alındı. Programda Fatih Altaylı’ya eşlik eden Emre Acar, Altaylı’nın tutuklanmasına gerekçe yapılan sözlerinin çarpıtıldığını söyledi, “Savcılık ve sulh ceza hakimliğinin iddialar ve delilleri dikkate almadan tutuklama kararı verdiğini” dedi.
Acar “Herkesin bilmesini isteriz ki Fatih Altaylı’nın ekibi olarak dimdik ayakta olmaya, bildiğimiz doğruları söylemeye, haksızlığa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz, sinmeyeceğiz, yılmayacağız, doğru bildiklerimizi bizi sevenler e ve destekleyenler ile paylaşmaya devam edeceğiz” mesajı verdi.
Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalındaki yayını gerekçe gösterilerek dün çıkarıldığı nöbetçe sulh ceza hakimliğinde “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” iddiasıyla tutuklandı. Fatih Altaylı’nın kendi YouTube kanalında haftaiçi her sabah yayımladığı “Fatih Altaylı yorumluyor” programı bu sabah ekibi tarafından çekildi. Fatih Altaylı’nın oturduğu koltuğun ekrana yansıtıldığı programda, kendisine eşlik eden Emre Acar, tutuklama kararına yönelik ekip adına eleştirilerini sıraladı.
“Avukatlarının yaptığı savunmalar, göstermiş oldukları deliller dahi değerlendirilmedi” diyen Acar, şunları kaydetti:
“310/2 doğrudan bir suç maddesini doğrudan bir suç maddesi gibi değerlendirmek, maddede tanımlanmamış bir fiile ceza verilmesi anlamına geliyor. Bu da Anayasa madde 38 TCK madde 2 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 7’ye karşıdır. Aksi halde herhangi bir eylem cumhurbaşkanına karşıysa suç olur gibi belirsiz, öngörülemez ve keyfi cezalandırma pratiği doğar. Bu da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
Resen soruşturmaya konu olan eylem, örneğin sosyal medya paylaşımı basın açıklaması veya sözlü beyan şiddet içermemekte, fiziksel saldırın niteliği taşımamakta ve cumhurbaşkanının yaşamına vücut bütünlüğüne veya hürriyetine yönelik doğrudan bir tehdit barındırmamaktadır. Diğer taraftan hepinizin bildiği gibi cumhurbaşkanlığı makamı demokratik toplumlarda en yüksek düzeyde eleştiriye açık makamdır, bunu da söylemek, hatırlatmak istedim.
Son olarak herkesin bilmesini isteriz ki Fatih Altaylı’nın ekibi olarak dimdik ayakta olmaya bildiğimiz doğruları söylemeye, haksızlığa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz, sinmeyeceğiz, yılmayacağız, doğru bildiklerimizi bizi sevenler e ve destekleyenler ile paylaşmaya devam edeceğiz. Diğer taraftan hukuki yollarla tüm haklarımızı arayacağız hukukun işlemesi için gereken tüm girişimleri yapacağız. Fatih Bey tekrar bu karşınızda ekranda gördüğünüz koltukta oturup yorumlarına devam edeceği güne kadar var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”
Videonun sonunda Fatih Altaylı’nın verdiği ifade paylaşıldı:
“Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanı’nı ne tehdit ne de hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette, vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaydı hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini söylemişti. Ben de bu konuyla ilgili yorumumda, Türk halkının Tanzimat’tan bu yana oy kullanarak devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini; herhangi bir kişiye, kendi isteği ve denetimi dışında devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim. Ve Türk halkının, kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirel bir tutum takınabildiğini; Padişahlık döneminde bile cuma selamlıklarında padişahları eleştirdiğini, tarihe meraklı bir Afyoncu gibi, yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim. Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat Bardakçı gerek Erhan Afyoncu ile konuşmuşluğumuz vardır. Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanı’na bir tehdit algısı çıkabileceği aklımdan dahi geçmezdi. Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtmayla, sanki Cumhurbaşkanı’nı tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda, son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köşe yazısı kaleme aldım. Bunların herhangi birisinde, bırakın Cumhurbaşkanı’nı, herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlama ile hakkımda dava dahi açılmadı. Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi, şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez. Eleştiri hakkımı her zaman kullanmışımdır, ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir. Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş olduğum savcılık sevk yazısında, TCK 310/2’nin uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir. Bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir. Şunu da göze almak gerekir ki, suç olduğu iddia edilen konuşmamda ilk cümlem “Türk halkı sandığı sever” olmuştur. Bu bile demokrasiye olan inancımızı ve konuşmamızdaki niyeti göstermektedir. Bu yüzden de hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim.”
RTÜK lisans için 72 saat süre verdi
RTÜK, tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalının lisans alması için 72 saat verdiğini bildirdi. Aksi halde kanala erişim engeli getirileceği açıklandı.
T24’ün aktardığına göre yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmeliğin “İnternet ortamından yayın lisansı almadan yapılan yayın hizmetleri” başlıklı 10’uncu maddesi kapsamında;
İnternet ortamından yürütülen yayıncılık faaliyetine ilişkin olarak internet ortamından isteğe bağlı yayın lisansı (İNTERNET-İBYH) başvurusunda bulunabileceği, başvuru talebini içeren dilekçesi ve eki taahhütname ile birlikte üç aya tekabül eden yayın lisans ücretini peşin olarak ödemesi halinde üç ay süresince yayınlarına devam edebileceği,
Belirtilen süre içerisinde internet ortamından yayın lisansı verilmesi işlemlerinin tamamlanmaması ve bu süre içinde hesaplanacak yayın lisansı ücretini peşin olarak ödemesi halinde ilave üç ay daha yayın hizmetlerini sunabileceği,
Başvuru talebini içeren dilekçesiyle birlikte taahhütnameyi sunmaz ve üç aya tekabül eden yayın lisans ücretini peşin olarak ödemez veya yayın hizmetlerine bu duyuruyu müteakiben yetmiş iki saat içerisinde son vermez ise Üst Kurul tarafından 6112 sayılı Kanunun 29/A maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Sulh Ceza Hâkimliğinden içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi talebinde bulunulacağı ve ayrıca aynı Kanunun 33’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılacağı,
İhtar olunur.
Bu duyuru Üst Kurulun 27.03.2025 tarihli ve 2025/13 sayılı toplantısında alınan 2 No’lu karar gereği yayımlanmıştır.”